Hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Yaşadığımız güzel anılar aklıma geldikçe ağlamam daha da çok şiddetlendi. Üstelik kimse bana haber vermemişti. Onun için endişelendiğimi bilmiyorlar mıydı? Sanki bu mümkün değilmiş gibi inanmak istemedim. Onun ölümü bana uzak geliyordu. Onu burada canlıyken de gördüğüm zamanlar gözümün önündeydi. Bu nasıl olabilmişti. Ve neden kimse bana haber verme ihtiyacı duymamıştı. Onu çok seviyordum. Hepsinin rüya olmasını diledim kendi kendime. Peçeteyle gözyaşlarımı kuruladım. Fakat ağlamam daha da hiddetlendi. Cennete gideceğine emindim. Tüm kalbimle ona dua ettim. Hastane odasından dışarı baktım ve onun her gün dışarıdakileri hayranlıkla izlediğini hatırladım. Onlar gibi özgür olmak istiyorum derdi. Tekrar gözyaşlarımı sildim ve daha fazla burada durmak istemediğimi fark ettim.
Hala Alice'in öldüğüne inanamıyordum. Üstelik üzerinden tam 6 gün geçmiş. Fakat ben onu ziyate geldiğimde bunu öğrenebilmiştim. Burnumu çektim ve görüşümü bulanıklaştıran gözyaşlarını sildim. Zaten ruhen ve bedenen iyi değildim. Oldukça berbat bir durumdaydım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Annemin yanına dönmek geçiyordu aklımdan. Ama tamamlamam gereken bir stajım vardı. Kafamı ovuşturdum ve koltuklardan birine oturdum. Ağlamaktan başım ağrımıştı. Onun dışında Shawn'la iki gün önce yaşadığımız o iğrenç dakikalar yüzünden hala vücudum ağrıyordu. Dün izin almıştım ve işe gitmemiştim. Aklıma geldikçe kötü hissediyordum. Nasıl böyle bir şeye izin vermiştim. Bu kadar düşmüş olamazdım. Onun üzerimde bu sapkınlığı yapmasına izin vermiştim. Üstelik zihnim tamamen açıktı. Gece uyuyamamıştım bile. Onunla aramızda olan bu şeyleri unutup o lanet kutuyu da götüne sokacaktım. Tekrar sinirlendiğimde gözlerimi yumdum ve sakinleşmeyi bekledim. Öfkem dinmiyordu. Hem kendime hem de o sik kafalıya öfkeliydim. Koltuktan kalktım ve çıkışa ilerledim. Eve gidip bir daha oradan çıkmak istemiyordum. Çıkışa yaklaştığım sırada tam karşıdan bana baktığını gördüm. Midem kasıldı ve bulanmaya başladı. Harika zamanda harika karşılaşma. Gözlerimi anında ondan çektim ve çıkışa döndüm. Arkamdan geliyor olabilirdi ya da olmayabilirdi. Gelmemesini umdum. Şuan onunla konuşacak gücüm yoktu. Hele de Alice için üzgünken.
"Bea!" Arkamdan adımı seslendiğinde dışarı çıkmıştım. Çimenliklerin kenarındaki taşlı yolda ilerliyordum. Hava bugün güneşliydi ve hastaların çoğu kendini dışarı atmıştı.
Omzumda hissettiğim elle arkamı döndüm. Gülümsedi ve kendi kendine etrafa bakındıktan sonra tekrar döndü. Kaşlarım çatılmıştı. Onunla konuşmak istemiyordum ve onun bu rahatlığı sinirlerimi bozuyordu.
"Dün yoktun. Yoksa seni fazla mı yordum?" dedi ve sırıttı. Gerçekten tepkili olduğumu anlayamamıştı. Gerizekalı.
"Beni sadece tiksindiriyorsun. Artık konuşmak veya görüşmek istemiyorum. Kutunu da en yakın zamanda gelip al."
Arkamı dönüp gideceğim sırada beni durdurdu. Yüz ifadesi ciddileşmişti.
"Ne saçmalıyorsun Bea? Seni hiçbir şey için zorlamadım. Böyle konuşamazsın." kolumu tutmaya devam ederken sinirle konuştu.
"Bu senin bir pislik olduğunu değiştirmiyor. Bırak kolumu!" Sesim yükseldiğinde etraftakiler bize bakıyordu. Shawn hemen kolumu bıraktı ve anlayışla kolunu omzuma attı.
"Tamam bebeğim. Doktorun seni anlayacaktır."
Ne saçmalıyordu? Anlamaz bakışlarla ona ve etrafa baktım. İnsanlar bana acır bir şekilde bakıyordu.
"Ne var? Ne bakıyorsunuz? Bırak beni sik kafalı."
Shawn etrafa mahçup gülücükler atıyordu. Ben hasta değildim. Kahretsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Record||mendes
Fanfiction"Hayatta problemler var ve ben payıma düşenden fazlasını alıyorum." ^^^ @scottinyamukcenesitw için yazılmış bir hikayedir.