Araba tam önümde durmuştu. Gözlerimi elimle hala siper ederken ışıkların kapanmasıyla ellerimi çektim. Korkuyorum.
Evet bu arabanın burdan derhal gitmesini beni burada yalnız bırakmasını isterken kim olduğunu da delicesine merak ediyordum.
Belki de Umaydı.
Onun böyle bir arabası yoktu bence.
Kafam karma karışık arabanın içindekini çözmeye çalışıyordum. Ve fazlaca saçmalayarak.Arabanın kapısı açıldı. Sonunda kim olduğunu öğreneceğim için heyecanlanmıştım. Ve ben olduğum yere çivilendim. Neden mi?
Kırk yıl düşünsem o olduğunu düşünmeyeceğim biri.Rio Grande' de ki şu yakışıklı garson değil mi bu?
Peki burada ne işi vardı ki. Saat baya geçmişti. Ve onun çalıştığı yer şimdiye kapanmış olmalıydı. Ama o evine yeni mi gidiyor. Ya da sonuçta bir garson onun böyle şık bir arabası nasıl olur?Yüzüne sonunda kafamdaki düşünceleri atıp baktığımda gülümsediği gördüm.
Böyle bir şey beklemiyordum.
"Sizi hatırladım. Şu bir defter bırakıp giden kız değil misin sen." Dedi.
"Evet."dedim zorla.
"Bu saat de burada ne arıyorsun. Başına bir şey gelebilirdi. Hadi seni evine bırakim."
dedi. Napmam gerektiğini bilmiyordum. Evet yine başlıyorum. Onu tanımadığımı ve onunla gitmemem gereken şeyleri düşünmeye.Nerden karşılaşmıştık?
Hem o kadar korkum aklıma geldikçe sinirleniyordum. Karşımda gülümseyerek durması da her an elimden bir kaza çıkabileceğini gösteriyordu.
Ben o kadar arkamda biri olduğunu düşünüyordum. Ona noldu?
Anlamaz gözlerle karşımdakine baktığımı sözleriyle fark ettim. "Seni bıraka bilirim diyorum."diyerek tekrar etti.
Ah yanlış anladın sen. Seni anlıyorum ben. Benim anlamadıklarım farklı şeyler demek istesemde sustum.
Takip ediliyorum diyemem sana.
Bunları düşünmeyi bırakıp ona ne demem gerekiyordu. Tek kalmak istemiyordum. Sokak fazlasıyla ıssızdı. O takip edilmenin korkusunu daha fazla taşıyamazdım. Hem daha evime çok vardı."Aslında çok iyi olur."diyerek gülümsedim. Sen bana tanrının gönderdiği bir kurtarıcısın. "Tamam o zaman. Hadi arabaya."
Tam bir adım atmışken yerdeki çantama takılıp neredeyse düşüyordum. Yere attığım çantam yeni aklıma gelmişti. Telefon ararken yere savrulan bir kaç eşyamı acele acele çantanın içine tıkarken gülme sesleriyle kafamı kaldırıp çocuğa baktım. Yanıma geldi ve eğilip yere saçılan eşyalarımı çantama koydu.Şaşkın bir şekilde baka kaldım. Bana neden bu kadar yardımcı oluyordu ki? İlk gördüğümde ki hali kesinlikle yoktu şuan.
"İstemeyerek baya bir korkuttum galiba seni." Dedi. Ben ona bakıyordum. O çantamı topluyordu.
Sonunda her şeyi içine koyduğuna emin olunca çantanın fermuarını çekti ve kalktı. Bende onunla kalktım. Çantayı elinden alırken konuşabildim sonunda. "Kim olsa korkardı. Tek başıma ıssız bir sokakta yürüyorum sonuçta."
"Haklısın."dedi ve kafasını salladı beni onaylayarak.
Sessiz kaldım. Bu konunun kapanması için."Neyse hadi gidelim." arabanın kapısını açıp oturmamı bekledi.
Yüzümde hafif bir gülümseme oluşmuştu. Uzun zamandır kimsenin kapımı açmadığını düşünürsek doğal olarak yorumluyorum.
"Teşekkürler."diyerek ön koltuğa yayıldım. Kendi koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.
"Evet şimdi bana evinin nerde olduğunu söyle ki seni evine götüre bileyim."
Yol boyunca evimin tarifinden başka bir şey konuşmadık."Burası." dedim elimle gösterirken. Arabayı durdurdu ve bana döndü.
"Yarın gel defteri verim." dedi.
Aman tanrım unutmuştum. Hatırlatması iyi olmuştu. "Yanında olmaması üzücü."dedim. Yarın gitmeye gerek kalmazdı en azından.
"Ben öyle düşünmüyorum. Yarın defteri almaya gelmen demek yine görüşücez demek oluyor." dedi çok önemli bir problem çözüyormuş edasıyla düşünerek.
Onun bu haline gülümsememek elde değildi.
Bende düşünüyormuş edasıyla aynı onun gibi konuştum. "Öyle mi oluyor?"
"Evet" dedi sırıtarak.
"Tamam o zaman yarın tekrar görüşürüz. Şimdi gitmem gerek." dedim ve arabanın kapısını açıp çıktım.
Arkamdan "Görüşürüz." dediğini duymuştum ama ona dönmeden eve ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Gölge
AventuraAilesiyle taşınmış olduğu bir kasabada tanımadığı insanlarla birlikte bir kovalamacanın içinde bulur kendini. Peki bunun sebebi ne?