Sakin bir hayat isterken daha da karmaşık bir hayatın içine düşmüştüm. Benim tek istediğim huzurdu. Ama buraya geldiğimden beri o kelime beni hiç bulmamıştı. Kafamda binlerce soruyla yaşamaya başlamıştım. Çok tuhaf şeyler oluyordu. Ve ben bunlara bir anlam veremez bir şekilde öylece seyrediyordum. Kime güvenmem gerektiğini bilmiyordum. Burada gerçekten de neler dönüyordu?
Düşüncelerimi bölen Somer'in sesiydi. Ama kafam o kadar doluydu ki konuştuğunu duyuyor ama ne dediğini anlayamıyordum. Sessizce telefon kulağımda duruyordum.
Somer en sonunda benim ona cevap vermemem üzerine "Lavin orada mısın?"diye sordu. Ben burada mıydım? Sahi ben neredeydim? Neden buradaydım?
Bir an eski yaşantımı özledim. Buraya geleli çok olmamıştı. Ve ben eski evimi istiyordum. Buraya gelmeden önce bunları göze almıştım. Eski evimi isteyeceğimi biliyordum.
"Lavin artık bana cevap verir misin? Bu
kadar etkileneceğini bilsem bunu inan telefonda söylemezdim." Somer'in sesi yine telefonda yankılandı. Ve konuşmasına devam etti. "Bak belki de sadece bu durum ona karışık geldiği için saklanmıştır."
"Ne yapacağız? " dedim. Bu soruyu gerçekten çok merak ediyordum.
"Bunu yapanı bulmamız gerek eğer o kişiyi bulursak kafamızda ki sorulardan kurtuluruz. " dedi. "Tek yapmamız gereken bu" Sanki bunu bana değilde kendine söylüyordu.
"Çok basit bir şeyden bahsediyormuş gibi konuşuyorsun. Onu nasıl bulacağız peki? Onunla ilgili hiç bir şey bilmiyoruz ve kendini saklıyor." Evet bu doğruydu. Onu nasıl bulacaktık? Ve ben halla Somer'e güvenmiyordum. Nasıl güvenebilirim ki? Onu tanımıyorum.
"Bir yolunu bulacağız." dedi. Artık ne planı var bilmiyorum ama bu zordu.***
"İlk yapmamız gereken şey Umay'ın ortadan kaybolma sebebini bulmak." dedim. Ama o bu sözlerime gözlerini devirdi. "Şu an Umay'dan daha önemli bir sorunumuz var." Evet o konuşmadan sonra bir yerlerde buluşup konuşmaya kara verdik ve gecen seferki kafeye gitmeyi önerdim. Burada tek bildiğim yer burasıydı. Şimdi ise oturmuş konuşuyorduk. Ama fikirlerimiz farklıydı.Zaten bu adamla ne zaman hemfikir olmuştum ki? "Bence Umay'la bir bağlantısı olabilir. Sence de biraz tuhaf değil mi bir an ortadan kaybolması? O kız bunları saçmalık bulduğu için kaçacak birine benzemiyordu." dedim. İkna etmeye çabalarken. "Kızı tanımıyorsun bir gecede de tanıyamayacağına göre. Bak sana söylüyorum onu aramak zaman kaybından başka bir işe yaramaz." Ama ben bunu doğru bulmuyordum. "Sen söyle o zaman ne yapacağız?" dedim .
