6. BÖLÜM

15.7K 571 26
                                    


Arkama dönüp "tabii Demir abi arkadaş olurum ama şuan eve gitmem lazım başka zamana artık" diyerek eve ilerlemeye başladım.

Hırsla göz yaşlarımı silerken kendime hakaret etmekten de çekinmiyordum. "Aptalsın Hande... aptal!" Kendime saydırırken ismimin söylenmesiyle duraksadım. Sesin geldiği yöne bakdığımda mahallemizin sevilen büyüklerinden İsmet amca güler yüzüyle bana bakıyordu. Boğazımı temizleyip yanına ilerledim ve elini öptüm. "Buyur İsmet amca?" Dedim. Omzumu sıvazlayıp "gel bakalım şöyle. Senle muhabbet edelim" dedi.

Beraber dükkana girdik. Marangozdu. "Nasılsın diye soracağım ama pek iyi görünmüyorsun kızım" derken bir yandanda önümdeki tahta parçasına tornavidaya benzer şeyle vurup işini yapıyordu. "İyiyim İsmet amca sinirim bozuldu" diyerek geçiştirmeye çalıştım. İsmet amca gözlüklerinin üzerinden bana baktı. Yılların tecrübesiyle konuştu. "Her acı bir gün mutluluğa dönüşür. Sadece sabır" dedi. Yutkundum. "Iı ben kalkayım artık annem bekler" diyerek hızla kapıya yöneldim.

"Ne kadar acı çekersen ileride o kadar da mutlu olursun" İsmet amcanın laflarına cevap veremezken "kolay gelsin" diyerek  cevap verdim ve çıktım.

Eve geldiğimde hemen mutfağa geçtim. Yemek yaparak kafamı dağıtmalıydım. Göveç yapmaya karar verdim. Bütün malzemeleri çıkarıp ocağa koyduktan sonra pilavın başına geçtim. Pilav da demlendikten sonra ocağın altını kapattım.

Tiramisu yapmak için iş başına geçtim. Tiramisuyu da yaptıktan sonra çorba yapmayı unuttuğum aklıma gelmiş domates çorbasını yapmıştı. En son olarakta salatayı yapmıştım. Kapı açılma sesini duyunca kapıya soğru baktım. Annem elindeki poşetlerle mutfağa girmişti. "Kız döktürmüşsün bakıyorumda" annemin söylediklerine gülümseyip annemin  pazardan aldıkları dolaba yerleştirdim.

Masayı hazırlardıktan sonra annemle muhabbet etmeye başladık. "Kız Gül'ün kızı yok mu? Murat'a kaçmış. Annesi pek bir üzgündü" dedi. "Herşey babası yüzünden o çocuğa vermem dedi kız da kaçtı işte. Çocuk kendisinden düzgün adam istemiyor. Kızı gider böyle" diye cevap verirken annem de "haklısın valla sen kaçma bak. Bacaklarını kırarım" derken gözleri dolmuştu. Anneme sıkıca sarıldım. O sırada zil çalmıştı. Annemin saçlarına öpücük kondurup kapıyı açtım. Babam "yemek" diyerek içeri geçmişti muhtemelen açıkmıştı.

Yemekleri tabaklara koyarken babamın gözleri resmen dönüyordu. Kıkırdayıp yerime oturdum. Tam yemek yiyecekken nerden geldiğini bilmiyorum ama aklıma İsmet amca geldi.

Mutfağa ilerleyip saklama kaplarının içine yaptıklarımı koydum. İçeri gelip "ben İsmet amcanın yanına gidebilirmiyim?" Gözlerim annemle babam arasında gidip geliyordu. "Daha yemeğini yemedin" diyen anneme yalvarır sesimle "yaşlı adam tek başına dükkanda yalnız kalmasın. Hem yemek götürüyorum. İsmet amcayla beraber yeriz hı" dedim. Babam kafasını sallayıp "iyi hadi git. Ama dikkat kendine" dedi. "Tamam diyip mutfaktaki saklama kaplarını alıp evden çıktım. Demir kapıyı zorlanarak açıp dışarı çıkmayı başardığımda karşımdaki gördüğüm insanla duraksadım. Gülçin lüks arabasının önünde durmuş kulağında telefon gözleri ise yukarı bakıyordu. Beni görünce gülümsedi. Ben de zoraki olarak gülümsedim. Yanıma gelip "nasılsın Hande?" Dedi. "İyiyim Gülçin. Sen?" Diyerek cevap verdim. "Bende iyiyim. Ama Demir'e ulaşamıyorum gördün mü?" Diye yakındı.

Gülçin'i baştan aşşağıya süzdüm ve "hayır" diyerek uzaklaşmaya başladım. Arkamdan görüşürüz dediğini duymuştum ama duymamazlıktan geldim.

İsmet amcanın dükkanına ilerlerken tanıdığım herkesle selamlaşarak gelmiştim. Dükkanın önündr durduğumda kapı kapalıydı. Dirseğimle kapıyı açtım ve içeri girdim. Ama İsmet amca yoktu. "İsmet amca?" Diye seslendim. Bir yandanda gözlerimle arıyordum. "Gel kızım gel arka taraftayız." Arka tarafa doğru gülümseyerek geldim. "Merhaba" dedim. İsmet amcanın karşısında oturmuş Demir abiyi görünce yutkundum. Ayakta öylece dikilirken İsmet amcanın "kızım otur ayakta kaldın" demesiyle kendime geldim. Tek boş tabure Demir abinin yanındaydı mecbur oturdum.

