Luke hayatlarına gireli daha bir ay bile olmamıştı ama alışmışlardı. İlk başta Luke'a karşı ördükleri duvarlar daha bir ay olmadan yıkılmıştı. Birkaç sorun yaşasalar da üstesinden gelmeyi başarmışlardı. O'na belli başlı kuralları öğretmiş, bu hayata alışmasına yardımcı olmuşlardı. Tek bir sorunları vardı ki; Luke, Ally'ye uzun zamandır hayrandı. Takıntı derecesinde olan bu hayranlığına da alışmışlardı fakat arada sırada sorun teşkil etmekteydi. Bunun da üstesinden gelmeyi ümit ederek Luke'u böyle kabullenmişlerdi.
Kabullenmişlerdi fakat güvenmişler miydi?
Diğer üçü için bir şey söyleyemese de Ally ikilemde kalmıştı. Onu Doktor göndermişti fakat O, laboratuvardan geliyordu.
Laboratuvardan gelen birisine ne kadar güvenebilirdi?
Luke'un onu tanıması gayet normaldi. Ama bu kadar uzun süre Ally'ye hayran olması normal miydi?
Altı sene ondan haber almadan hayranlık duyması normal değildi. Belki de altı senedir laboratuvar onu izliyordu.
İzleselerdi şimdiye kadar kendilerini belli etmezler miydi?
"İşte buldum seni!" diyerek içeriye atlayan Edward'la yerinden sıçradı. "Yine ne yapıyorsun burada?"
Gözlerini devirdi. "Ben buraya hep aynı sebepten dolayı gelirim, Ed. Bunu biliyorsun."
"Ben bilmiyorum." diyerek bu sefer de Luke girdi içeri. Merakla etrafa bakındı.
Bu harabede ne yapılabilirdi ki?
"Düşünüyor, fakat ne düşünüyor?"
Seslice iç çekti. "Gelecek bize ne getirecek?" derken bakışlarını hemen karşısındaki manzaraya çevirdi.
Edward, boğazını temizleyip işaret parmağını her zamanki bilmiş tavrıyla savururken konuştu. "Ne demiş Benjamin Franklin?" Devam edecekti ki Luke izin vermemişti.
"Bugünü görmek, geleceği görmekten daha kolaydır."
Edward'ın şaşkın bakışlarına maruz kalan Luke'a döndü. "Bakıyorum da hemen öğrenmişsin, Luke." diyip kıkırdadı.
Omuz silkti. "Sadece canım sıkıldığı için Edward'ın bir kaç kitabını okudum."
"Demek o yüzden kitaplarım kayboluyor!" diyerek çatık kaşlarıyla Luke'a döndü.
"Tamam, bir dahakine izin alırım." derken gözlerini devirmişti.
Onaylarcasına kafasını sallayıp ellerini beline koyarak Ally'ye döndü, Edward. "Buraya bir planın olmadığı zaman gel küçük hanım. Her zaman aynı şeyi yapıyorsun." derken çocuk azarlıyormuş gibi parmağını sallamıştı. Ally bakışlarıyla anlamadığını belli edince etrafa tükürük saçarak ofladı. "Maç var, hatırlamıyor musun?" diye sinirle sesini yükseltti.
Hatırlayınca gözlerini kocaman açarak yerinden fırladı, Ally. "Lanet olsun, unutmuşum!"
****
"Lanet olsun, yine mi beni soymaya geldin?" diyen Chris'e karşılık şen bir kahkaha attı.
Artık her konuşmaya böyle başlıyordu, sonunda adını öğrendiği adam.
"Hayır, para kazandıracağım. Söylediğim maçı ayarladın mı?"
"Evet, bir saat sonra. Hazır ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
587
Science Fiction||Tamamlandı|| 13.06.2019 Kobay #1 16.06.2018 Denek #1 06.07.2018 Laboratuvar #1 21.08.2017 Bilim Kurgu içinde #61 "Ally, buradan kaçmalısın. Sakın arkana bakma ve git buradan." Buradan kaçabilir miydi gerçekten de? "Neden?" dedi şaşkınlığını gizlem...