Derin bir nefes aldı ve elini cebine atıp o gece benim ona kendimi inandırmak için verdiğim kağıttan iki tane çıkardı ve masanın üstüne koydu. "Biri benim diğeri senin."dedi. "Ne var bunda?"gözlerini devirdi. "Sen gerçekten de salaksın."kaşlarımı çattım. "Düzgün konuş benimle." diye bir anda kendimi savundum. "Konunun dışına çıkma lütfen." dedim. Deminkine göre daha sakin ve nazik olmaya çalışarak. "Tamam o zaman ben söylüyorum. Yazılara bak acemice yazılmış."dedi. kaşlarımı istemsizce çattım ve masanın üzerinde ki kağıtları elime alarak inceledim. Ben kağıtlara bakarken konuşmasına devam etti. "Sanki ilkokula giden yazmayı yeni öğrenmiş bir çocuğun yazısı gibi."söyleyeceklerini tamamlayınca sustu. Evet haklı olabilirdi. Ama bunun arkasında bir çocuğun olması saçmaydı. "Bunların arkasında bir çocuk olamaz."dedim. Güldü. "Tabi ki de olamaz bunu yapan kişi kendini fark ettirmemek için ya bir çocuğa yazdırdı yada kendisi yazdı." dedi. Hemen ben konuşmaya başladım. "Ama sende söylüyorsun bu yetişkin bir insanın yazısı olamaz."dedim. "Evet genelde yetişkin insanların yazıları daha düzgün yani nasıl anlatsam bizim gibi olur ama tabi ki de istisnalar her zaman vardır."dedi "Ve bu kağıt bizim onu bulmamız için attığımız en önemli adım."dediğinde içimde bir heyecan oluştu şu ana kadar onu bulacağımıza inanmıyordum ama belki de bunu başarabilirdik.
Burası küçük bir yer olduğundan okulda bir taneydi. Bu işimize gelmişti. Okulun önünde durduk. Evet gelmiştik. Yapmamız gereken şey çok basitti. Bu yazıyı eğer bir çocuk yazdıysa onu bulacaktık. Eğer yazmadıysa da çocukları eleyecektik. Ve büyüklerde bulmaya çalışacaktık.
Okul bir taneydi ama aynı zamanda büyüktü de. Ben okulu incelerken Somer okulun bahçesine girmişti bile. Adımlarımı hızlandırarak ona yetiştim. Ve buraya gelirkenden beri sormak istediğim soruyu sordum "Elimizi kolumuzu sallayarak bunu yapamayız herhalde?"dedim. Sonuçta bu okulun bir müdürü ve fazlaca öğretmeni olmalıydı.Bize izin vermeye bilirlerdi. "Merak etme buranın müdürü bir tanıdık ben hallederim. Senin yalnızca yanımda durman yeterli."dedi. Ve hiç istifini bozmadan yürümeye devam etti. Bu haline görmese de göz devirdim.
Buraya yeni taşınmış olmasaydım bende tanırdım bence.Bu saçma düşüncelerimi bir yana bıraktım ve şu anki duruma odaklanmaya çalıştım. Okula girince uzun bir dar koridor bizi karşıladı ve çevresindeki kapıların küçük camlarından ışık gelmeseydi oldukça ürkütücü olurdu diye düşünmeden edemedim. Koridorda bulunan ışıklar çok fazla mesafeyle konulmuştu bu koridoru aydınlatmak için yetmiyordu. Bu küçük camları olan kapıları sınıflara açılıyor olabileceğini düşündüm. Somer koridor boyunca ilerlemeye devam etti. Okul çok sessizdi. Somer'in yanında ilerlemeye devam ederken küçük camlardan içeriye baktığımda buranın ne olduğu konusunda yanılmadığımı anladım. Zaten yanılmam da biraz saçma olmaz mıydı?Sınıflarda ders işleniyordu ve bir kaç sınıftan konuşma sesleri koridorda ki sessizliği bozdu. Biraz ilerledikten sonra geniş ve kocaman bir alanla karşılaştım. Burası sanki çok daha farklı bir görüntüye sahipti. Çevrelerde panolar vardı ve üzerlerinde rengarenk resimler asılmıştı. Buranın okul olduğunu o koridordan çok burası daha iyi anlatıyordu. Bazı yerde asılı olan resimler varken bazılarında da çocukların yapmış olduğu ödevler burayı daha canlı yapmıştı.Somer bir kapıya doğru ilerledi bu kapının o küçük camlarından yoktu. Ve yaklaştıkça farkedilen müdür yazısını görünce buranın müdür odası olduğunu anladım.Kapının önüne gelince Somer kapıyı tıkladı içeriden gelen 'gel' sesiyle içeri girdik.
Saçları beyazlamış ve arada kalan bir kaç siyah telle griye çalan saçları ve saçlarının bir ton koyu rengi sakalları olan bir adamla karşılaştım. Kiloluydu ama uzun boyluydu. İri yarı oluşu ve takındığı o sert tavrı çocukları korkutuyor olmalıydı.
Ben bile korkmuştum.
Adam Somer'i görünce o set tavrı tuzla buz oldu ve yüzünde samimi bir gülümseme oldu. "Sen buralara uğrar mıydın? dedi adam samimi bir şekilde. Daha beni fark etmemişti. Benim de bu işime gelirdi.
"Bu güzel bayan da kim?"daldığım düşüncelerden benden bahsedildiğini fark etmemle çıktım. Karşımdaki adama baktım beni inceliyordu ve suratında tuhaf bir ifade vardı. Galiba bizi yanlış düşünmüştü. Bu fikir Somer'den biraz uzaklaşmamı sağladı.
Somer benim bu tavrımı anlamış olmalı ki hemen söze girdi. " Lavin. Bir arkadaşım."dedi beni göstererek. Adamın suratında ki o ifade kayboldu. Bu rahatlamama sebep oldu. "Merhaba kızım ben de Haldun bu okulun müdürü."uzattığı eli tuttum. "Tanıştığımıza memnun oldum efendim." Adam bu sözlerimin üstüne hafifçe tebessüm etti."Bana amca demeni isterim." dedi. daha fazla konuşup bu işi uzatmak istemiyordum ama adam çok cana yakın davranmıştı bunun üzerine sadece "Peki" dedim. "Otursanıza size ne ikram etmemi istersiniz?"dedi. Somer oturdu ve beni de yanına otuttu. "Biz bir şey almayalım teşekkür ederiz. Sadece senden bir yardım isteyecektik." dedi. Adam yüzüne şüpheleyici bir ifade taktı. "Umarım yapabileceğim bir şeydir."dedi. "Bir kaç gün önce bir kafede otururken bir kaç çocuk bize bir şaka yaptı onu kimin yaptığını bulmak istiyoruz."dedi Somer yüzüne hafif bir tebessüm koyarken. Bizden bir zarar gelmez görünümü yaratmaya çalışıyordu.
"Peki nasıl bulacaksınız?" Somer takındığı ifadeyle konuşmaya devam etti. "Bize yaptıkları şaka kağıda yazılarını kullanarak yaptılar. Bu yüzden yazıdan bulmayı düşünüyoruz. Ona zarar vermek değil amacımız sadece uyarmak." Adam pek ikna olmuşa benzemiyordu. Şahsen ben olsam bende inanmazdım. Kafada fazla soru işareti bırakıyordu anlattıkları. Müdahale etmeliydim. "Aslında bir şaka için buralara kadar gelip onu bulmak çok saçma biliyoruz."Somer yüzüme baktı ve gözleriyle adeta beni susturmaya çalışıyordu. Adam ise pür dikkat beni dinliyordu. " Ama bize yaptığı şaka o an yanımızda olan arkadaşımız için çok üzücü bir olay oldu ve bunun bir kez daha yaşanmasını önlemeye çalışıyoruz."dedim.
Adam gülümsedi. Galiba bu ikna olduğunu gösteriyordu. "Bu durumdan dolayı çok üzüldüm kızım. Tabi ki de size yardımcı olacağım o çocuğu bulmak sizin en doğal hakkınız."dedi. Somer'e bakıp zafer benim gülüşlerimden bir tane attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Gölge
PertualanganAilesiyle taşınmış olduğu bir kasabada tanımadığı insanlarla birlikte bir kovalamacanın içinde bulur kendini. Peki bunun sebebi ne?