Elimdeki saklama kaplarını masanın üzerine koydum. "Bunlar ne kızım?" İsmet amcaya gülümseyip cevap verdim. "Yemek yapmıştım. Aklıma sen gelince dedim İsmet amcama da götüreyim" İsmet anca kıkırdayıp "ben o zaman kaşık çatal getireyim" diyerek yerinden kalktı.

Ortam sessizleşirken ben ellerimle oynuyordum. "Nasılsın abim?" Demir abinin sesi kulaklarıma dolunca titrek nefes aldım. "İyiyim sen nasılsın Demir abi?" Diye soru yönelttim. Am içimden hiç iyi değilim seni başkalarının yanında görmek benim canımı yakıyor diyordum.

"İyiyim abim. Eve geçiyordum. İsmet amcanın dükkanın önünden geçerken bir uğrayayım dedim" diyince gülümsedim. Aklıma gelen şeyi ne kadar söylemek istemesemde söyledim. "Gülçin... bizim apartmanın önündeydi. Seni aramış ulaşamamış bana sordu. Bende görmediğimi söyledim. Ara istersen Demir abi" dedim. Demir abinin gülen yüzü sıkıntılı bir hâl aldı. "Yok abim ya sonra ararım" diyince bende üstünde fazla durmadım.

İsmet amca kaşıkları getirince "Bismillahirrahmanirrahim" diyerek yemeğe başladık. Yemek bitince ben bulaşıkları yıkamaya geçtim.

Bulaşıklar bitince üçümüzede Türk kahvesi yaptım. Üçümüzde sade içiyorduk. Kahveleri tepsiye koydum. Su bardaklarınıda tepsiye alıp yanlarıma ilerlemeye başladım.

"İşte İsmet amca Gülçinle tartıştık. Moralim bozuktu bende yanına geleyim dedim" Demir abinim dedikleriyle duraksadım ve dinlemeye başladım.

"Olur öyle şeyler oğlumda neden kavga ettiniz?" Demek Gülçinle kavga etmişlerdi. "İsmet amca bunun üniversiteden Doğan diye arkadaşı var çok yakınlar. Bende rahatsız oluyorum. Dedim tartıştık. Kardeşi olarak görüşüyormuş. Bende erkekten kardeş falan olmaz dedim" İsmet amcanın gülme sesi geldi. "Ona bakılırsa sende Handeyi kardeşim olarak görüyorum diyorsun" yaşa be İsmet amca. "Ya İsmet amca o farklı o farklı... yani" İsmet amca Demir'in lafını kesti "insanın fikri neyse zikri odur. Ha... eğer sen gerçekten  Handeyi kardeşin olarak görüyorsan Gülçin'ide Doğan kardeşi olarak görebilir" Demir gülüp "peki İsmet amca birşey demedim" diyip sustu. İsmet amcada güldü. Sustuklarımda bende yanlarına ilerledim. Yoksa kahveler soğuyacaktı.

Gülümseyerek "ben geldim" dedim. "Oo kahve yapmış. Bizim güzel kızımız" İsmet amcanın dediklerine kıkırdayıp tepsiyi uzattım. "Bir tane İsmet amcamız var. Yapmayalım mı kahve. Tabiki yapacağım" dedim. Demir abiye döndüğümde oda gülüyordu. Demir abiye kahve uzatırken İsmet amcanın dedikleriyle duraksadım. "Seni istemeye geldiklerinde daha güzel yaparsın. Hem daha istekli yaparsın" ne diyeceğimi bilemeyip "t-tabi" diyip Demir abiye bakmadan yanına oturdum.

Kahveleri içerken normal şeylerden muhabbet ediyorduk. "Ee Demir'inkini biliyoruz. Senin konuştuğun görüştüğün varmı Hande?" Başımı olumsuzca sallayıp "hayır İsmet amca yok. Olsa söylerim zaten" dedim. Gözlüklerinin üzerinden bana bakıp "gönlünde biri varmı peki? Söyleyemeyip içine attığın?" Yutkunup hızlıca "h-hayır" dedim.

"Bazı aşklar vardır. Söyleyemediğin. Bazı aşklar vardır. Yanında olur anlamazsın. Aşk zordur. Zor" İsmet amcanın dedikleri beni ve Demir abiyi anlatıyordu. Burukça gülümsedim. Zordu. Bizim olmamız. Belki de imkansız. Normal şeylerden konuştul daha sonra. Zaman geçince Demir abiyle ayaklandık. İsmet amcanın elini öptük. İkimizin elinede kare tahta verdi. "Bu ne İsmet amca?" Demin sorusunu İsmet amca cevapladı. " bunlar sizin ama eve götürmeyeceksiniz. Benim yanıma gelince bu tahtaların üzerine hayâllerinizi çizeceksiniz." Dedi. "İyi akşamlar" diyip çıktık.

Bizim mahalledeki gençlerin komik hallerini anlatıp eve gelirken gülmekten yerlere yatacaktım. Demir abide farksızdı. Ne kadar güzel gülüyor öyle. Biz gülerek gelirken bizim apatmanın önünde bekleyen Gülçin'i gördüm. Göğsünün altında bağlamış olduğu kollarıyla "sizi bu kadar güldüren ne? Ne kadar mutlusunuz birlikte" Gülçin'in imalı laflarıyla duraksadık.

Evet arkadaşlar uzun zamandır yazmıyorum. Kusura bakmayın. Umarım beğenirsiniz. "ZOR ailesi" sizi seviyorum.

ALLAH'a emanet olun..

ZOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin