19 // Wind of the Mistral

220 23 28
                                    

"Artık gelsinler ne olur!"

Jackson kızın omzuna kolunu doladı. "Sakinleş İngiltere Gülü."

Jungkook ve Taehyung tam iki aydır yoktu ve en son mektuplarının üzerinden çok zaman geçmişti.

Telefon melodisini duyan kız telefonu kaptı.
"NEREDESİN SEN?!"

"Jimin'leyim. Kasabada."

"Yanacaksınız. Siz de yanacaksınız. Ulan benim kocam gelmiyor, sen o bastıbacakla kasabada Starbucks ara. Yazık senin gibi arkadaşa!"

"Şey Yeeun. Seni duyuyor yalnız."

"DUYSUN ULAN! DUY BENİ PARK JIMIN. KABUSUN OLACAĞIM SENİN. AZ AĞLATMADIN BENİ!"

"Yeeun'cım iyi misin?"

"Değilim Seungyeooon! Değilim... Ayyy. Dursana şimdi. O bastıbacağı ver bakalım telefona."

Telefon el değiştirdi. "Bir kere daha söylüyorum benim boyum-"

"Kes, yerden bitme! Bana bak. Canım avokado istiyor. Git bana avokado bul. Jungkook yok sen bulacaksın."

"Yeeun saçmalama ya. Nereden bulayım avokadoyu??"

"Nerede bulacağını bilsem gider KENDİM alırım zaten!"

"Evinizde zibilyon insan var onlar alsın."

"Ben senin almanı istiyorum. Hoşuma gidiyor koşturman. Bu Temmuz sıcağında yan istiyorum Park Jimin!"

"Mazoşistsin sen kızım, hastasın."

"Jungkook gelsin söyleyeceğim ama. Senin hayırsız arkadaşın bebeğimize avokado almadı diyeceğim. Limon kafalı Park- ay limon istedi canım. Hadi kapatıyorum avokadoyu getir ben limon keseyim."

Yeeun telefonu kapatıp mutfağa ilerledi.

Dolabı açıp gördüğü ilk limonu ince ince dilimleyip üstüne tuz ekti ve salona geri döndü.

"KÖLEN OLAYIM BENDEN UZAK DUR İNGİLTERE GÜLÜ!"

Yeeun limonları salladı.

"YEEUN!"

Jackson'ın limon görmeye tahammülü yoktu. Hemen eli ayağı tutmaz olurdu.

"Tamam tamam. Gidiyorum."

Verandaya çıkıp oturan kız afiyetle limonlarını yemeye başladı.

Bir yandan da etrafı izliyordu.

Şu an ormanda olmayı ne çok isterdi. Ama Jungkook şu an verandada bile oturduğunu bilse kıyameti koparırdı.

Orman eskisi gibi güvenli değildi. Hem de hiç.

Şimdi sadece kabuk bulunan limon tabağını alıp içeri girdi.

"Jackson magazin falan açsana ya. Çok canım sıkılıyor artık."

"Giyin seni ormana götüreyim."

"Olmaz. Jungkook kızıyor."

Jackson güldü. "Pardon!"

O sırada karnında bir hareketlilik hissetti. Bebek yine bir tekme atmıştı. Yeeun, Jungkook yanında olmadığı için büyük bir eksiklik hissetti.

Tam ağlamaya başlayacaktı ki kapı hızla çalındı. Jackson gidip açtı.

İçeri koşmaktan nefes nefese kalmış, elinde avokado poşeti sallayan Park Jimin girdi.

"Avo-avokado- istedin!"

Çocuk soluklanıyordu.

Yeeun kıs kıs güldü. "Artık canım istemiyor. Geçti."

Lion's Lover / jjk + jyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin