SERZENİŞ | GECENİN SIRRI
07.02.2017
Buraya tarih ve saat bırakmanızı rica ediyorum.
Soğuk bir kış gecesiydi.
Şehir sessizliğin, gece karanlığın koynuna kıvrılıyordu. Kimsesiz bir harabede genç bir kız, dizlerinin üzerine kıvrılmış, avuç içlerini birbirine bastırıyordu. Yakın zamanda kopacak olan tehlikeli tufandan habersizdi ama hissediyordu. Üşüyordu fakat onu darmaduman eden bu soğuk tenini değil, yüreğini ayazlara mahkum ediyordu. "Anılar," diye mırıldandı sessizce. "Anılar, sonumuz olacak."
Gözlerini her yumduğunda göz kapaklarına resmediliyordu bir çift hoyrat bakış. Ölüm kokan solukları genzine mühürlüyordu acımasızca. Kaçamıyordu ama biliyordu. Çünkü gözlerinde öldüğü adamın cesedini, her gece bu saatlerde kucaklıyordu ruhu. Sonra içinde pervasız kederler katmerleniyor, ona yenildiğini haykırıyordu sessizce.
"Yolu yoktu, bitecektik."
Yine de hiçbir avutma onu bu sızıdan kurtarmıyor, özlediği adamı geri getirmiyordu.
O an kıvırdı kara kaplı defterinin ilk sayfasını. Bazı kelimeler filizlenmişti ruhunda zamanla. Ya sayfalara dökecekti acısını, yada o kelimelerin kendi celladı olmasına göz yumacaktı. Dediği gibiydi, yolu yoktu... İnce uzun parmakları, usulca kavradı kalemi:
Hiçbir günah kefaretini unutmaz.
Hiçbir kirli sır, gecenin nezaretinde tutuklanamaz.
Geleceği ellerinden bir gece de koparılmış efsunkâr bir adam, öleceğini bilse dahi sessizliğin kanatlarına sığınmaz.
Ay gecenin koynunda dalgalanıyor... Güneş, bir cuma sabahı sırtından vuruluyor. Kıyamet o gün kopuyor, fakat kimsenin haberi olmuyor... İşte bu riyakâr hikâye de, tam da o an başlıyor!
Çok karanlık bir gecenin, haddini bilmez saatlerinde...
Pas tutmuş sözcükler, zehrini satırlarda soludukça rahatlıyordu. Yazdıkça yazdı... Derken bir sayfa daha çevrildi küf kokulu yüreğin ağıtlarıyla:
Nefretinin karanlık gölgesine hapsolmuş, düşmanlığının kanlı pençesine tutunmuş, aldığın nefese muhtaç yaşayan, sana tutsak, aşkına yasak bir zavallıyım.
Hadi!
Bir kere daha, nefret et benden.
Bir kere daha!
Kus kinini...
Ama susma!
Konuş, yalvarırım...
Issız bir feryattı sessizliğim, bir başkaldırıştı yalnızlığım. Hiç duymadın beni, hiç görmedin. Her şeyime sessiz kaldın. Kabul, yasak ve imkânsızdık. Deniz ve gökyüzü misali, her gün yüz yüze bakar fakat birbirimize dokunamazdık. Bir bahar meltemi gibiydi aşk. Esti, esti... Yüreğimize sadece eli değdi. Değdi ve geçti. İkimizde aldandık!
Eğer yeniden seveceksen birini; bitir içindeki o esareti. Kalbini aça aça, nefretinden azalta azalta, yeri geldiğinde acıta acıta sev. Eğer gerçekten seveceksen birini, uzat bana ellerini. Ne olur sevme bir başkasını! Bak, ben buradayım... Aç bana kalbinin derinliklerini!
Benden sana yük olmaz!
Ve biliyorum ki sevdiğim; ne kadar istesem de,
Senden bana yâr olmaz...
Tanıtım filmi:
TÜM HAKLARI SAKLIDIR ©
'SERZENİŞ' adıyla yayımlanan ilk hikâyedir.
Herhangi bir çalıntı, kopyalama ve benzeri şeyler söz konusu olduğunda, gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır.
İlk Yayımlanma Tarihi: 16.09.2016
Yazılmaya Başlandığı Tarih: 07.02.2017
DİKKAT!
Bu hikâyede kötü örnek oluşturabilecek davranışlar ve tutumlar, psikolojisi bozuk ruhlar, şiddete eğilimli hayatlar, yalanlar ve dolanlar, ihanetler, sırlar ve tehdit içeren unsurlar yer almaktadır. Bundan kötü etkilenebilecek olanların okumasını, şiddetle tavsiye etmiyorum. Ayrıca belirtmek istiyorum, hikâyede geçen olayları asla taktir etmiyorum. Bunu bilin ve ona göre okuyun, sonra başımız ağrımasın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERZENİŞ (KİTAP)
Teen FictionHiçbir günah kefaretini unutmaz. Hiçbir kirli sır gecenin nezaretinde tutuklanamaz. Geleceği ellerinden tek gecede koparılan bir adam, öleceğini bilse dahi sessizliğin kanatlarına sığınmaz. İki karanlık gecenin iki büyük suça gebe kaldığı ve iki yab...