Bir teğmen.
kim bu teğmen? Bir teğmen nedir üstadım?
14 yaşında küçücük ellerinde tüfeğin kara metalinin soğukluğunu hissetmiş, anasının hasretiyle ağladıkça ordu malı ranzalarda mavi nevresimlere sarılmış. dışarıda mahalle arkadaşları her türlü itliği kovalarken, sözde ergenlik tripleriyle kapıları çarparken babalarının yüzüne, sabaha kadar bölük komutanının kapısında esas duruşta beklemiş baba hasretiyle. derslerde gizli gizli uyuyup geceleri sabaha kadar ülkeyi kurtarmış, kurtarmadan yatmamış, büyümüş, hatta 14 yaşında adam olmuş, ama hep 14 yaşında kalmış yağız bir delikanlıdır teğmen.
evlilik yüzükleri sağ elindedir, zira sol elinin yüzük parmağında ilk aşklarının adı yazılıdır daima*. "alta kalanın canı çıksın" oynarken, yatakhanede yatakların anasını bellerken bile attıkları kahkalarda sakladıkları gizli hüzünleri vardır hepsinin. erkektirler de geceleri gizli gizli ağlayacak kadar. yiğittirler de birbirleri için ölüme yürüyebilecek kadar. işte bu sebepten 14 yaşında düşünürsün ilk kez bir gün ciddi ciddi ölebileceğini. hatta seni boş ver yan yataktaki kan kardeşinin cenazesini.
gecelerden bir gece, bir tanesi dürttü beni, "hiiştt hişşt efsian" gözleri kızarmış ovalamaktan. nereden takıldıysa aklına esmiş içerlemiş bizim oğlan.
+"efsian, oğlum bak bana bir şey olursa, resmimi sen taşı."
-lan yat, mal mısın? nöbetim var, baltalama uykumu.
derken geçti yıllar, dağıldık bam başka coğrafyalara, şimdi ne tüfek kaldı avucumda ne de ayaklarımda postal. bitti bizim askerlik anlayacağın.
ama her şehit haberinde duruyor zaman, saniyeler duruyor.
bir teğmen, bir teğmen kaç can ediyor üstadım?
dedim ya isimsiz geliyor önce,
korka korka bekliyorsun haberin gizlediği ismi.
aklından isimler geçiyor. salih, uğur, burak, emre. hiç birine yakıştıramıyorsun, hepsinin tüysüz halleri geçiyor gözünün önünden. için daralıyor.
elin yüreğinde, kulağın televizyonda bekliyorsun ismi, "inşallah bizim çocuklardan değildir diyorsun.", sanki diğerleri bizim çocuklar değilmiş gibi iki yüzlülükle. bu da çok can yakıyor.
sonra isimle beraber, bir ateş yanıyor anadolu'nun bir evinde, tiz bir çığlıkla başlayan, her bayram alevlen sönmeyen bir ateş. sonra, sonrası bildik manzaralar mükerrer. büyük adamlar geliyor o kücüçük eve büyük büyük büyük laflar edip gidiyorlar..
(ALINTI)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMENİM
Short StoryEvet teğmenlerim yıkılan hayallerinizi anlatmışsınız.. Bize de düşen hakkınızı aramaktır..