10. Deney

1.2K 151 43
                                    

"Sobelendiniz." Birkaç adım atıp içeri girdi. "Peşinize düşmeyeceğimi mi sandınız?" Suratında yine o iğrenç sırıtışı vardı.

Diğerlerinin aksine adamın sözlerine anlam vermeye çalışan Luke, hemen yanında duran Kevin'a fısıldadı. "Bu da kim?"

"Sonra anlatırım."

Luke'u fark eden diğer adamın gözleri parlamıştı adeta. "Dörttü..." derken eliyle dört yapmıştı ve yaptığı dördü beşe çevirirken devam etti. "Beş olmuş." Bütün sokağı inletecek bir kahkaha atıp Ally'yi süzdü sırıtarak. "Oyun zamanı, 587."

542 ve Klaus iş birliği mi yapmıştı? Hazırlıksız yakalanmaları büyük bir dezavantajdı.

Ally, depoyu kısaca inceledi. Bu kadar zarar gördüğüne göre sadece birkaç kişi değillerdi. Ayrıca silahları vardı. 542'yle kendisi ilgilense bile diğerlerinin Klaus ve adamlarından zarar görmeden kaçması biraz zordu.

Ally'nin de 542'den kaçması bir o kadar zordu. En azından buradan uzaklaştırabilirse işi kolaylaşabilirdi ama diğerlerinden haber alamazdı.

Ah, lanet olsun! Ne yapması gerekiyordu?

Sanki girdiği sokağın ortasında tellerle çevrilmiş koca bir duvar vardı ve geçmesi için her türlü zarar görmesi gerekiyordu. Geçmemek gibi bir seçeneği de yoktu.

Düşünmeye devam ederken 542'ye saldıran Luke'la bütün dikkati dağılmıştı. Şaşkınlıkla diğerlerine döndüğünde onlarında yerlerinde olmadığını fark etmişti. Klaus ve adamlarına saldırmışlardı!

Ne yapıyordu bunlar?

542'ye sert bir tekme atıp geriye iten Luke hemen Ally'nin yanına gidip onu dışarıya doğru ittirdi. "Biliyorum beni izlemek istiyorsun ama..." 542'nin saldırısından kaçıp devam etti. "Dışarıda bir sürü adam pataklanmayı bekliyor!" Yine 542'nin saldırısından kaçıp köşede duran beyzbol sopasını Ally'ye attı.

Hala Luke'un O'nun gibi olduğuna alışamamıştı. Bir anda bu, onlar için büyük bir artı oluşturmuştu kafasında.

Beyzbol sopasını havada yakalayıp sırıttı. "Öyle olsun bakalım." Depodan dışarı çıkıp ona doğru dönmüş namlulara baktı. Bir yandan da beyzbol sopasıyla oynuyordu. "Tanrım, büyük bir adaletsizlik bu!" derken sesini yükselmişti. Kendini gösterdi yukarıya bakarken. "Bana bak..." Bu sefer de adamları gösterdi beyzbol sopasının ucuyla." Bir de onlara, ne kadar da az sayıdalar." Üzülmüş gibi dudağını büzdü. "Yazık ama onlara." Şaşkın şaşkın bakakalmış adamlara bakıp yaramaz bir kız çocuğuymuş gibi kahkaha attı.

Savunmasız kalmaya ne kadar da müsaitlerdi böyle.

Adamların şaşkınlığından yararlanıp ileriye doğru koştuğunda o kadar da savunmasız kalmadıkları fark etmişti. Ally, hareket eder etmez tetiği çekmişlerdi. Neyse ki son anda yönünü değiştirip hızını kaybetmeden bir arabanın arkasına geçmişti. Araba zırhlı olduğu için çarpan kurşunlar çıkardıkları garip sesle geri sekiyorlardı. Gittikçe yaklaşan adamları nasıl atlatacağını düşünürken camı yarım açılmış arabanın içindeki tabancaları fark edince gülümsedi. Vakit kaybetmeden kapıyı açıp tabancaları aldı. Arabanın üstünde olan anahtarı görünce gülümsemesi sırıtışa dönüştü.

Bu işi biraz eğlenceli hale getirmek hiç de fena olmazdı.

Ayrıca arabanın üstünde anahtar bırakmak hangi şapşalın işi olabilirdi ki? O şapşala minnettardı.

Adamların geldiği yönde olan camı biraz açıp birkaç el ateş etti. Etrafa dağılıp siper alan adamları fırsat bilip arabayı çalıştırdı. Gaza yüklenince araba patinaj çekse de hemen eski tecrübeleri sayesinde durumu düzeltip adamların üstüne sürdü. Yine etrafa dağılan adamları geçtiğinde ani bir U dönüşü yaptı. Araba biraz savrulsa da toparlanmıştı.

587Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin