-2-

548 35 41
                                    

Onu o şekilde izlemiştim. Sonuna kadar. Kate'i her kıvrandırışında onun ne kadar harika seviştiğini fark etmiştim. Zaten filmlerinde bu şekilde öne çıkardı. Bununla ilgili bir çok ödülü vardı. Ve hakettiği gayet açıktı.

Odasının kapısını sertçe kapattı. Duş alacaktı. Ama benim ondan istemem gereken bir şey vardı. Ondan meşhur şapkalarından birini isteyecektim. Çünkü bu benim için önemliydi.

O sevişme sahnelerinden sonra şapkalarıyla ünlüydü. Herhangi bi şapkayı takar ve anında moda iconu olurdu. Ve o şapkalardan birini kesinlikle elde etmeliydim.

Kapının tam önünde durdum. Çalmak istiyordum çünkü bunu kendim için değil Alice için yapıyordum. Onun için bu kapının ardında ki yakışıklı çocuktan bi şapka almam gerekliydi.

Kapıyı çaldım ve sesin gelmesini bekledim. Bir kaç homurtudan sonra gir komutu geldi. Kapıyı açtım ve içeri adımladım.

Burası tamamen onun kendine özel üretimde olan parfümünden kokuyordu. Koltuğunda oturmuş ciddi bir şekilde bana bakıyordu. Altına havlu sarmıştı. Bir an o şey düşse ne yaparım diye aklımdan geçirdim. Ama saçma bi düşünceydi.

"Merhaba"

"Acele eder misin?"

Kaba biri değildi ama kibar biri hiç değildi. Ünlüydü.

"Ben tanıdığım küçük bir hayranınız için sizden bir şapka isteyecektim. Söylemem sizin için farkeder mi bilmiyorum ama o hasta ve buna ihtiyacı va-"

Sözümü kesip ayağa kalktı.

"Sadece şapka istemen yeterliydi."

Gülüyordu. Büyük ihtimal buraya gelirken taktığı lacivert şapkayı bana doğru uzattı. Tam teşekkür edecektim ki tekrar konuşmaya başladı.

"Eğer istersen daha fazlasını da verebilirim."

Bakışlarım anında onu buldu. Benden çok daha uzundu. Sırıtıyordu. Ne ima ettiğini anlayacak kadar zekiydim.

"Yani demek istediğim eğer bi kağıt kapıp gelirsen imza da atabilirim."

Benimle alay ediyordu. Şapkayı aldım ve arkamı dönüp kapıya ilerledim. Ne sanmıştım ki benimle sohbet edeceğini mi?

"Şapka için teşekkürler."

***

"Beatrice! Bu cidden onun şapkası mı? Aman tanrım! Sanırım bayılacağım!"

Alice şapkayı kucaklıyordu. Onun büyük bir hayranıydı. Alice yan komşumuzun küçük kızlarıydı. Kanser hastasıydı ve bu aralar morale ihtiyacı vardı.

En azından iyi bişeyler yapmak hoşuma gidiyordu. Her ne kadar aklım kirli olsada...

Yemek saati geldiğinde onu öptüm ve şapkayı kafasına taktım. Hala teşekkür edip inanamadığı hakkında bi şeyler söyledi.

Odanın kapısını kapattım ve uzun koridor boyunca yürüdüm. Hava kararmıştı ve annem bu kadar geciktiğim için kızacaktı.

Yürümeye devam ederken tam karşımda onu görünce duraksadım. Bi odanın kapısını kapattı ve hemen oradaki oturaklardan birine oturdu. Üzgün görünüyordu. Yanına gitsem mi diye düşünürken onunla göz göze geldik. Bana uzunca bir süre baktı ve daha sonra ayağa kalktı. Bende ona doğru biraz ilerledim. Oda numarasına baktım.

345

"Seni tanıyor muyum?" dedi çatık kaşlarıyla. Hafızasının bu kadar kötü olması iyi değildi. Ve şuan çökmüş görünüyordu. İçeride ki her kimse ona yakın olmalıydı.

"Evet. Bugün bana şapka vermiştiniz."

"Bay Peebles'la mı çalışıyorsun?"

"Evet."

Kafasını salladı ve endişeli bi şekilde etrafına baktı. Kolumdan hızla tutup beni tuvaletlerin olduğu uzun koridora sürükledi.

Burnunu çekti ve bana döndü. Serseri gibi duruyordu. Medyanın tamamen görmediği bi tarafı şuan karşımdaydı.

"Beni burada gördüğünü unut!"

Ona kaşlarımı çatarak baktım. Shawn Mendes beni tehdit ediyordu. Şanslı mıydım?

"Yoksa iş hayatın başlamadan biter tatlım."

Dudaklarını ıslattı ve kulağıma eğilip fısıldadı.

"Umarım yeterince açık konuşabilmişimdir."

Burnunu tekrar çekti ve sıktığı kolumu bıraktı. Parmaklarını remsen etime geçirmişti.

Arkasından baktım ve olanları idrak etmeye çalıştım.

Record||mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin