Yıkılan her duvarın altında ben kalıyorum bir başıma.... Durmadan yürüyeceğim yollar artmış oluyor enkazlardan sağ kurtuldukça... Sahi ne zaman biter bu yol.. Hangi kızıllığa karışır kanım..? Kimsesiz bir çocuğum ben daha diyemedikçe kaç günah daha yüklenir omuzlarıma...? Kimse söylerim içimdeki ahları... Kim anlar halimden... Nasıl baş ederim bu koca kalabalığın sessizliğinde? İçimde bastıramadığım hıçkırıkları nasıl sunarım gökyüzüne..? Kim bilir daha kaç acı ile yanar canım... Kaç kelime hançer olur saplanır sırtıma...
Ben artık
Kapının çalması ile daldığım büyülü dünyadan çıkmıştım. Gir dediğimde açılan kapıya baktım. Tuğra içeri girerken elimde ki kalemin kapağını kapattım.
" Burada ne yapıyorsun sevgilim?"
Oturduğum yerden kalkarak ona döndüm.
" Dedemler gelene kadar biraz yazı yazmak istemiştim... Biliyorsun sakinleştiriyor.."
Tuğra bana sarılarak destek oldu.
" Havaalanına inmişler. Efe onları almış birazdan burda olurlar. "
Tuğra ile birlikte odadan çıktım. Tuğra aşağı inerken bende yatak odasına geçtim. Üzerimi değiştirip hafif bir makyaj yaptım. Odadan çıktığımda konağın kapıları açılıyordu. Koşar adımlarla merdivenlerden inip dedemi karşıladım. Ona sımsıkı sarılıp şefkatle sarılmasını bekledim. Ama sarılmadı. Ondan ayrılıp yüzüne baktım. Dedemin gözlerinde ilk defa gördüğüm öfke içimi yakmıştı. Ondan bir kaç adım uzaklaştım. Bana sarılan Cansu halaya karşılık versemde gözlerim dedemdeydi.
" Kuzum benim... Ne çok özledim seni ben..."
Cansu halanın sözleriyle bir kaç saniye ona baktım. Sonra tekrar dedeme döndüm. Cansu haladan ayrılıp Tuğra'nın yanına gittim. Tuğra Cansu halanın elini öpüp gülümsedi. Hasan babanın yönlendirmesi ile kamelya'ya geçtik. Dedeme bakmaya ilk defa korkuyordum.
" Bu zamana kadar senin kursağından geçen benim param ne kadardır?"
Anlamaz gözlerle baktım dedeme. Cevap bekler haliyle bana bakıyordu.
" Kendi başıma durduğum zamanlardan beri evine gelip kalmadıkça geçmedi paran bana. Gönderdiklerine dokunmadım bankada duruyorlar. "
Keyifle güldü.
" Tam olarak ne kadar? "
Telefonumdan bankanın hesap uygulamasına girdim. Paraya baktım.
" yaklaşık 2 milyar.. "
Dedem ayağa kalktı.
" Soy adımı ve verdiğim parayı geri istiyorum senden. Babanla yaptığın anlaşmayı yerine getirmedin sonuçlarına da katlanacaksın.. "
Parayı geri dedemin hesabına attım.
" Bu zamana kadar size ihtiyacım olmadı. Paranız hesabınızda. Soyadımı değiştirmek için yarın avukatımla görüşür işlemleri başlatırım.. Kendi soyadımı taşırım. "
Tuğra ile evlendiğimde soyadım zaten değişecekti ama onların soyadını ne zaman olacağını bilmediğim zamana kadar taşıyamazdım..
Daha fazla bir şey demeden kalkıp odama geçtim. Dedem... Kendimden bile çok sevdiğim adam. Elleri toprağa benzeyen. Gök gözlü dedem... Yıllarca bunca kahrı onun için çekmiştim. Bunca kedere acıya onun için dayanmış kinimi kusamamıştım. Ama o... O bunca zaman sonra onlardan taraf olmuş beni silmişti. Sinirle odanın içinde bir kaç tur attım. Yatağın çaprazdaki boy aynasından kendimi gördükçe daha çok sinirleniyordum. Camın önünde ki masaya baktım. Bardak ve sürahi vardı üstünde. Bardağı alıp aynaya fırlattım. Bardak parçalansada ayna sadece çatlamıştı. Tuvalete masamın üstündeki herşeyi aynaya atlamaya başladım. Paramparça olmalıydı. Yoksa içime atardım. İçim paramparça olurdu. Aynayı atıp yerine yenisini koyabilirdim ama içimi nasıl yenilerdim. Ağlamamalıydım... Ağlarsam yıkılırdım. Tüm odayı talan ettikten sonra odadan çıktım. Yetmemişti bana. İçim acıyordu hâlâ. Kapının önünde beni bekleyen Tuğra beni kolları arasına çekip sarıldı. Aralık kalan kapıdan içeriye baktı. Başımı göğsüne bastırıp kızlara bağırdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKMAMAYI ÖĞRET (BUĞLEM)
ChickLitSırlarla dolu acı bir hayat... Tüm gerçeklerin kendinden saklandığı hâlâ bir yanı büyüyememiş bir kız... Her gün daha çok büyüyen intikam hırsı.. Bir tarihte takılı kalmış bir kız çocuğunun hikayesi... Var ile yok arasında, geçmiş ile geleceğin en b...