ÖZEL BÖLÜM

6.3K 159 8
                                    

Her zaman içimde kendime tekrar ettiğim cümle vardı. 'Kötü zamanlardan sonra mutluluk sana ulaşacak.' Tabi bu cümlenin olmayacağını düşünüp kendimi olumsuzluk çukuruna attığım çok olmuştu. Çok acılar çekmiştim, çok üzülmüştüm. Evet! Ama biliyordum ki zaman kavramı vardı. Mutlu olduğum zamanlar da gelecekti ve gelmişti de... Şu an o zamanlarımdı.

Bunca zaman çok acı çekmiştim. Beni kardeşi olarak gördüğünü söyleyen adama içten içe aşıktım, onun sevgilisi vardı, uzaktan onları izler, sevdiğim adamın başkasıyla olduğunu acı çekerek sindirirdim. Sevdiğim adamın nişanına gitmiştim. Ha! Bir de onun başkası için ağladığını görmüştüm. Bunları yaşayan biri kendisine der ki; 'Olmaz artık.' Ben de dedim bunu kendime defalarca, yağmur taneleri kadar dedim. Ama şimdi bakıyorum da; O adam beni seviyor, o adam benimle evli, o adam benim çocuklarımın babası!

Çocuklarımın diyorum çünkü bir değil, iki değil, üç değil, dört hiç değil! Tam beş tane çocuğumuz vardı! Evet yanlış duymadınız! Beş! Bunların hepsi Demir beyin 'Çocuk iyidir.' deyip beni öpücükleriyle kandırması sonucu!

Yeşim ve Serenay'ın arasında iki yaş varken, diğerlerinin arasında bir yaş olan çocuklarımız vardı. En büyük kızımız Yeşim beş yaşındaydı. Ah! Tabii babası Demir efendi! Çocuk yalnız büyümesin diye, şu an üç yaşında olan kızımız Serenay'ın dünyaya gözlerini açmasına vesile olmuştu. Daha bitmedi! 'İki tane prensesimiz oldu. ALLAH bilir tabii ama erkek çocuk şart.' Dedi ve iki yaşında ikiz bebeklerimiz, Oğuzhan ve Batuhan dünyaya geldi.

İkiz bebek olacağını duyan Demir! 'Zümrüt gözlüm, bak ne kadar güzel

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İkiz bebek olacağını duyan Demir! 'Zümrüt gözlüm, bak ne kadar güzel. İki çocuk aynı anda aradan çıktı' Deyip üstüne iğrenç espirisini yaparak 'İkisi bir arada!' deyip gülerek cebindeki nescafe paketini çıkarıp, sallamıştı. En son ise yerde emeklemeye çalışan bebeğimiz Can Berk için ise; ''Bir elde beş parmak vardır. Bizim dört çocuğumuz var. Serçe parmağını ailemizden ayırmak olmaz'' diyerek oğlumuzun hayata ''Merhaba'' demesini sağlamıştı.

Yatak örtüsünü toplarken kapıdan ''Babacım'' sesiyle giren Demir'e döndüm. Yerde oynayan bir yaşındaki oğlumuzu, kucağına alıp yanaklarını öpmüştü. Onların bu haline gülümseyip işimi yapmaya devam ettim. Demir başını oğlumuzun karnına koymuş kafasını hareket ettirirken, oğlumuz kahkahalarla gülüyordu. Benim de yüzümden gülümsemem eksik olmazken işimi bitirdim ve onlara döndüm. Hayranlıkla izlemeye koyuldum, iç geçirdim. Bu ikisi de benimdi, bana aitlerdi. Bu güzel tablonun sahibi bendim. Allah'a şükrettim bir kez daha... Hayallerim gerçek olduğu için, dualarım kabul olduğu için...

Demir, oğlumuz kucağındayken geldi ve dudağıma derin bir öpücük kondurdu. Hâlâ ilk zamanlardaki gibi, kalbimin deli gibi atmasına ve içimin titremesine sebep olmuştu. ''Özledim seni.'' Dedi. Dudaklarıma doğru... Ah! Sana bayılıyorum! Dudağına sertçe öpücük kondurup fısıltıyla ''Ben de.'' Dedim. Demir oğlumuz Can Berk'i yere bıraktı.

Üzerime doğru gelmeye başladı. Ben geri geri giderken o hala geliyordu. En sonunda ikimiz beraber yatağa düştüğümüzde Demir üstümdeydi. Tek kaşını kaldırdı. ''Hım... demek öyle.''Dedi. Gözlerime alev alev bakarken... ''Hı hım.'' Dedim. Şu atmosferde konuşmak mümkün değildi ki. Kelimeler çıkmıyordu ağzımdan, altı senelik kocam olabilirdi ama dilim lal oluyordu onun karşında, benim suçum değildi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 20, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin