-8-

398 30 24
                                    

Kızlaaaaaaar evet işte yeni bölüm fakat sevişme sahnesi olmadığı için sövmeyin kskskks bu kız neden hala shawnla sevişmedi anlayamadım hakahjs ilginiz beni mutlu ediyor sizi seviyorum:)

*******

Ellerim buz tutmuştu ve bacaklarımı hissetmiyordum. Hava fazlasıyla soğuktu. Adımlarımı hızlandırırken kaymamaya da dikkat ettim. Nefes alırken burnum yanıyordu.

Hastanenin bahçesi oldukça büyük olduğu için binaya henüz giriş yapamamıştım. Alice'i görmeye gelmiştim. Onunla uzun zamandır görüşmüyordum. Yaşadığım saçma olaylar onu aksatmama sebep olmuştu. Ona en sevdiği kurabiyelerden almıştım ve birkaç tanede Shawn Mendes fotoğrafı. Geçen akşam evime zorba gibi girip beni istediğini söylediğinde onu evden kovmuştum. Çünkü aptal değildim. Bana 'Gel kızım! Git kızım!' yapamazdı. Davranışlarımı ona göre yönlendirecek değildim.

Ve eğer Alice'e Shawn'la yiyiştiğimi söylersem eminimki beni serum borusuyla boğardı.

Hastaneden içeri girdiğimde sıcaklık etrafımı sardı. Gülümsedim ve biraz soluklandım. Oldukça yorulmuştum. Yavaş yavaş ısınmaya başlayınca asansöre ilerledim ve yukarı kata çıktım.

Alice'in durumu değişmiyordu. Sadece yaşama süresi artırılmaya çalışıyordu. Kötü düşünüp sanki kendimi onun yokluğuna alıştırıyormuş gibi hissetmek istemiyordum. O şuan bizimleydi ve kurtulma şansı da vardı. Kapısını tıklattım ve içeri girdim. Televizyona bakıyordu. Aslında televizyona bakması sakıncalıydı fakat belirli saatlerde izleyebiliyordu. Beni gördüğünde televizyonu kapattı ve doğruldu. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Onu fazlasıyla seviyordum.

"Beatrice! Nerelerdesin? Seni özlemiştim."

Yatağına oturdum ve ona sıkıca sarıldım. Bende onu oldukça özlemiştim.

"Bende seni özledim. İşlerim yoğundu üzgünüm Alice. Ama merak etme. Beatrice iş başında." dedim ve ona sinsice gülümsedim. Neyden bahsettiğimi biliyordu. Oda aynı şekilde gülümsedi ve ellerini birbirine çırptı.

Telefonumu çıkardım ve sette uzaktan çektiğim birkaç foroğrafı ona gösterdim. Gülümsedi ve defalarca kez fotoğrafa her açıdan baktı. Hayranı olduğu kişinin gerçek yüzünü bilseydi onun hakkında ne düşünürdü acaba?

"Başka bir şeyler yok mu? Mesela tişörtü falan?" bana beklenti içinde bakıyordu fakat Shawn'ın tişörtünü istemezdim bunun yerine aklıma başka bir fikir gelmişti.

"Shawn'ın tişörtü yok ama senin için ona bir mektup yazmasını söyleyebilirim."

Gözleri büyüdü ve gülümsemesi arttı. Shawn bunu yapmak zorundaydı çünkü bana defalarca kez teşekkür borcu vardı.

"Ah az kalsın kurabiyeleri unutuyordum."

***

Saatlerdir Alice ve ben beraberdik. Fazlasıyla eğlenmiştim. Bana sürekli Shawn'la ilgili sorular sormuştu ve bende sanki Shawn bir unicornmuş gibi soruları cevaplamıştım. O gayet mutlu gözüktüğü için bunun bir önemi yoktu. Kontrol saati yaklaşıyordu ve zaten ziyaret saatimi aşmıştım. Gıcık hemşirelerden biri gelip ters bir şey söylerse kendimi tutamaz ve kırıcı olabilirdim.

"Kendine dikkat et bebeğim. Yine geleceğim ve hemde bu sefer senin için yanımda harika bir mektup olacak."

"Hoşçakal Beatrice. Çok heyecanlıyım." dediğinde gözlerindeki ışıltı ve yüzündeki mutluluk beni sevindirmişti. Onu mutlu etmek beni memnun ediyordu. İyi bir insanmışım gibi hissediyordum.

Ona el salladım ve odadan çıktım. Koridorun sonundaki asansöre doğru ilerledim. Asansöre bindiğimde ilk dikkatimi çeken eski sevgilim Paul olmuştu. Onunla geçen geldiğimde de karşılaşmıştım bana burada çalıştığını söylemişti. Ve lanet olsun ki evren onu benimle aynı asansörde birleştirmişti.

"Bu harika bir sürpriz." dedi ve birkaç kişiyi aşarak tam yanımda dikildi. Ona baktığımda tüylerim ürperiyordu. Aklıma korkunç sahneler geliyordu. Bu düşünceler midemde kasılmalara neden oluyordu.

"Ah kesinlikle öyle" dedim ve gülümsedim. "Nasılsın Beatrice? Buraya beni görmeye mi gelmiştin?" dedi beklenti içinde. Bana asılmadığını anlıyordum. O sadece çatlağın tekiydi. Tıpkı benim gibi. "Aslında hayır. Buraya hasta ziyaretine gelmiştim."

O konuşmaya başladığı sırada asansör durdu ve birkaç kişi indi.

"Evet hatırladım geçen karşılaşmamızda bahsetmiştin. O halde seni odama davet ediyorum. Sana kahve ikram edebilirim."

Kibar biriydi. O aslında cidden iyi biriydi fakat tek kötü yanı diş doktoru olmasıydı.

Her ne kadar itiraz etsemde beni odasına getirmişti. Kahvelerimizin gelmesini bekliyorduk. Siyah deri koltuklarında karşılıklı oturuyorduk. O bir şeyler anlatıyor ve bende kısa cevaplar veriyordum.

"Hastanede garip olaylar oluyor..." devam edecekmiş gibi durdu ve masanın üzerindeki herhangi bir yere gözlerini sabitlemiş bakıyordu.

"Ne gibi?"

"Bilemiyorum. Bazı hastaların kayıtları bilgisayarlara işlenmiyor ve geçen onlardan biriyle ilgilenmek zorunda kaldım." Kapı çaldığında içeri girmesi için komut verdi ve kız kahvelerimizi bırakıp çıktı.

"Neden böyle bir şey yapılıyor."

"Bilmiyorum ama adamın dişleri kötü durumdaydı. Yaralıydı ve dişlerinin çoğu döküktü. Sanki yanlış bir işe bulaşmışım gibi hissettim ama burası ciddi bir kurum yani yanlış şeyler yapılıyor olması düşük bir ihtimal."

Bu Shawn'ın yaralanan arkadaşı olabilirdi. Olayları çözümlendirmek oldukça zordu. Zaten bunlarla ilgili fazla bir şey öğrenip hayatıma heyecan katmaya çalışmayacaktım. Umurumda olmamalıydı. Benim işim değildi.

Kahvenin son yudumlarını içerken telefonum çalmaya başladı. Ekrandaki numara telefon numarasına benzemiyordu. Daha çok ev ya da iş yeri numarası gibiydi. Paul'a baktım. Daha sonra ayağa kalktım ve özür dileyerek dışarı çıktım.

"Alo?"

"Beni iyi dinle vaktim az..." Shawn'ın hızlı ve öfkeli sesini duyduğumda ters giden bir şeyler olduğunu direk anladım. "Şuan polis merkezindeyim ve neden biliyor musun?" fazla sinirli çıkan sesi beni birazcık korkutmuş olabilirdi. "Medyum olmadığım için hayır" dedim ve kendi kendime kapının önünde adımlamaya başladım.

"Çünkü parlak fikirli annen beni şikayet etmiş!"

••••

Diğer bölüme bol bol shawn koycam sjahjahah freak sözü sjsjsjjahah

Record||mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin