Bir pazar günü daha okul nöbetçi subaylığı...
Sabahın aydınlığı,gecenin karanlığı...
Sadece nöbetçiler ve askerler...
Sessizliğin derin boşluğunu yırtıyorlar...
Gece devriyesinde bir öğretmen üsteğmen...
Nöbet devriyesi için araç istemiyor...
Muhafız askeri de...
"Sen git,yalnız dolaşıcam"diyor.
Yürüyerek tek başına,meslek hayatının en güzel günlerini geçirdiği varlık sebebi harbiyelilerinin taburlarına yaklaşıyor...
Boğazı düğüm düğüm,gözleri dolu dolu...
Unutulmaz anılarıyla dolu kısımlarına girmek istiyor yeniden...Kahkaha seslerini duyuyor...Onların ruhlarını hissediyor...
"Ben geldim harbiyelilerim"diye haykırmak istiyor...
Sonra...
Gecenin ürpertici sessizliği iyice çöküyor...
Koridorlarda hep kendisine güleryüzleriyle bakan öğrencilerinin hayaline sesleniyor..."Neredesiniz...Sizsiz ayaklarım her gün geriye gidiyor..."diyor sesinin titremesine engel olamayarak...
Cevap alamıyor ama o an hepsinin kendisiyle birlikte olduğunu hissediyor...Ve kendisine daha önce hiç bu kadar uzun gelmeyen koridorlardan üzgün,yorgun,yavaş adımlarla ayrılarak gecenin karanlığına karışıyor...
Ve bir ruh adam gibi gözden kayboluyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMENİM
Short StoryEvet teğmenlerim yıkılan hayallerinizi anlatmışsınız.. Bize de düşen hakkınızı aramaktır..