twenty one

324 26 1
                                    

Colleen: Onu... Bu hâle sen mi getirdin?

Luke: Evet.

Colleen: Ben...

Luke: Sakın, "Sen deli misin?!" diye başlama. Çünkü, öyleyim. Kesinlikle öyleyim. O herifi cezasız bırakamazdım. Pişman filan değilim.

Colleen: Teşekkür ederim diyecektim

Colleen: Onu dövdüğün için

Colleen: Vicdansız bir insan değilimdir ama o şerefsiz bunu hak etmişti

Luke: Yani sen... Onu unuttun mu?

Colleen: Hayır, maalesef hayır

Luke: Ah

Colleen: Biliyor musun, Luke?

Colleen: Seninle konuşmaya başladığımdan beri, çok derinlerde bir şey hissediyorum

Luke: Ne?

Luke: Tanrım

Luke: Ne? Ne hissediyorsun?

Colleen: Bilmiyorum

Colleen: Sana bir sey söylemek istiyorum, çok önemli bir şey olduğunu hissedebiliyorum

Colleen: Ama sanırım korkuyorum ve o söylemek istediğim şeyler gün yüzüne çıkmak yerine benden saklanıyorlar

Luke: Neden korkuyorsun?

Colleen: Bunların çok güçlü sözcükler olduğunu hissedebiliyorum, Luke

Colleen: Dostluğumuzu parçalayabilecek kadar güçlüler

Colleen: Seninle aylardır konuşuyorum, bu dostluğu bozmaktan korkuyorum

Luke: Sence, lanet olsun, sence korkuların ortadan kalkarsa, o sözcükler ortaya çıkar mı?

Colleen: Öyle olacağını düşünüyorum

Colleen: Sence çıkmalılar mı?

Luke: Çıkmalılar

Luke: Onları çıkaracağım

Luke: Hiç şüphen olmasın.

the mad hatter // HemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin