Multide anlatmaya çalışıp anlatamadığım olay...
Bölüm içime sinmedi, bence bunu geçiş bölümü yada karakterleri tanıma falan bir şeyler düşünebiliriz 😉
Keyifli okumalar~
****
Gülmek garipti.
Garip bir duyguydu.
Kalbi eskisinden daha enerjikti sanki. Yanakları kasılmayı unutmuşken tekrar hatırlamıştı. Saatlerce koşarken daralmayan nefesi kahkaha atarken daralmıştı. İçinden adeta çıkmak için savaşan ve başarılı da olan şen kahkahası bütün sokakta duyulmuştu.
Gençler ona garip garip bakarken kendine gelmeye çalıştı. "Bu..." dedi kahkahasını bastırmaya çalışırken. "Bu hayatımdaki en komik olaydı." Yine kahkaha atmaya başlamıştı.
Hayatında kaç tane komik olay olmuştu ki bu en komiği olacaktı?
Aşağı inen Kevin, Andy'nin yanına gelince durdu. Büyük ihtimal karnında koca bir morluk vardı ama şu an umursamıyordu. "Hey, bu kadar gülecek bir şey yok bunda!"
Ally sakinleşip Kevin'a baktı. Sinirli bakışlar beklemiyordu. Kaçtığından beri herkes ondan korkmuştu. O ise sinirliydi. Kaşlarını şaşkınlıkla kaldırıp hızla topukları üzerinde arkasına döndü. Yanaklarına birkaç şaplak atıp derince nefes alıp verdi.
İçinden gelen ve bitmek bilmeyen o gülme isteği de neydi öyle? Yanakları ağrımıştı.
Sakince arkasına dönüp tekrar Kevin'a baktı. "Ben özür dilerim. Biraz kendimi kaybettim sanırım."
Camdan sarkmış olan Edward, hemen yanında bulunan elektrik direğine sarılıp aşağı inerken Ally şaşkınlıkla onu izledi. "Senelerce gülmemişsin gibi kahkaha attın. Süre bile tuttum. Beş dakika! Beş dakika boyunca nasıl gülebiliyorsun?" dedi hızlı hızlı, yanlarına gelirken. Konuşkan bir tipe benziyordu.
Ally gözlerini kaçırıp etrafı inceledi. "Ben senelerdir gülmüyorum."
Üçü yine şaşkınlıkla gözlerini kocaman yaparken Kevin konuşmaya karar verdi. "Seni durdurma sebebimiz bu değildi bizim." Sinirli bakışlarla arkadaşlarına döndü. "Saçmalamakta üstünüze yok, değil mi?" Bakışları yumuşarken tekrar Ally'ye döndü. "Eğer kalacak yerin yoksa bir süre kalabilirsin. Bizim için sorun olmaz." Diğerleri de onaylayan birkaç mırıltı çıkarttı kafalarını sallarken.
"Teşekkür ederim." dedi en içten gülümsemesini yapmaya çalışırken.
Edward, Ally'nin önüne geldi birkaç adımda. "Senelerdir gülmeyen birinden doğru düzgün gülümsemesini bekleyemeyiz ya!" İki işaret parmağıyla Ally'nin dudağının kenarını yukarı kaldırdı. "Yandan gülebiliyorsun!" derken gözlerini kısmıştı. "Öyle güldüğün zaman korkunç olduğunu söylediler mi hiç?" Ally kafasını iki yana sallayınca yüzünü buruşturdu. "Klaus'a tekme attıktan sonraki halin çok korkunçtu." Klaus daha deminki adam olmalıydı. Ellerini çekip gülümsedi. Biraz geri çekilip diğerlerinin de görmesini sağladı. "Yakışmadı mı ama?" Onayı alınca Ally'nin omuzlarından tutup binaya doğru çevirdi. Camdaki yansımasını işaret etti. "Artık sevimli bir şekilde gülümsüyorsun."
Camdaki yansımasını inceledi. Gülümsüyordu. Sevimli bir kız çocuğu gibi gülümsüyordu. Mutlu görünüyordu.
Göründüğü gibi mutlu muydu?
İçinde oluşan duyguları anlamak ne kadar da zordu böyle.
Elini dudaklarında gezdirdi. "Ben... Mutlu muyum?" dedi fısıltıyla. Diğerlerinin duyduğundan emin değildi. Yanağında hissettiği ıslaklıkla dudağındaki eli yanağına gitti. "Ağlıyorum... O zaman mutsuz olmam gerekmez mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
587
Science Fiction||Tamamlandı|| 13.06.2019 Kobay #1 16.06.2018 Denek #1 06.07.2018 Laboratuvar #1 21.08.2017 Bilim Kurgu içinde #61 "Ally, buradan kaçmalısın. Sakın arkana bakma ve git buradan." Buradan kaçabilir miydi gerçekten de? "Neden?" dedi şaşkınlığını gizlem...