3. Deney

2K 218 131
                                    

Ne kadar koşmuştu? Bilmiyordu.

Nereye gidiyordu? Bilmiyordu.

Ne yapmalıydı? Bilmiyordu.

Hiçbir şey bilmiyordu. Yaptığı tek şey koşmaktı.

Bu saçma düzen de neydi böyle? Dönüp dolaşıp aynı yere geliyordu. Sonunda pes edip durdu. Tenha bir yerdi. Kaldırıma oturup soluklandı. Tek tük geçen insanlar ona garip garip bakarak geçince rahatsız olmuştu.

Böyle bakmak zorundalar mıydı?

Bunlara alışmak zorunda mıydı?

Daha sakin bir yer bulma umuduyla tekrar kalktı ayağa. Artık tükenmişti. Kaç saattir aç ve susuz şekilde dolanmaktan başka bir şey yapmıyordu. Biraz ileride gözüne su şişeleri takıldı. Düzenli şekilde dizilmiş, camlı büyük bir kutunun içinde duruyorlardı. Yanında paketler de vardı. Paketlerdeki yazıları okudu. 'Kek' ve 'çikolata' yazılarını görmek heyecanlandırmıştı.

Peki ya kutudaki yiyecekleri nasıl alacaktı?

Birisini durdurup yardım istemeyi düşündü. Fakat kimsenin onunla konuşmayacağı kesindi. Etrafına bakındı. Zaten kimse yoktu. Bakışları tekrar kutuyu buldu.

Neydi bu şey böyle?

Kutunun üstündeki yazıları okudu. Para ile çalışıyordu. Parası yoktu ki!

Aklına gelen fikirle gözlerini kutuya dikti. Hayır, bunu yapmamalıydı. Kafasını iki yana sallayıp vazgeçti ve yoluna devam etti. Karnından gelen gurultuyla duraksadı.

Açlıktan ölmek için mi kaçmıştı oradan?

Son enerjisini kullanarak makinenin yanına koştu. Durup daha dengesini sağlayamadan camına yumruk attı. Elinin yara bere içinde kalması umrunda değildi.

O açtı, karnını doyurmalıydı!

Eline geçen birkaç paketi ve suyu alıp yine koşmaya başladı. Bunu yaptığına inanamıyordu. Hırsızlık yapmıştı. Yeterince uzaklaştığına emin olduğu zaman durdu. Beyninden pişmanlığı defetmek için yine kafasını sağa sola salladı.

Biraz ileride ki yıkık dökük bir ev dikkatini çekmişti. Suyundan içip eve doğru yürüdü. İçine girdiğinde etrafı inceledi. Bir yatak, fazla hırpalanmış bir dolap ve ıvır zıvır dolu olan bir odası vardı. Diğer odalar ise bomboştu. Terk edilmiş bir yer olmalıydı. Burada dinlenebilirdi.

Yatağa oturup kenarda duran battaniyeyi üstüne aldı. Duvara yaslanıp elindeki paketleri açtı. Yerken düşünmeye başladı.

Kaçtığına pişman değildi. Tek pişmanlığı üzerine giyecek bir şey almamasıydı.

O arabaya yumruk attığına da pişman değildi artık. İnsanların yanında nasıl davranması gerektiğini fark etmişti.

Peki ya o su ve çikolataları çalması? İşte buna pişmandı. Hırsızlık yapmamalıydı! Bunun bir yolunu bulabilirdi fakat kolay yolu seçmişti.

Kolay ve bir o kadar da yanlış olan yolu!

Yavaş yavaş gözleri kapanmaya başladığında ayak sesleri ve gülüşmeler duyunca kafasını iki yana sallayıp kendine gelmeye çalıştı.

İçeri heyecanla bir şeyler anlatan bir genç girdi. "Sonra kız kalktı. Arabaya yumruk attı. Ve o da ne? Kaporta içine göçtü! Herk-" Ally'yi görünce konuşmayı bırakıp gözlerini fal taşı gibi açmıştı. "O burada!" diyerek bağırırken arkasında iki genç daha belirdi. Ally'yi işaret ederken tekrar bağırdı. "Bu o kız!"

587Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin