Bir giysi mağazasından çıktığında üzerinde deri ceket , soluk siyah uzun bir tşört, yırtık mavi bir kot vardı. Topuklu , siyah botları parçalarını kıvırdığı kotunun ağzında bitiyordu. Bileğindeki tuğralı bileklik ve diğer bileğindeki boncuk bileklikle siyah saati kombinini tamamlıyordu. Elindeki büyük siyah çanta ve güneş gözlükleriyle oldukça sert bir imajı vardı.
Kuş uçmayan sokaklarda ilerlerken sonunda bir bara geldi . Içeri girerken kulaklara zarar müziğin ritmi organlarında atıyordu adeta.
Içerisi biraz sakindi ama genellikle gececiler masalarda sızmış vaziyetteydi.
Sakince içeri ilerledi ve uyumak istiyorum diye çığlık atan gözleriyle kendisine bakan barmene yaklaştı.
- Kulaksız la görüşmek istiyorum.
Barmen mendebur suratıyla Albatros'u şöyle bir baştan aşağı süzdü.
- Sen kimsin ?
Albatros zevk dolu ve anlamsız bir şekilde güldü. Gülüşününün altında yatan tehlikenin tam olarak ne olduğu kestirilemiyordu.
- Kulaksız nerde seni leş kokulu pislik !?
Barmen gerildi. Bu cevap ceset gibi bakan gözlerini canlandırmıştı.
O an sessizce tezgahın altına el atarken elbette Albatros'un gözünden kaçmamıştı.
- Tamam sakin olun küçük bayan...
Derken barmenin amacı biraz daha Albatros'u oyalamaktı.
Ama Albatros ondan hızlıydı. Birden çantayı tezgaha koyup ucundaki susturucu ile , çantanın içinde, elinde tuttuğu silahı ateşledi ve barmeni bacağından yaraladı.
Barmen yaygara kopararak yere düşerken gececiler hala derin bir şekilde uyuyordu. Zaten onlar dışında barmene yardım edecek biri de yoktu.
Boş kafayla çalan müzik gittikçe sinir bozucu bir hal alıyordu.
Albatros barmene yaklaşıp sorusunu tekrarladı.
- Kulaksız , seni ahmak herif , nerde !!?
Gayet rahat ve soğukkanlıydı. Barmen korku ve acıyla titriyordu ama konuşmakta istemiyordu.
Albatros yine az önceki gülüşünü sergiledi.
- Pekala... Bana bak seni adi pislik, anlıyorum oyun oynamak istiyorsun. Bende kurbanlarımla oyun oynamaya bayılırım fakat bu kez o kadar vaktim yok ne yazık ki... Yani eğer bana derhal sorumun cevabını vermezsen seninle ayrılan süremizin sonuna gelmiş olacağız.
Barmen hala kuşku ile Albatros'a bakınca Albatros bakışlarını bayıp sağ ayağını kısa boylu bir sandalyeye koyup sinsi bir yılan gibi eğilip kinini barmene soludu.
- Aptal ... Hala anlamadın mı! Tek kurşunluk beynin var diyorum. Onu da ben seve seve dağıtırım diyorum... Kapiş?
Barmen konuşmamakta ısrar edince Albatros çevresine bakındı.
- Pekala. Madem işi yokuşa süreceksin...
Sonra tezgahın üzerindeki alkolü ve viskiyi tek tek alıp barmenin kurşunla nakışlanmış bacağına döküp onu çığlık çığlığa bıraktı.
Barmen sonunda bağırdı.
- Kavalalı da ! Dövmeci dükkanında...
Albatros alkolü ve viskiyi dökmeye ara vererek sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNFAZ TİMİ
Action- Ölmekten korkmuyor musun? - Neden korkayım ki... Şu dünyada yazılı bir senaryo var ve biz o senaryonun figüranları... oynayıp sahnemiz bitince çekileceğiz işte.