[🎧Skillet Falling Inside the black piano version ]
Anka gözlüğünü indirip havalimanından çıktı. Ardından gece karanlığına doğru elini sallayıp bir taksi durdurdu.Alelacele taksiye binerken üzerinde siyah kot , beyaz sporlar ve üzerinde beyaz bir tşört vardı. Ama indiği adreste siyah kotunun üzerinde sıfırkollu, kapişonlu ve bej rengi kaba ve tabanlı spor ayakkabıları, bileğinde ise oldukça büyük bej renk bir saat ve siyah, beyaz , kırmızı ve yeşil renklerin hakim olduğu bileklikler vardı.
Gece karanlığına motiflenerek ilerlemeye başladı. Sokak lambalarının olmadığı zifiri karanlık sokaklara girip atik hareketlerle bir köprü altına geldi.
Etrafı iyice kolaçan ettikten sonra arka cebinden telefonunu çıkarıp bir numara çevirdi. Kulağına tutunca da telefonun ışığı kulağındaki zümrüt küpeyi parlattı.
- Mehmet... Kardeşim ben senin tarif ettiğin yerdeyim... peki kardeşim bekliyorum...
Telefonu kapattı. Ve telefonu yerine koyup beklemeye başladı.
Beklerken de bir sigara çıkarıp içmeye başladı.
Ağzından çıkan duman ebrulaşarak gecenin tonlarına karışıyordu. Havada demir kokusu hakimdi. Hurdalığın pas kokusu da buralara kadar geliyordu. Köprünün çevresinde Kavak ağaçları ve birkaç tane de kayın ağacı bulunuyordu.
Kurumaya yüz tutmuş nehir son çırpınışlarını sergilerken bile çekiciydi.
Az sonra Anka kapişonunu başına geçirdi ve sigaranın sonunu çekip iyice üfledi. Dumanın karmaşasından daha bulanık bir zihni vardı. Mutluluğunu, endişesini, korkularını zar zor ayırdığı bir senede anne ve babasının darbeleriyle tekrar darmadağın etmişti. Tek isteği huzurlu ve sıradan bir hayattı. Lükslüğü, şaşa ve gösterişi , tüm servetini bunlar için hîbe edebilirdi.
Sigara bitince yere atıp üzerini çiğnedi. Ayakları altında son çırpınışlarıyla akmaya çalışan nehre bakıp acı acı güldü.
- Bana ne çok benziyorsun...
Dedi bitkin bir sesle. Nehirde yüzüne bakarken birden yüzünün Albatros'a döndüğünü görünce telaş oldu.
- Ne oluyor lan...
Derhal başını kaldırıp sağa sola baktı ve kendini toplamaya çalışıp derin bir nefes aldı. Daha sonra da homurdandı.
- Önce hayatıma izinsiz girdin. Şimdi de zihnime ... ben bu kızdan aşırı nefret ediyorum herhalde. Bilinçaltıma yerleşmiş küçük cadı..!
Sonra saçlarını karıştırıp kapişonunu başından düşürdü.
- Büyücü müdür falcı mı... Allah'ım bizi vatan millet diye gaza getirdi. Sen koru Ya Rabbi. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete...
Anka sözünü bitirir bitirmez bir adam koşarak yanına ilerlediği fark edildi.
Anka birden adama dönüp belindeki silaha davrandı ama yüzünü tanıyınca rahat bir nefes alıp elini geri çekti.
Sonra muhabbetle kollarını açtı.
- Nerdesin be Mehmet'im...
Mehmet mahçup bir ifadeyle Anka'ya sarıldı.
- Abi kusura bakma Levent Abiyle anca konuştum. İşi halletmeden de gelmek istemedim. Çok mu beklettim ? Hakkını helal et.
Anka keyifle güldü.
- Ne kusuru estağfurullah Mehmet. Asıl sen hakkını helal et. Seni çok uğraştırdık.
Mehmet canlandı.
- Abi tabi uğraştıracaksın. Konu vatan... Mehmetler kurban olsun vatana...
Anka gururlandı. Mehmet'in omzuna vurdu.
- Eyvallah Mehmet... Eyvallah...
●●●
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNFAZ TİMİ
Action- Ölmekten korkmuyor musun? - Neden korkayım ki... Şu dünyada yazılı bir senaryo var ve biz o senaryonun figüranları... oynayıp sahnemiz bitince çekileceğiz işte.