Belki mutluydum. Belki mutsuzdum. Ama ne önemi vardı ki? Hiçbir önemi yoktu. Yaşıyordum ve bunlara katlanmak zorundaydım. Hiçbir şey olmamış gibi davranmak yaptığımız en iyi şeydi. Tüm bunlardan uzaklaşmak istiyordum. Aklımı kurcalayan ve beni çıkmaza sürükleyen şeylerden uzaklaşmak istiyordum. Yaşanmışlıklar peşimi bırakmıyordu. Bir bir aklıma sıralanıyor ve daha çok düşünmem için beni teşvik ediyordu.
Shawn'ı seviyordum. Onu karşı konulamaz bir şekilde seviyordum. Fakat yaptıklarına anlam yükleyemiyordum. Benimle alay mı ediyordu? Yoksa ben onunla aramda bir şeyler olduğunu düşündüğüm için aldatılmış hissine mi kapılıyordum?
Ne olursa olsun aramızda yaşananlar basit şeyler değildi. İlişkimize isim koymasak bile son 1 aydır olan yakınlaşmamız her şeyi açıklıyordu. Bana yalan söylemesi ise onun da farkında olduğu anlamına geliyordu. Aklımda Shawn'ı aklayan birçok senaryo kurgulamıştım. Ama hepsi saçmaydı. Dün o mesajı gördükten sonra ona belli etmedim. Bana değer verdiğini sanıyordum. Ama o bana yalan söylüyordu. Çekimlerde olacağını söyleyip Kate'le yatıyordu. Uykum kaçmıştı. Yataktan kalktım ve salona gittim. Televizyonu açıp gece programlarından birini izlemeye başladım. Biraz izleyip televizyonu kapattım. Sıkılmıştım. Üstelik uykum da gelmişti. Gözlerimi ovuşturarak ayağa kalktım. Telefonumun sesi bir anda salonda yankılandığında korkmuştum. Telefonu aldım ve arayana baktım. Gecenin bu saatinde Finn'in araması şaşırtıcıydı.
"Alo?"
"İyi akşamlar Beatrice."
"Size de."
"Yarın ek iş yapman için aramıştım."
Yarın öğleden sonra boştum ve bu adam ek iş yapmamı istiyordu.
"Yarın işlerim vardı."
"O işler sonrayı bekleyecek gibi. Çünkü patronun arıyor ve sana ek iş yapacağını söylüyor."
Ah beni nereden vuracağını biliyordu. Patronum olduğunu hatırlattığı her an onu boğmak istiyordum.
"Peki efendim. İyi akşamlar."
"Yarın gecikme!" dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Ona küfürler ettim.
Üstelik Shawn dünden beri beni hiç aramamıştı. Muhtemelen hala Kate'le birlikteydi. Ona sinirliydim ama aynı zamanda beni aramasını ve yanıma gelmesini istiyordum.
Sabah hiçbir şey yemeden evden çıktım. Saçlarımı bile düzeltememiştim çünkü gecikmiştim. Taksiye binmeye karar verdim. Otobüs bekleyecek zamanım yoktu.
Finn girişte birileriyle konuşuyordu. Yanlarına vardığımda bana tuhaf bir şekilde gülümsedi. O bana gülümsemezdi. Üstelik samimiydi.
"Ah! Beatrice de geldi işte. Bu Jason." dedi yanındaki çocuğun sırtını sıvazlarken. Diğer tarafındaki beyaz saçlı adam dişlerini göstererek gülümsüyordu.
Jason'a kısaca başımı salladım ve gülümsedim.
"Beatrice Jason'a içeri kadar eşlik edip yalnızlık çekmesini önler misin?"
Fazla kibar tavırları beni şaşırtsa da kafamı salladım ve kapıya doğru ilerledim. Jason pek konuşkan birine benzemiyordu. Ama arada sırada bana kaçamak bakışlar atarken yakalamıştım onu. Yanımda yürürken bana sürtünen eli rahatsızlık verince önünden yürümeye başladım.
"Ne zamandan beri burada çalışıyorsun?" kalabalıkta ilerlerken arkadan kulağıma doğru eğilip sordu.
"6 aydır falan ." dedim ve kestirip attım. Çünkü cidden emin değildim. Sevecen olamıyordum çünkü gergindim. Zaten insanlara karşı genel tavrımda böyleydi. Herkesle iyi anlaşıp yakın olmak bana göre değildi. Kendime yakın hissettiğim bir kız arkadaşım bile yoktu. Asosyal değildim. Sadece tavırlıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Record||mendes
Fiksi Penggemar"Hayatta problemler var ve ben payıma düşenden fazlasını alıyorum." ^^^ @scottinyamukcenesitw için yazılmış bir hikayedir.