16 // Coming

287 24 15
                                    

Yeeun elindeki kahve bardağını tezgahın üstüne bırakıp derin nefes aldı.

Evleneli iki ay olmuştu. Ağustos ayında yaptıkları rüya düğün hala etkilerini sürdürüyordu.

Yeeun'ın babası onlara Orman'ın girişinden 50 metre ilerde bir ahşap ev almıştı. Ama eve nadiren gidiyorlardı. Yeeun'ın odası tamamen yenilenmiş, çift kişilik yatak ve dolap alınmıştı. Jungkook oraya geliyordu. Çok özel günlerde evlerine gidiyorlardı sadece. Onun dışında yine Yeeun'ın ailesi, Jackson, Seungyeon, çoğunlukla Sooyoung ile kalabalık bir şekilde evde kalıyorlardı.

Herkes halinden memnundu aslında. Bu ailenin gürültüsü bile çekiliyordu bir yerde.

Yeeun tika ağacından yapılma masaya huzursuzca çöktüğünde annesi eline uzandı.
"Bu kadar kafana takma artık."

"Bunun olabileceğini tabiki biliyordum. Ama çok erken olmadı mı? Hiç bir hazırlık yapmadık!"

"Haklısın. Ama herkes el birlik yapar bir şeyler."
Annesi kahvesini karıştırırken son derece sakin görünüyordu.

"Jungkook hiç hazır değil Anne. Stresli olduğunu görebiliyorum."

"Hepimiz gafil avlandık. Hiç kimse beklemiyordu."

Yeeun yüzünü elleri arasına aldı.

"Evleneli daha iki ay oldu Tanrı aşkına! Biraz daha bekleyemediler mi?"

Annesi güldü. "Kabile işleri hiç beklemez."

"Kış geliyor Anne. Ekim ayındayız. Ve böyle bir tavrı hiç düşünmedik. Hazırlık yapmalıydık. Kılıç almalıydık."

"Yeeun bu kadar takma diyorum. Elbet vardır bir savaş hazırlığı. Hoş savaş dediğim de, gelecek yine üç beş çapulcu. Baban ve Jungkook konuşurken duydum. Misquen Kabilesi Mistral'e destek vermeyeceğini söylemiş. Yeenaru Kabilesi ise destekleyecekmiş. Komik. Yeenaru 20 kişi zaten! Misquen'in desteği yok, Laquim'in desteği yok, Bowana ve Weitue ile ise hiç konuşmadık. Barış yanlısı kabileler olduklarını tüm dünya duydu."

"Peki ya Samona?"

"Samona cevap vermemiş telgrafa."

"Samona çok kalabalık! Onlar savaşa karışırsa Laquim Kabilesi de karışır, kuyruk gibiler! Ya 2 ay önce evlendik, nolur rahat dursanız! Balayı yapamadık ya!"

Yeeun sinirle ellerini saçlarının arasından geçirdi.

Annesi koluna uzandı. "Sakinleş."

Kız kalkıp montunu aldı. "Gelirim bir iki saate ben."

Evden çıkıp Jungkook'un bürosuna yürürken Jungkook'un bürosunun önünde bir kalabalık ve uğultu farketti.

Kalabalığın ortasında Jungkook, babası ve Jimin vardı. Yüzleri endişe doluydu. Yaklaştıkça kalabalığın köylü olduğunu farketti.

"Bizi kandırdınız!"

Adamın yükselen sesi, elindeki sopayı fark etmesini sağladı. Linç! Linç girişimiydi bu!

"Sonbahar geldi. Hiç bir şey yapmıyorsunuz! Kızın psikologdu hani! Yok hiçbir şey!"

"Yeni evlendi. Biraz zaman tanıyın. Evlerinizin planları da çizildi."

O sırada kalabalıktan biri Yeeun'ı gördü.

"İşte orada!"

Kızı kolundan çekip ortaya fırlattılar.
Tozun içine düşen kıza dehşet dolu gözlerle bakan Jungkook, Yeeun'ı kaldırdıktan sonra öfkeyle öne atıldı ve bağırmaya başladı.
"Eğer ona bir daha dokunursanız sizi şu dakikada paramparça ederim! Size ev yapmak vazifem olmamasına rağmen ben size yardım ediyorum ve böyle mi ödüyorsunuz?! Ben sözümü tutarım. Size hiç bir korunağı olmayan prefabrik evler de yaptırabilirdim ama oraya büyük bir site yaptırıp tarım alanı bırakmaya çalışıyorum! Sizi düşünmek hataymış. En kısa zamanda yaparım küçücük, kuvvetli rüzgarda zangır zangır sarsılan evleri, bayıla bayıla oturursunuz, psikolojinizi de değil Yeeun, Freud gelse düzeltemez! Dağıl şimdi!"

Lion's Lover / jjk + jyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin