11.BÖLÜM

15.6K 573 96
                                    

Dudaklarının değdiği yer adeta alev alıyordu. Burnundan bıraktığı nefes daha da ateşi körüklemişti. Ellerim iki yanda açılmış dururken Demir abi yavaşça üzerimden kalkmak için hareketlendi. Elleri başımın kenarlarındayken şu an şınav pozisyonundaydı. Her zaman ki gibi olan çatık kaşlarıyla gözlerimin içine baktı. Ben ise nefesimi tutmuş, fal taşı gibi açılmış gözlerimle Demir abiye bakıyordum.

Gözlerini gözlerimden çekip yüzümde dolaştırdı. Öylece Demir abinin üzerimden kalkmasını bekliyordum. Ama kalkmıyordu. Gözleri yüzümde gezindikten sonra bu sefer boynuma indi. Tam da dudağının değdiği yere. Normalde çatık olan kaşları boynuma baktığında daha da çatıldı.

Sonra ellerinden destek alarak ayağa kalktı. Demir abi üzerimden kalkınca tuttuğum nefesimi bıraktım. Uzanma pozisyonundan, oturma pozisyonuna geçip ayağa kalkacakken bir el gördüm. Kafamı kaldırdığımda Demir abinin eli olduğunu gördüm. Utana sıkıla elimi elinin içine bıraktım ve ayağa kalktım. Elimi hızla çekip, üzerimi silkelemeye başladım.

Telefonumun sesiyle cebimden telefonumu çıkardım. 'Annem' yazısını görünce biraz çocuklarım olduğu ortamdan biraz ileriye gittim. Aramayı açıp, telefonu kulağıma dayadım.

"Efendim anne?"

"Nerdesin Hande?"

"Anaokulundayım anne. Ne oldu?"

"Nerdesin diye merak ettim. Biz komşularla börek açacağız. Akşamada adamlar mangal yakacaklar. Hamiyet Teyzenlerin arka bahçesindeyiz gelirsin"

Tamam anne. Ben gelirim. ALLAH'a emanet olun kolay gelsin"

Hadi ALLAH'a emanet ol kızım"

Telefonu kapattıktan sonra Demir abinin yanına ilerledim. Benim geldiğimi görünce bana dönüp "Kimle konuştun?" Dedi.

Telefonu cebime koyduktan sonra "Annemmiş, börek yapıyorlarmış Hamiyet Teyzenin bahçesinde, akşamada mangal yakılacakmış. Haber verdi. Burda zaten yapacak birşey kalmadı. Gidelim, bende annemlerin yanına geçeyim yardım edeyim" dedim.

Kafasını sallayıp çocukların yanına ilerledi. "Çocular biz gidiyoruz. Yeniden geliriz. Yaramazlık yok. Tamam mı?" Dedi. Çocuklar hep bir ağızdan " Tamam! Görüşürüz!" Dediler. El salladıktan sonra arkamızı dönüp ilerlerken yüzümüzden gülümsene eksik olmuyordu.

Arkadan minik bir kız çocuğunu "Demiy abi" diye bağırmasıyla olduğumuz yerde durup arkamızı döndük.

Beline uzanan saçlarıyla hızla bize doğru koşarak geldi. Demir abi minikle daha iyi konuşabilmek için yere çömeldi. "Ne oldu prenses?" Dedi. Bende gülümseyerek minik kıza bakıyordum.

"Demiy abi, siz Hande abayla sebgilisiniz ya, çucuklarınızı ne zaman getireceksiniz?" Dedi. Minik kızın söyledikleriyle gülümsemem yüzümde kaybolurken dikkatlice Demir abiyle minik kıza bakıyordum.

Demir abi bu seferde biz Handeyle kardeşiz derse boğazına yapışırdım. Demir abi küçük kızın saçlarını okşayıp "Biz Hande ablanla, arkadaşız. Sevgili değiliz" dedi.

Minik kız "Yani sizi çucuklarınız yok mu?" Dedi. Demir abi küçük bir kahkaha atıp "Hayır bizim çocuklarımız yok. Hadi şimdi arkaşlarının yanına prenses" dedi. Minik bize el sallayarak çocukların yanına gitti.

Demir abi bana bakarken yalandan gülümsemeyle, elimi havaya kaldırarak "Çocuk işte" dedim. Sonra kafamı başka yere çevirdim. Saçlarımın arasından göz ucuyla Demir abiye baktığımda Karşıya bakıp sırıtıyordu. İstemsizce benimde yüzümde gülümseme oluştu ve yürümeye devam ettik.

ZOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin