40 // Bring Him Back

80 10 16
                                    

Yağmur tüm şiddetiyle yağarken genç şaman ellerini kavuşturdu. "Bunu nasıl açıklarım bilmiyorum..."

Derin bir nefes aldıktan sonra Yeeun'a baktı. "Birisi ona bir şey yapmış. Bu tüm kişiliğini değiştiren bir şey. Bir tür büyü. Ama sorun şu ki... Bu büyü kadim zamanlarda yapılan büyülerden. Şu an kimsenin yapamıyor olması gerekiyor. Doğal olarak ben de nasıl çözeceğimi bilmiyorum. Ama üzerinde çalışacağım."

Yeeun yüzünü avuçları arasına aldı. "İyi de, madem o bir şekilde, bir zamanlar Jungkook ise, Raen olarak Saydouxe kabilesinde kendine nasıl yer buldu?"

Şaman başını iki yana salladı. "Bilmiyorum. Ama bunun için kiminle konuşman gerektiğini biliyorsun bence."

Biliyordu. Çok iyi biliyordu aslında. Ama cesareti yoktu. Net bir kanıtı bile yoktu.

Derin bir nefes alıp başını salladı.

Dışarı çıktıklarında Jackson şemsiyeyi açarken karamsar görünüyordu. "Kafam çok karıştı." diyerek başını iyi yana salladı.

Daha sonra çalıların ardından adımlayan uzun boylu silüeti görünce iyice gerildiler. "Bela geliyorum demez." diye fısıldayan Jackson derin bir nefes aldı.

Üzerinde mevsime tezat bir kürk pelerin olan Souel, önlerinde sahte bir reverans yaptı. "Ventiquette Kabilesi lideri ve ekürisi. Küçük prenses de buradaymış." Gülümsemesi eksilmeden sorguladı, "Yazdığım çağrıya bir cevap alamadım.

Yeeun ciddiyetle başını salladı. "Evet. Çünkü Mistral ve Ventiquette'in düğün ile birleşmesi olmayacak bir hayal. Sizin de bu rüyadan bir an önce uyanmanızı rica ediyorum."

Souel ellerini iki yana açtı. "Bence artık birleşme zamanı. Neden ayrı ayrı örgütlenelim ki?"

"Bunu, senin kabilen de dahil olmak üzere, zamanında Ventiquette'den ayrılan kabilelere sormalısın Souel. Sorunu cevaplayacak kişi ben değilim."

Yeeun başını salladı, Jackson'la beraber eve doğru yöneldiler. Yeeun, çocuğa fısıldadı. "Yarın şu daveti ayarlayalım."

Jackson başını salladı ve hızlı hızlı yürümeye devam ettiler.

__________________________________

Genç adam devetüyünden pelerinini geriye atıp sol kolunu dirseğinden kıvırdı ve hafifçe reverans yaptı. “Ventiquette Kabile reisini selamlıyorum.” Sonra elini uzatıp Yeeun’ın elini sıktı. Yeeun da hafifçe dizlerini kırıp adamı selamlarken yakışıklı çehresinin gururla kasıldığını gördü. Miel genç bir kabile reisi olabilirdi. Ancak protokole gerçekten önem veriyor, ne yaptığını biliyordu.

Yeeun onları karşılamaya gelen heyete şöyle bir baktı. Herkes günlük hayatta bile savaşa gider gibi tüylü takımlar ve pelerinler giyiyordu. Genelde ormanda yaşayan kabileler, modern hayata çok adapte olmamaya çalışırlardı.

Heyetin arkasında devasa bir taş ev vardı. Miel bakışlarını fark etmiş gibi elini uzattı. “Ailemin yaşadığı ev. Buyrun.” Saydouxe Kabilesinin topraklarında olduklarını bilincinde olan Yeeun saygıyla başını eğdi ve arkasında bulunan annesi, Jaebum ve Jackson ile birlikte adımını atacakken bir anda gelen nal sesleriyle arkasına baktı.

Tozu dumana katarak oraya doğru gelen ata, yeni uzamaya başlayan saçlarını savurarak binici çizmelerinin topuklarıyla atın karnına hafifçe dokunan adama baktı. Sinirli ifadesi hiç çözülmeden atı dörtnala koşturarak geliyordu.

Miel sinirle öne çıktı. “Atı orada durdur Raen!” diye sinirle söylendi. “Atla beraber misafirlerimize kadar gelmen iyi bir şey değil.” Genç adam çatık kaşlarıyla hala koşan attan yere atlayıp atın yularına asıldı. Aniden duran at, sahibine doğru dönerken Raen yuları ağaca bağladı. “Bana misafirimiz olduğunu söylemedin.” Diyerek çenesini kastı.

Lion's Lover / jjk + jyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin