Ep 7.

254 21 0
                                    

-

"Spagetti sever misin?" diye sordu gülümseyerek.

"Elbette." diyerek gülümsemesine karşılık verdim.

O yemek hazırlarken ben tezgaha yaslanmış bir halde onu izliyordum.

Yemek hazırlamaya çalışırken bile ne kadar güzel durduğunun farkında mıydı acaba?

"Manzara güzel sanırım." diyerek sırıttığında bu sefer bende sırıtmıştım. Nedense ona alışmış gibi hissediyordum.

"Fena değil." dediğimde gülümseyerek yanıma geldi.

"Daha iyilerini gösterebilirim." diyip muzhipçe sırıttığında yanaklarımın kızarmasına engel olamamıştım.

Bu halime güldükten sonra "Pekala, bende daha sonra gösteririm." dedi.

"Kes sesini." dedim mırıldanarak. Justin Bieber'la böyle konuştuğuma inanamıyordum ama onun umrunda bile değil gibi duruyordu.

"Asıl sen beni izlemeyi kes de şu sofrayı hazırla Gomez."

"Tabaklar nerde?" dediğimde gözlerini devirdikten sonra önüne döndü.

"Unut gitsin ben hazırlarım Gomez."

"Selena." dedim. "Adım Gomez değil Selena." Soyadımla hitap etmesi sinirimi bozuyordu.

Yanıma geldi ve aynı ifadeyle gözlerimin içine baktı.

"Justin." dedi. "Adım Bieber değil Justin."

"Sanırım ikimizde soyadlarımızı sevmiyoruz." dediğimde sırıtarak yanağımdan makas aldı.

Şaşkınca kafamı kaldırıp suratına baktığımda "Ne var?" diyerek omuz silkti. "Çok tatlı görünüyordun."

Bu kadar rahat olması sinirimi bozuyordu. Ya da ben kendimi fazla kasıyordum bilmiyordum.

Her halukarda çok tatlı gülüyordu pislik.

"Daha çok var mı yemeğe?" diye sorduğumda sandalyelerden birini çekip oturmuştum.

Soruma cevap vermedi. Arada böyle yapmasına alışmış gibi hissediyordum.

"Şarkı söyler misin?" diye sordum bu kez.

Gülümseyerek suratıma baktıktan sonra kafasını tekrar işine çevirdi.
(Justin Bieber-One Less Lonely Girl dinleyerek okuyabilirsiniz.)

There's gonna be one less lonely girl.
One less lonely girl.
There's gonna be one less lonely girl.
How many I told you's?
And start overs and shoulders,
Have you cried on before?
How many promises be honest girl?
How many tears you let hit the floor?
How many bags you packed?
Just to take them back,tell me that.
How many either or's?
But no more.
If you let me inside your world,
There's be one less lonely girl.
(Terkedilmiş küçük bir kız olacak.
Terkedilmiş küçük bir kız.
Terkedilmiş küçük bir kız olacak.
Sana kaç kere söyledim?
Yeniden başlar ve omzuna alır.
Hiç ağladın mı bundan önce?
Ne kadar söz verildi dürüst ol kızım?
Ne kadar gözyaşının yere düşmesine izin verdin?
Onları sadece geriye getir,bana bunu söyle.
Ne kadar veya,
Ama daha fazlası yok.
Eğer senin dünyana girmeme izin verirsen,
Orada terkedilmiş küçük bir kız olacak.)

Oh no!
I saw so many pretty faces
Before I saw you, you
Now all I see is you
Oh no!
Don't need these other pretty faces.
'Cause when your mine in the world
There's gonna be one less lonely girl.
One less lonely girl ×3
There's gonna be one less lonely girl.
(Ah hayır!
Seni görmeden önce bir çok güzel surat gördüm.
Şimdi ise tek gördüğüm sensin.
Ah hayır!
İhtiyacım yok diğer suratlara.
Çünkü sen benim dünyamda olduğunda,
Terkedilmiş küçük bir kız olacak.
Terkedilmiş küçük bir kız. ×3
Terkedilmiş küçük bir kız olacak.)

I'm gonna put you first,
I'll show you what your worth,
If you let me inside your world
There's gonna be one less lonely girl,
Christmas wasn't merry,14th of February
Not one of them spent with you
How many dinner dates,set dinner plates.
And he didn't even touch his food.
How many torn photographs are you taping back?
Tell me that you couldn't see an open door but no more,
If you let me inside of your world.
(İlk seni koyacağım.
Sana neye değdiğini göstereceğim.
Eğer senin dünyana girmeme izin verirsen.
Küçük terkedilmiş bir kız olacak.
Noel ve 14 Şubat keyifli değildi,
Onlar seninle birlikte geçmedi.
Kaç akşam yemeği randevusu bir yer ayarla.
Ve o yemeğine bile dokunmadı.
Kaç yırtılmış resmi geri bantladın?
Bana açık bir kapıda göremediğin şeyi söyle ama daha fazla yok.
Eğer senin dünyana girmeme izin verirsen.)

Oh no!
I saw so many pretty faces
Before I saw you, you
Now all I see is you
Oh no!
Don't need these other pretty faces.
'Cause when your mine in the world
There's gonna be one less lonely girl.
One less lonely girl ×3
There's gonna be one less lonely girl.
(Ah hayır!
Seni görmeden önce bir çok güzel surat gördüm.
Şimdi ise tek gördüğüm sensin.
Ah hayır!
İhtiyacım yok diğer suratlara.
Çünkü sen benim dünyamda olduğunda,
Terkedilmiş küçük bir kız olacak.
Terkedilmiş küçük bir kız. ×3
Terkedilmiş küçük bir kız olacak.)

I can fix up your broken heart,
I can give you a brand new start,
I can make you believe,
I just wanna set one girl free to fall
She's free to fall
With me
My hearts locked and nowhere to get the key.
I'll take her and leave this world
With one less lonely girl
There's gonna be one less lonely girl,
One less lonely girl.
(Senin kırık kalbini düzeltebilirim,
Sana yani bir tarz verebilirim.
Seni inandırabilirim.
Sadece seni sonbahara bağımsız bir kız yapmak istiyorum.
O sonbahara bağımsız.
Benimle.
Kalbim kilitlendi ve hiçbir yerde anahtarı yok.
Onu alacağım ve bu dünyadan ayrılacağız.
Terkedilmiş küçük bir kızla
Terkedilmiş küçük bir kız olacak,
Terkedilmiş küçük bir kız.)

Oturduğum sandalyeden beni kaldırdı ve kollarını belime doladı. Başını saçlarıma gömmüştü. Bir an nefes alamayacakmışım gibi hissetmiştim.

"Senin dünyana girmeme izin verir misin?" diye sordu boğuk sesiyle.

Cevap vermedim.

Yapabilir miydim ki? Justin Bieber'ı kendi basit dünyama alabilir miydim? Peki onu dünyama aldıktan sonra, ben onun dünyasına uyum sağlayabilir miydim?

"Selena." diye fısıldadı Justin. "Yarın akşam bir davete katılacağım. Eğer yarın akşam saat sekizde okulunun önüne geldiğimde aşağıda olursan, beni dünyana aldığını kabul etmiş olacaksın. Ama eğer olmazsan, söz bir daha rahatsız etmeyeceğim seni."

Bunu yapabilir miydim? Onu dünyama alabilir miydim?

perfect // jelena fanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin