[🎧STEREOPONY MY MISTAKE]
Albatros gözlüğü indirip bir bankamatiğe geldi. Sahte bir kartı takip şifreyi girdi.
🚨Şifre hatalı!
Albatros sağa doğru kıvrılan dudağıyla her şeyin istediği gibi gittiğini anlatıyordu.
🚨 Şifre hatalı!
Ve işte o an kamera aktif hale geldi.
Albatros kameraya bakarak selâm verdi ve derhal bir hile ile sahte hesaptaki tüm parayı çekip orayı terk etti.
Ama siber bekçilerin dikkatini çekmişti bir kere.
Bir halk otobüsüne atladı ama bu kez otobüsün kameralarından izleniyordu. Hala sinsice gülüp başındaki hasır şapkaya gömülüp yüzünü iyice gizliyordu.
Derken meydanda inip Mudanya'ya gitmeye hazırlanmışken polis araçlarının sesleriyle keyiflendi.
- İşte bu... Beklediğim kadar zekisiniz üçüzler... Ama sizi bulmam için bana biraz daha yardım edin olur mu ?
Sırt çantasını yanındaki çöp kutusuna atıp gözlüğü hariç her şeyi hızla kaçarken etrafa saçıyordu.
O an devasa bir odadaki üç kişi kamera düzeneklerine 15 kadar bilgisayarla girerek Albatros'u izliyordu.
Birisi paraları çantayla beraber çöpe attığını görünce
- Affan bu bizimle oynuyor kardeşim.
Dedi. Diğeri cevap verdi.
- O halde bizde biraz eğlenelim Adnan.
Albatros çıkmaza girince geri döndü. Bu kez diğer taraftaki caddenin ışıkları ilgisini çekince o tarafa koşmaya başladı.
Bu sırada arkasındaki polislerden birkaçı bağırıyordu.
- Dur kaçma!
Bu sırada caddeye çıkınca kendisine doğru ilerleyen yunus polisleri gördü. Arkasından koşarak gelen polisleri de hatırlayınca karşıya geçmek için bodozlama çılgın trafiğe atladı ve çizik almadan ama trafiği de karıştırarak karşıya geçip devasa alışveriş mağazasına girdi.
Girişteki güvenlik şeridinin üzerinden atlayıp içeri daldı. Artık gözlüğü ihtiyacı da kalmamıştı.
Aşağı doğru inen yürüyen merdivenleri beşer altışar çıkıp yukarı ok gibi fırladı.
Polisler biraz zorlandığı için diğer merdivenleri kullandılar ama Albatros biraz mesafeyi açmıştı.
Yukarı çıkınca da donmuş mankenleri polis memurlarına fırlatarak zaman kazanmaya çalıştı.
Tam o sırada aşağı inen asansör kapanmak üzereydi ki içeri atıldı ve kapı kapanırken polis memurlarına gemici selamıyla "hoşçakalın " dedi ve zemin kata inmeye başladı.
Birinci kata inmişti ki asansör birden durup tekrar yukarı çıkmaya başladı.
Kapı açılınca da polislerle yüz yüzde geldi.
Bu sırada Üçüzler eğleniyordu.
- Çak bi beşlik Agâh.
- Eline sağlık kardeşim.
- Bu defa işi bitti.
Albatros birden polislerin bacakları arasından fırlayıp kaçmaya devam etti.
Bu kez aşağı inen merdivenlere bindi fakat merdivenler birden durup yukarı çıkmaya başladı.
Öyle olunca polisler dibinde bitti. O da bu kez diğer tarafa atlayıp yukarı çıkmasına inat aşağı beşerli beşerli indi.
Dışarı çıkacakken bu kez karşısında güvenlik görevlilerini gördü.
Içerdeki süs havuzuna koşup , havuzun üzerine sarkan devasa avizeye iki sıçrayışta yetişti. Sallanarak kendini dış kapıya fırlayınca polisi ve güvenlik memurlarını atlatmış oldu.
Fakat kovalamaca bitmemişti çünkü dışarda bekleyen yunuslardan kaçmak daha zordu.
Koşarak tramvaya girdi ve o kalabalıkta millete çarpa çarpa ve kalabalığı yara yara ilerlerken tramvay hareket etmeden birkaç saniye önce kendini açık ilk kapıdan dışarı attı.
Fakat üçüzlerde tetikteydi. Polis memurlarını hızla götüren tramvayı durdurup geriye getirdi ve Albatros'un olduğu durağa geri bıraktı.
Albatros mızmızlandı.
- Ah... Koşmaktan bacaklarım çıktı be ! Hakikaten ben neden koşuyorum ki ?
Derhal tramvay tellerinden yola atladı ve bir pizzacının motosikletini çarpıp ara sokaklara daldı.
Kameraların olmadığı sokaklara...
Bu sayede üçüzleri ve polisleri on dakika sonra atlatmış oldu.
Yine çok izbe bir yerde motosikletten kurtulup üzerine büyük beden bir kapişonlu ceket aldı.
Kafasına şapkayı geçirip bir bakkala girdi.
Bakkaldan birkaç yiyecek ve içecek alıp çıktı.
Daha sonra aldıklarını bir inşaat alanına götürüp etrafına bakındı.
- Burda olduğunuzu biliyorum gençler. Hadi çıkın bakalım. Size bir şeyler getirdim.
Dedi. Birkaç dakika sonra sokak çocukları üçerli beşerli ortaya çıkmaya başladı.
Albatros'a ürkek bir şekilde yaklaştılar. Albatros ise gülüyordu.
- Size bu yiyecekleri vereceğim ama size bir iki sorum olacak.
Çocuklardan en kısa olanı söze karıştı.
- Biz bir şey bilmiyoruz.
Albatros tekrar güldü.
- Hadi ama Bursa sokaklarının abisini bilmiyor olamazsınız. Değil mi ?
Çocuklar biraz tereddüt etti.
-Hadi ama bana bir iyilik yapın . Yoksa size asla bunları vermeyeceğim.
Çocuk biraz daha düşündü.
- Kulaksız... Kulaksız sahip sokaklara...
Albatros zafer gülüşü sergiledi.
- Peki onu nerde bulabilirim?
Yine bir sessizlik olunca Albatros yiyecekleri alıp gidiyor gibi yaptı. Çocuk heyecanla cevap verdi.
- Beyaz Çarşı sokağında... kime sorsan mekanını gösterir.
Albatros yine gülümsedi ve poşetleri olduğu yere bırakıp
- Teşekkürler gençler hadi afiyet olsun.
Dedi ve orayı derhal terk etti. Üçüzlerle irtibata geçebileceği kişiyi bulmak için çocuklardan öğrendiği şehrin en tehlikeli sokaklarına doğru yürümeye başladı.
●●●
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNFAZ TİMİ
Action- Ölmekten korkmuyor musun? - Neden korkayım ki... Şu dünyada yazılı bir senaryo var ve biz o senaryonun figüranları... oynayıp sahnemiz bitince çekileceğiz işte.