Lion's Lover / jjk + jye

2 // To Be Norian

Yeeun ormanda yere savrulduğunda şansına lanet etti.

Boynu kanıyordu. Annesi bunu görürse bitmişti.

Dahası ne zaman başına bir şey gelse ,bildirim geliyormuş gibi yanında biten Jungkook yine tepesine dikilmişti.

"Törenden önce yaralandın mı?"

"Efsaneyi hatırlamıyorum bile."

"Törenden önce kan akarsa, sonrasında kan akıtılır. Bilmiyor musun?"

"Şimdi hatırladım."

"Sana şu ormanda gezmemeni kaç defa söyleyeceğim."

"Kendini yormamanı dilerim çünkü gezeceğim."

"O zaman yanına birini al,lanet olsun! Dönüşebilen biri olsun yanında!"

"Ama kimse her gün benimle ormana gelmez!"

"O zaman beni çağır!"

"Seni çağırmama gerek yok ki! Bir şey olsa hemen dibimdesin!"

"Senin canın yandıktan sonra yanına gelmemin anlamı yok Yeeun."

Yeeun çocuğun gözlerine baktı. Okuyamadı.

Verecek bir cevap bulamadı.

"Senin yanında rahat değilim. Rahatsız edici bir his var."

"Biliyorum Yeeun. Hırladığın gün anlamıştım."

Jungkook duraksadı.

"Neden sürekli buralarda geziyorsun."

"Ormanı seviyorum."

Alaylı bir sırıtış vardı Jungkook'un yüzünde.
"İngiltere'den sonra buraya alışman zor olur."

"Ben bir Norian'ım. İngiltere'ye ait değilim. Ventiquette Kabilesine aidim!"

"Siouw Nehri'nin ilerisine gittin mi?"

"Ventiquette Yıldızı'nın doğduğu dağı soruyorsan, hayır, gitmedim."

"Birlikte gidebiliriz. Oralar tehlikeli aslında ama ben varım. Yıldızı ziyaret etmen iyi olacaktır."

"Belki başka bir zaman olur mu? Şimdi eve dönmek istiyorum."

"Törenden sonra arkadaşça geçirebileceğimiz bir zaman olmayacak."

"Neden?"

Jungkook sadece gözlerini yüzüne dikti. Cevap vermedi.

"İlk defa olacaklar beni ürkütüyor. İyi geceler Jang Yeeun."

"İyi geceler Jeon."

Arkasını dönüp ormanın içine giden Jungkook'tu.

Ve Yeeun kastettiğini anlamıyordu.

Ama çocuk korkuyordu. Ciddi bir şeyden.

<><><><><><><><><><><><>

"Kuzen,kuzen,kuzen!"

Üstüne atlayan Sooyoung'la baş etmeye çalışan Yeeun bir yandan Seungyeon'un gelmesini işaret ediyordu.

"Bugün büyük gün Yeeun!"

Tören.

Tören bugündü.

Annesi odaya daldığında elinde kırmızı,uzun bir elbise vardı.

Arkasında da kürklü bir pelerin.