23.BÖLÜM

14.6K 570 75
                                    

Topuklu ayakkabılarımdan tok ses çıkarken elim ayağım titriyordu. Sinirden, şaşkınlıktan ve ne yaptığını bilmezlikten.

Nasıl bir şeydi bu? Nefes alamıyordum. Telefonuma baktığımda Sedat arıyordu. Açtım.

"Alo"

"Alo"

"Hande nerdesin sen? Seni almaya geleceğim"

"Bizim parkın oradan al beni"

"Tamam geliyorum"

Parka doğru ilerlerken ayaklarım artık acıyordu. Tükenmişlik hissi bedenimi sarmıştı. Topuklu ayakkabılarımı ayaklarımdan çıkardım. İki ayakkabımı da sol elime aldım.

Parka doğru ilerlerken göz yaşlarımda beni takip ediyordu. Canım yanıyordu. Hep yanıyordu. Ayağıma batan çakıl taşlarını umursamıyordum. Kalbimin acısını geçermiydi?

Hayır!

Parka geldiğimde kendimi bir banka bıraktım. Gözlerimi yere dikmiş ruhsuzca yere bakıyordum.

Hatam neydi benim? Birini sevmek mi? Demir'i sevmek mi? Biliyorum bizi abi, kardeş gibi büyüttüler ama ne yapayım kalbime söz geçiremiyordum. Onu sevmekten vazgeçemiyordum. Ama ondan vazgeçmiştim. Ne ona karşı umudum kalmıştı. Ne de bir beklentim.

Başkasıyla parmağına yüzük takmış adamdan ne gibi bir beklentim olabilir ki? Peki ya Sedat? Beni sevdiğini söyledi. Bana evlenme teklifi etti. Ve ben de bir az önce onun evlenme teklifini kabul etmiştim. Sedat'ın sevgisinden emin değildim. Çünkü çapkın bir erkekti. Çapkınlığını geçtim. Eğer birini istiyorsa, ya da inat ettiyse onu almak isteyen birisiydi. Ama bilmiyordum işte.

Düşüncelere dalmışken Sedat'ın sesi doldu kulağıma.

"Hande?"

Başımı kaldırdım ve Sedat'a baktım. Gülümsedim. Burukça...

"Halimi görüyorsun değil mi? Bitik"

Sedat bana doğru baktı. Üzülmüş gibi.

"Neden mutlu değilsin?" Dediğimde anlamsızca yüzüme baktı. Acı dolu sesimle konuştum.

"Sevdiğin kadın evlenme teklifini kalbul etti neden mutlu değilsin" dediğimde başımı tutup göğsüne yasladı. Derin nefes verdi. "Bilmiyorum. Sanırım o mutlu olmadığı için" dediğinde boğazımdan bir hıçkırık kaçtı.

Ağladım. İçimdeki, kalbimdeki, ruhumdaki acıları sökmek istercesine. Onun o yüz ifadesi aklıma geldikçe daha sesli ağladım. Gülçin'in attığı mesaj aklıma gelince daha da yükseldi sessim. Sedat'ı kullanıyormuş gibi hissedince nefesim kesildi.

Ben böyle biri değildim. Ben birini kullanamazdım. Evet aradığımda o görüntüye katlanamadığım için teklifini kalbul etmiştim. Ama şuan acılarımı sökmeye çalışırken kendime bir söz vermiştim.

'Beni seven adamı sevmeye çalışacaktım. Ben Demir gibi olmayacaktım. Şans verecektim. Belki severdim'

Başımı Sedat'ın göğsünden kaldırdım. Başımı kaldırıp Sedat'ın yüzüne baktım. "Seni sevmeye çalışacağım" dedim. Kafamı da sallıyordum. Bunu ondan çok kendime söylüyordum. "Ama sevemessem de... özür dilerim" dediğimde Sedat tebessüm etti. Göz yaşlarımı elimin tersiyle sildikten sonra Sedat'a döndüm. "Ama eğer ben seni seversem sen de beni sevmeye devam et tamam mı?" Sedat gözlerini kaçırıp konuştu. "B-ben... tamam" dedi.

"Hadi biraz kendine gel. Buradan uzaklaşsan iyi olacak" başımı salladım. Sedat'ın yardımıyla banktan kalktım. Arabaya beni bindirdikten sonra dolanıp kendi yerine geçti. Başımı koltuğa yasladım. Bitkin bedenim hemen büzüşmüştü. Bedenim değil ama ruhum yorgundu benim.

ZOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin