6.Bölüm

28 9 1
                                    

Koşarken telefonun titrediğini fark ettim.

Annem arıyor...

"Efendim?"dedim ağladığım belli olmasın diye özel çaba harcadım.

"Neden apar topar gittin. Neşe teyzen gözlerinin kıpkırmızı olduğunu söyledi. Senden sonra da Onat kapıyı çarpıp çıktı evden. Beni hayal kırıklığına uğrattın Beliz."dedi sakin ama sert bir tonda. Oha! Onat kapıyı çarpıp çıktı mı dedi??

"Anne Onat bir soru sordu çözemedim dalga falan geçti ben de sinirlendim. Kahveleri götürürken de ver sen soruyu çözemedin otur çalış ben götürürüm falan dedi ben de istemedim. Tepsiyi çekiştirirken düştü işte."

"Onat da dalga geçtim o da sinirlendi benim hatamdı zaten dedi ve gitti ben de dedim n'oluyo bir de sana sorayım demiştim."dedi annem ve ekledi "Onat senin yanında mı şu an? Beliz bak bir şeyler karıştırıyosanız çok kızarım. Saçmalamayın!"dedi sert bi tonda.

"Ya benim yanımda falan değil ne diyosun anne nefret ediyorum zaten Onat'tan yeter ya biraz parkta oturup gelcem."dedim bıkkın bi tavırla.

"Tamam."dedi ve benden cevap beklemeden kapattı telefonu. Aman herkes bana tavır alsın anasını satayım!!

Parka gittiğimde Şafak orda beni bekliyodu. Yanına yavaş adımlarla ilerledim. Beni kollarının arasına aldı sardı kollarını bana. "Noldu Belizim anlat bakalım."dedi yavaş bi tonda. Ah ben Şafakla Umay'ın arasını yapmalıydım. Ne şefkatli bi çocuktu bu böyle. Yanına oturdum o da kolunu omzuma attı beni kendine çekti. "Anlat bakalım noldu. Annenle mi tartıştın?"dedi yine sakin bir tonla. "Annemle de tartıştım ama durum başka."diye başladım konuşmaya ve iki günde Onat ile aramda geçen konuşmaları bazen Onat'ı taklit ederek harfi harfine anlattım. Ya ben unutkan biriydim. Bu olayları nasıl unutmadım hem de harfi harfine hatırlıyorum ki?

Şafak hiç konuşmadı sadece beni dinledi ve Onat'ı taklit ettiğim yerlerde kahkahalara boğuldu. Belli etmese de Onat'a çok sinirlenmişti.

İyi ki arkadaşlarım var. Çünkü onların mutluluğu bana üzüntümü unutturuyor.

Aynı vakitte Onat'ın ağzından;

Bu kız Belik midir Beliz midir her ne halttır her hareketi gözüme batıyordu. Onunla geçen her ana gereksiz tiksintiyle bakıyorum ama bir sebebi yok. Aslında kız fena değil yani çirkin denecek kadar değil ama beni sinir edince çirkin dedim. Dediğim şeyler onun hiç beklemediği şeyler olunca gereksizce fazla şaşırıyor ve onun suratının hali beni çok güldürüyor. O da gülüşümün ukalalıktan olduğunu falan düşünüyor olmalı ki bana nefretle bakıyor gözleri çatık kaşlarını tamamlarcasına.

Bizim eve gelip kahve yapması beni düşündürdü. Daha yeni taşınmamışlar mıydı ne ara yakın komşu olduk da evimize davet ediyoruz onları diye düşündüm. Soğuk içecek almaya mutfağa doğru ilerliyordum ki annemin sesini duydum. Benim kahvaltılıkları toplamamamdan dolayı yakınmıştı Beliz'e. Beliz buna tepki vermemişti. Buna şaşırmıştım çünkü o da benim kadar olmasa da hazır cevap birisiydi. Zaten onu sinir eden bana karşı hazır cevap olamamasıydı. Onu sinirlendirmek garip bir şekilde hoşuma gidiyordu. Annem mutfaktan gidince on bir sürü laf ettim ama beni umursamıyor gibiydi. Şekeri sorduğunda söylemedim, masayı topla dediğinde de işi ona yıktım. Madem kahve yapıyordu masayı da toplayabilirdi değil mi ama? Annemin yanına gitmişti beni ispiyonlamaz demiştim ama ispiyonlamıştı çünkü annemin Onat dediğini duydum bu beni sinirlendirmişti ve bu yüzden ona soruma cevap vermediği için sinirlenmiş gibi davrandım. Daha doğrusu onun seni ispiyonladım demesi için bekledim ama bir şey demeyince sordum. Cevap vermeyince sinirlenip sertçe kolunu çektim. Benden böyle bir şey beklemediği için tepsi yere düştü. "Beni duymadın sanırım?" dedim kolunu sıkarken. O an gözünden bir damla yaş süzüldü dudaklarına doğru. Neden bu kadar fevri davranmıştım ki. Kolunu sıkmadım ama tutmaya devam ettim. Telefonunu çıkarıp Şafak diye birini aradı. Adının yanına kalp koymuştu sevgilisi mi vardı yoksa? Kaşımı kaldırıp Beliz'e baktım "Bu kim ve senin neyin oluyor?" dercesine. Ama bana aldırmayıp telefonu kulağına götürdü. Ah ben kimim zaten bana hesap mı verecekti de ben gerçekten bunu mu bekledim ondan diye kendime kızdım biraz. Telefonu karşıdaki kişinin açtığını belli edercesine titredikten sonra Beliz, "Sana ihtiyacım var,5 dk sonra her zamanki yerdeyim." dedi ve telefonu kapattı. Kim lan bu Şafak? Her zamanki yer nere? Ne demek sana ihtiyacım var? Hemen kolundaki elimi çektim. Sevgilisi olan bir kıza dokunmam hoş olmazdı. O an annem mutfağa geldi Beliz ona kısa bir açıklama yaptı,özür diledi ve annesine bile haber ermeden koşar adımlarla evden çıktı. Annem sinirle bana baktı.

"Ne yaptın kıza da gözleri kıpkırmızı oldu?"

"Bir şey yok anne. Dalga geçtim o da sinirlendi benim hatamdı zaten bu kırıklar ben telafi ederim." dedim ve kapıyı çarpıp çıktım evden. Agah'ı aradım.

"Efendim Onat?"

"Agah binanın önündeyim biraz kafam dağılsın diye parka gidicem benimle gelsene."

"Noldu la neyse dur geliyim de anlat ayakkabımı giyip inerim."

"Tamam."

İki dakika sonra Agah gelmişti. Parka doğru ilerlemeye başladık. Kıza yaptıklarımı anlattım. Çirkin dememi,belik dememi her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım. Agah da sessizce dinledi beni. "Oğlum kız cidden çirkin mi la?"dedi bir ara. "Yok la fena değil kısa saçları var ama kıvırcık biliyon kıvırcık sevmem rengi de bir garip sarılı kahverengili bir şey. Ama saç rengi çok doğal duruyor belki de doğaldır. Annesine hiç benzemiyor zaten. Biraz gözleri küçük yani ilk ev haliyle görmüştüm o halde fena değildi ama bugün de fena değildi bilmiyorum oğlum çirkin değil ama güzel hiç değil gibi. Sana ne lan kızın güzelliğinden güzelse sevgilisine güzel."dedim bir anda.

"Sevgilisi mi varmış lan?"dedi. Lan bunu söylemedim mi zaten diye düşündüm içimden.

"Oğlum dedik ya Şafak diye birini aradı sonra da 'Sana ihtiyacım var,her zamanki yer' falan dedi diye."dedim.

"Hee ama ne biliyosun oğlum sevgilisi olduğunu belki de akadaşıdır lan."dedi ve beni düşündürdü Agah.

"Lan oğlum bak Şafak yazıyodu ama ismin yanında bir de kalp vardı diyorum sana."dedim. İyice sinirlenmiştim. Parka da gelmiştik. Agah bana baktı ve "Bence de sevgilisi abi."dedi ve geri çevirdi kafasını.Niye hemen kabullendi lan. Agah böyle yapmazdı. Bir şeyi en ince ayrıntısına kadar araştırmadan kesin yorumlar yapmazdı. Agah bana tekrar baktığında "Abi bugün ne vardı kızın üstünde?" diye sordu. "Hangi kız Beliz mi?"dedim şaşkınlığımı belirterek. "Yok oğlum ne Beliz'i Hatice Teyze'den bahsediyorum."dedi. "Hee ama hatırlamıyorum ki."dedim. "Abi ne diyon la mal mısın Beliz'in kıyafetini soruyorum."dediği an olduğumuz yerde durdum ve Agah'a tip tip baktım daha sonra bugünkü Beliz'i düşündüm. "Sanırım dizleri yırtık kotu vardı bide garip desenli bir gömlek ama niye soruyosun abi?"dedim. Agah beni bir ağacın arkasına çekti. "Oğlum napıyon amk!" diyordum ki tam karşıdaki bankta oturan Beliz'i gördüm. Yanında sarışın bir çocuk vardı. Çocuk bayağı iyiydi. Beliz bir şeyler söylüyordu ve çocukla aynı anda kahkahalara boğuluyorlardı. Lan yoksa bu Şafak mı diye düşündüm ve sinirle ayağı kalktım. agah beni geri ağacın arkasına çekmeye çalışıyordu ama ağaca tutundum ve "Bırak lan ne saklanacam görürse görsün!" diye bağırdım. Fazla mı sesli bağırmıştım? Beliz'e döndüğümde kaşları çatık bir şekilde bize doğru baktığını gördüm. Kahretsin! Ayağa kalktı,yanındaki çocuğun elini tutmak yerine koluna girdi ve bize doğru gelmeye başladılar. Sevgilin değil mi kızım elini tutsana işte. Bakışları kırgındı. İşte o an Beliz'in amacının bana sevgilisi olduğunu göstermek değil de kırgın olduğunu göstermek olduğunu anladım.

DOĞRU İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin