Ne olcak ikiside ahmağın teki.Zavallılar,acınak haldeler.Kendilerini nasıl olurda bu kadar zayıf bir duruma getirebilirler.Allah'ım ya.Allah akıl ve fikir versin demekten başka çarem yok sanırım.Ben nereye gidiyorum?eve gidemem.Bari mahallenin alt taraflarına doğru gideyim.Alt tarafa doğru yürüdüm.Sarı binanın kapısının önünde oturan biri vardı.Ama yüzünü tam seçemiyordum.Serkan değil mi bu?hani Sibel'in benimle kırıcı konuşup, uğruna kavga ettiği çocuk.Hı hı ta kendisi.Birşey mi demişti o?
Ona doğru döndüm tüm vücüdumla.
- Efendim?
Serkan: - Bir selamda vermek yok,ha.
- Ya kusura bakma,dalmışım.Selam.
Serkan: - Aleyküm selam.Nerden böyle?
- Hiç.Bizim kızların yanından.Sen?
Serkan: - Bende Burakları bekliyorum.Onlar gelene kadar iki muhabbet edelim.Hadi gel.
- Olabilir.Benimde canım sıkılmıştı.Ben şu bakkala gideyim,bir soda alayım geleyim.
Serkan: - Tamam.Bekliyorum.
Düz adımlarla bakkala doğru ilerledim.
- Abi bana bir soda versene,soğuk olanından.
Adam: - Buyur kızım.
- EywAllah abim.Hayırlı işler.
Adam: - Saolasın kızım.
Gülerek bakkaldan çıktım.Elimde soda ,saçlarım dağılmış bir vaziyette Serkan'a doğru ilerledim.
- Ya kusura bakma,sende istermisin?alayım.
Serkan : - Yok saol,istemiyorum dedi.
Bende başımı tamam anlamında salladım.Serkan merdivende oturuyor,ben ise ayakta sodamı yudumluyordum.Nedense oturmayı sevmiyordum.Erkek sonuçta yanlış anlar filan.En ufak bir şeyde bile umutlanıyorlar.Sonra çekemem.Aşk,sevgili şeysi falan.
Serkan: - Ee hayat nasıl?
- Aynı işte.Senin?
Serkan: - Aynı olmaması için çabalıyorum.Bi kız var ,ondan hoşlanıyorum.Sadece bu bir değişiklik hayatımda.
- Ya abi birinizde açmayın.Karı,kız,muhabbeti.Zaten sabah o yüzden Sibelle tartıştık.
Serkan: - Neden?sevmezmisin o mevzuları.
- Yok.Hiç sevmem.Hatta yalan yok.Nefret ederim.Böyle aşk falan dediklerinde bana geliyorlar.
Serkan: - İlginç.Neden?zamanında birşey mi yaşadın.Böyle nefret kusuyorsun aşk'a.
- Yoo.Sadece fazla gereksiz.Hayatımızda öyle önemli çok şey varken,neden kendimizi bu bir heceden oluşan kelimeye kaptırıyoruz ki.Aşk acıdır,zulm eder.
Serkan: - Öyle diyorsun yani.Aslında haklısın.
- Aynen öyle.
Serkan: - Aşk nedir?sence.Gerçi az çok senin kelimlerinden ne olduğunu anladım ama tam bir cümle istiyorum.
- Bence aşk.Önce insanı bir hayale sürükleyen rüzgar,sonrada o hayalden çıkarıp,kalbin en ücra köşelerine acıyı yerleştiren fırtınadır.
Serkan: - Vav beğendim.Bu sözü paylaşsam senin için bir sorun olur mu?dedi gülerek.
- Hayır olmaz dedim.Gülüşüne karşılık vererek.
- Sence aşk nedir?
Serkan: - Onu öylesine sevipte,dokunmaya kıyamamaktır.
- Seninkide iyimiş.Dedim.
Serkan: - Senin kadar olmasakta.
İstemsizce güldüm.O da güldü.
- Ee, ben tanıyomuyum o kızı?
Serkan: - Evet tanıyosun.O da senin gibi,zayıf .Uzun boylu.Kahverengi gözlü.Esmer.
Hım.Daha kim varki mahallede bana benzeyen?Aaa Sibel varya.Çok olmasada o biraz benzer bana.Benden 8 cm falan kısa.Ama uzundur oda.Şimdi çaktım.Ya ben Sibel'e birde karşılıksız demiştim.Meğer karşılıklıymış.Of Serenay şu çenene hakim ol.Hafifçe gülümsedim.Sonra Serkan'a dönerek:
- Adı ne ?
Serkan: - Adını söyleyemem.Adı bende saklı.
- Tamam sende saklı kalsın.Nede olsa ben biliyorum dedim sırıtarak.Bu dediğim son cümleyi mırıldanarak söyledim.Serkan bana dönerek:
- Birşey mi dedin?
- Yok bişi demedim.Dedim
Bu Serkanda baya yakışıklı olmuş.Tipe bak.Esmer kara kaş,kara gözlü çocuk.Tatlı birşey.Kırk yıl geçse Serkan'a tatlı diyeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.Ama dedim ben,Serenay teksöz.Çok şaşkınım şu anda.
Serkan: - Nihayet be oğlum,Şükürler olsun ki gelebildiniz!
Kafamı Serkan'ın konuştuğu yöne döndürdüm.Buraklar gelmişti.Sonra Serkan'a dönerek:
- Neyse Serkan ben gideyim.Hadi sonra konuşuruz.
Serkan: - Nereye ya?
- Buraklar geldi işte.Gideyim ufaktan.
Burak: - Biz geldik diye mi gidiyorsun?kusura bakma muhabbetini böldüysek imalı bir ses tonuyla.
- Ne saçmalıyorsun ya?neden siz geldiniz diye gideyim.Uğraşamam seninle!.Sesim yüksek çıkmıştı.Daha gelir gelmez beni sinir etmeyi başarmıştı.Uyuz!Köpek.
Şapşal.
Sonra tekrar Serkan'a döndüm:
- Hadi Serkan,Allah'a emanet ol.Serkan sende diyip elimi sıktı.Burak'a bir baktım göz ucuyla.Öküzün trene baktığı gibi bana bakıyor.Onu takmadığımı anladı ya ondan öyle yapıyor.Oh iyi oldu.Kibirli pis çocuk!sokak çocuklarının üstü bile senden daha temizdir be.
Bu çocuk ne egolu?ne havalı birşey.
Allah bilir İnciylede onu kullanmak için çıkmıştır.Bence kesin öyle.Neyse çıkar kokusu.Yazık ya kıza çok yazık.Yolda yürüken bizim bücürüğü görmiyeyim mi?
- Egemen gel la buraya.Bücürük!
Kıvıra,kıvıra geliyor birde tipe bak.
Egemen: - Ne var Sero?
- Feryal ne yapıyor evde?
Egemen: - Napsın.Senin kokuşmuş,iğrenç yatağını topluyor.
- Bak dayak istiyosun.Seni zaten dövücektim.Kahvaltıda olanlar hep senin suçun.
Egemen: - Ablacım.Bulaşma bana.Para versene ya top alacağız.
- Ne topu?
Egemen: - Futbol topu,maç oynayacağız.
- oo futbol mu?bi şartla veririm.Bende oyanayacağım.
Egemen: - Sen mi ?sen ne anlarsın maçtan.Elinin hamuru ile çekil git.
Elimle kulağına yapıştım.
- Bana bak bücürük.Sen beni aşağılayamassın tamam mı?.İşaret parmağımı ona doğru sallayarak;kızım diye maç oynayamayacağım anlamına gelmez.Ayrıca unuttuysan söylim.Benim madalyam var.
Egemen: - Ya sero acıyor bırak kulağımı.Elimi kulağından çektim.
Bana dönerek:
- Seninle daha fazla konuşarak zaman harcamayacağım.Parayı dökül.Kendini övmeyi bırak.
- Bücürüksün oğlum,ergen ergen hareketler.Saf ya.İyi kaç para?
Egemen: - Bi 15 tl yeter.
- Ne? beni soymayı falan mı düşünüyorsun pardon?
Egemen: - Ya ne.Bir top zaten 13 tl falan.Diğer kalan para ile de kendime birşey alıcam.
- Ya birde yüzsüz yüzsüz söylüyorsun.Sen kime çektin böyle pis çocuk.
Tabikide ben böyle yüzsüz değildim.Bu yönü asla bana çekemezdi.Ama bi olay yüzünden yüssüz damgası yemiştim.6.sınıfta bi arkadaşım vardı.Mineydi adı.Kendisine yeni bir kalemlik almıştı.Bende onun eski kalemliğini çok beğeniyordum.Cocukluk işte.Hep bir gün benim olmasını istemiştim.Pembe renkli barbie bi kalemlikti.Benim kalemliğim hep siyah yada lacivertti.Babam işyerinden hep getirirdi.Bende o barbieli kalemliklere hevesliydim hep.Neyse yeni kalemliği ile okula gelmişti.Bende eski kalemliğine ne oldu demiştim.Bu olay yaşanırken ikimiz birde küstük.Çok feci kavga etmiştik.Kızın yüzünde tırnak izlerim bir hafta geçmesine rağmen hala belliydi.Küstüm halbuki.Ve kalemliğini sormak için onunla konuşmuştum.Eskisi çantamda ,bu yenisi dedi.Eskisi daha güzeldi dedim burun kıvırarak.Barışalım mı dedi bana.Bende kızın ağzını yüzünü dağıttığım yetmezmiş gibi birde dedimki.
- " Eski kalemliğini bana verirsen olabilir".
O da hemen bana kalemliği vermişti.Anneme anlatmıştım bugün olanları.Annemin verdiği tepki karşısında haklı olduģunu anladım.Annem:
- " He be kızım.Ne diyeyim ki ben sana.Kızı dövdüğün yetmezmiş gibi birde onunla barışmak için yüssüz yüssüz kalemliğini mi istedin.Ne zaman aklın başına gelecek.
Egemen'in beni dürtmesi ile o daldığım anılardan sıyrılıp yine kendi dünyama dondüm.
Egemen: - Aynı sen ablacım.Birde soruyor musun?6.sınıftaki başından geçen yüssüzlük vakasını hatırlasana.
Dedi.Pis pis sırıtarak.
- Tamam be sus.Al şu parayı ne alacaksan al.Kaybol!
Egemen: - Saolasın ablacım benim.
- Zevzekliği kes Ege!
Egemen: - Tamam.Sanırım evet ,bana çekmiş."Yüssüz"olabiliyorum bazen.
Bende o topu getirene kadar.Şuraya oturayım da.Topu bekliyeyim.Şu çocukların üstü başına bak.Kir içinde.Biz hep böyleyiz."Temiz elbise giyinip,minimum 5 dk içinde üstümüzü kirleten tek insanlarız işte."
Sokağın tozu sinmiş üstümüze,kokusu yapışmış tenimize.
Şimdi kendimi koklasam "sokak"kokarım.Ohh mis!
What?bunlarlar mı maç yapacağız?
Hadi ama şaka diyin.Buraklarla mı?
Ah ege,neden söylemedin ki?oynamazdım.Bana doğru gelen Serkan'a bir bakış atıp ,önüme döndüm.Ama tekrar ona döndüm.
Serkan: - Sen hâlâ buralardamısın?
- Hı,hı evet.Egemen maç yapacağız dedi.Çok ısrar etti!İllede dediki,abla sende oyna.Kıramadım kardeşimi.
Aman ne kardeş?ne kardeş.Bücürük gelipte yalanımı bozmasa bari.
Serkan: - Anladım.O halde sende oynuyorsun bizimle.