Arkadaşlar bu bölümü Jason'ın ağzından yazdım açık bir bölüm var rahatsız olanlar okumasın lütfen :)
-Jason-
Sabahtan beri kayıt işleriyle uğraşıyordum. Amelia yalnız kalmıştı ve David denen piç fırsattan istifade yanından hiç ayrılmıyordu. Müdür ders programlarımız için sürekli bir şeyler istiyor ve yanıma bir kız öğrenciyi bana yardımcı olması için görevlendiriyordu.
Kızlarda gerçekten yardımcı olmuşlardı ama biraz sırnaşık tiplerdi.
Basket takımı için spor salonuna giderken bir anda biriyle çarpıştım. Kaşlarımı çatıp kumral kıza baktığımda yüzü bir anda tanıdık gelmişti.
"Ahhh Tanrım Jason!" dedi coşkuyla sesinin duyduğumda kızı tanımıştım eski tek gecelik kızlarımdandı adıysa Kate'ti genelde tek gecelik ilişkilerimi hatırlamazdım ama bu kız yatakta cidden çok iyiydi.
"Burada ne işin var?" dedi gülümsemesi suratında yayılırken
"Benim şimdi biraz işim var çıkışta konuşuruz tamam mı?" dedim
"Tabii" demişti onunla tekrar konuşacak olmam bile onun için mucize gibi bir şeydi itiraz etmesine imkan yoktu.
Spor salonuna gidip Beden Öğretmeniyle görüştüm takıma girebilmem için derste performansımı ölçecekti.Odasından çıktığımda koridoru süsleyen vitrindeki madalyalara bakmaya başladım. Aralarında takımın fotoğrafları vardı.
David tam ortada durmuş topu elinde tutuyordu. Takım kaptanı oydu büyük ihtimalle kaptanlığı bana kaptırınca bakalım ne tepki verecekti. Gülümsemem yüzümde yayılırken bir kaç kız beni süzüp yanımdan geçip gitti.
Sınıfa girdiğimde David yine Amelia'nın ön sırasına oturmuş bir şeyler anlatıyordu. İçimde katlanan öfke en yoğun haliyle damarlarımda dolaşıyordu.
Amelia'yla göz göze geldiğimizde gülümsemesi yüzünde donmuştu. Yerime oturdum ve kalemi alıp çevirmeye başladım sinirimi bir şeylerle yatıştırmaya çalışsamda hiç bir işe yaramıyordu.
Derin bir nefes aldım ve tekrar Amelia'ya baktım. Şimdi o konuşuyordu. Sinirimin yatıştığını hissettiğimde kaşlarım çatıldı. Hareketleri öyle masumdu ki konuşurken dudaklarının kıvrılışı, gözlerini kırpışı aklıma geldi. Zihnim rahatlamış gibiydi.
Aptal Ufaklık. Kendi kendime güldüm. Benimle ilgilenecek kadar aptal, onu her kırdığımda beni hemen affedebilecek kadar saf, onu öpüşümle bile hayattan soyutlayacak kadar masumdu.
Öğretmen içeri girdiğinde David yerine geçti ve bende derin bir nefes aldım.
Neden derin bir nefes alıyordum ki ? Neden bu kızı bu kadar sahipleniyordum ? Sahiplenmek mi? Kendi kendime sorduğum soruları cevaplamak için henüz erkendi.
Onun yanında kendimi rahat hissediyordum olmak istediğim gibi..
Değişiyor muydum ? Bunun cevabı bariz belliydi. 'Kesinlikle değişiyordum!' En son ne zaman biriyle birlikte olmuştum? Ya da son zamanlarda Amelia'dan başka bir kızı öpmüş müydüm?
Bu soru Amelia'nın dudaklarını aklıma getirdi. Onun o sıcak ve yumuşak tatlı dudaklarını , acemi öpüşlerini , vücut hatlarını hatırlayınca uyarıldığımı hissettim. Bu küçük kız bana neler yapıyordu böyle ?
Sadece dudaklarını düşünmem bile beni tahrik ediyordu. Derhal kendime gelmeliydim aksi halde bu işten ikimizde zararlı çıkacaktık. Ona zarar verme düşüncesi bile beni boğuyordu onun o kırılgan hali içimdeki şevkat duygusunu içten içe besliyordu.
Ondan uzak durma kararını bilmem kaçıncı kez alırken zil çaldı ve kitaplarımı alıp sınıftan çıktım. Beni arabanın yanında bekleyebilirdi. Kitapları dolaba koydum ve kapağı örtüp tekrar kilitledim.
Uzun koridorda yürürken bir sesle olduğum yerde durdum ve sesin sahibine doğru döndüm.
"Jason" Kate'in mavi gözleriyle karşılaştım.
"Kate " dedim ses tonunu taklit ederek
"Eee anlat bakalım ne arıyorsun burada" diye sorduğunda koridorda yan yana yürümeye başladık.
"Buraya taşındım. Okul konusu da uzun hikaye." dedim kısa kesip,dudağını ısırdı ve
"Hımm buraya taşınmana sevindim" dedi mavi gözlerini gözlerime dikip çapkın gülümsememi attığımda durdu ve bana bakmaya başladı.
"Seni özledim" dedi ve beklediğim cevap bu kızlar cidden çok zayıf bir halkaydı. İşaret parmağımla omzundaki saçı arkasına attım.
"Neden biraz özlemini gidermiyoruz öyleyse" diye fısıldadım dudaklarına eğilirken
"Müdürün bizi görmesi iyi olmaz" dediğinde belini kavrayıp arkasındaki kızlar tuvaletine soktum.Yumuşak bakımlı dudaklarını sertçe öpüyordum. Ustaca hareketlerime karşılık verirken gömleğimin düğmelerimi açıp ellerini göğsümde gezdirmeye başladı.
Eli pantolonuma geldiğinde elini aşağı yukarı hareket ettirmeye başladı.Elinin altında sertleşen erkekliğimi biraz daha kavradı ve dudaklarını boynuma götürüp öpmeye başladı.
Oradan göğsüne inen dudaklarına en sonunda dilide eşlik etmeye başlamıştı. Bu kız cidden işini biliyordu. Biranda zihnim bana ihanet ederek Amelia'yı gözlerimin önüne getirdi.Amelia'yı düşünmemle vücudumdaki karıncalanma iyice artmıştı ve tüm bedenimi saran
cinsel haz doruk seviyesine ulaşmıştı. Bu durum beni iyice sinirlendirirken Kate'in profesyonel dilini kasıklarımda hissettiğimde her an patlayacakmış gibi oldum. Bir kaç dakika sonra erkekliğimdeki kasılmayla birazdan rahatlayacağımı anladım.
Ağzımdan çıkan inlemeye Kate biraz daha hızlandı ve beni iyice kendimden geçirdi. Anlık bir hissizlik ve bir sarsılma nöbetinden sonra kendime gelip gözlerimi açıp Kate baktım. Dudaklarını yaladı ve doğrulup dudaklarıma yöneldi. Kısa bir öpüşten sonra
"Başka zaman devam ederiz " dedi ve gülümseyerek kapıdan çıktı. Pantolonumun fermuarını çekmiştim ki kafamı kaldırdığımda Amelia'yla göz göze geldim yüzünde insanı dehşete düşürücek cinsten bir ifade vardı.
"Se..Sen burada ne yapıyorsun?!" ses tonu oldukça sert çıkmıştı ama sertliği sesindeki hayal kırıklığını gizlemeye yetmemişti büyük ihtimal birazdan ağlamaya başlayacaktı.Ahh.. Ağlamasına katlanamıyordum.
"Sencede ne yaptığım ortada değil mi?" dedim gömleğimin son düğmesinide ilikledikten sonra kafamı kaldırıp gözlerine baktığımda
"Aman Tanrım sen gerçekten korkunç birisin!" dediğinde güldüm.
"Sana zarar vermem korkma ufaklık o çok değerli bekaretin hiç umrumda değil" dedim alayla biraz ileri gitmiş olabilirdim evet ama benden uzaklaşabilmesi için benden nefret etmesi gerekiyordu.
Bana iğrenircesine baktı ama cevap veremedi.
"Hadi bir an önce çıkalım şuradan" dedim ve kolunu tuttup kapıya sürükledim. Kolunu elimden kurtardı ve
"Sakın bir daha bana dokunma! " kaşlarımı çatıp iyice ona yaklaştım tam bağıracakken gelen ses yüzünden susmak zorunda kaldım.
"Bozuk musluk burada sanırım Bay Phillips" Müdürün adını duyduğumda buraya geldiklerini anlamıştım. Amelia'yı kolundan tutup bir kabine soktum.
"Ne yap..." diye bağırmaya başladığında elimle ağzını kapadım ve kabinin duvarına yasladım.
"Kapa çeneni Amelia!" diye fısıldadım. Kaşlarını çattı ve eliyle elimi tutup ağzından çekti. Buz tutmuş elleriyle ellerime dokunduğunda elektirik akımına kapılmış gibi hissettim.
"İşte şu sanırım açıp bakmam lazım içindeki bir şeyi gevşedi sanırım"
"Pek vaktim yok Willam yapıver işte sen olmadı bir tamirci çağırırsın" Müdürün sözü üzerine Amelia gözlerini kocaman açtı.
"Aman Tanrım saatlerce burada kalıcaz!!!" dedi fısıldayarak. Tepkisine güldüm ve
"Bana göre hava hoş" dedim ve klozetin kapağını kapadım ve üstüne oturdum. Şaşkınlıkla beni izleyen gözlerini devirdi ve
"Pistir orası " dedi
"Daha pis yerlerde gördüm" dedim. Doğruyu söylüyordum. Barlar, ara sokaklar, kuytu köşeler böyle yerler gerçekten mikrop yuvası gibiydi.
Çıkan metal sesleri eşliğinde Amelia'yı süzüyordum. Dakikalardır ayakta duruyordu. En sonunda sırtını duvara yasladı ama daha sonra tekrar doğruldu.
Ayaklarının ağrıdığına bahse girebilirdim. Ayağa kalktım ve zaten küçük olan kabinin içindeki alanı iyice daralttım.Bana doğru bakıyordu ama hala öfkeliydi neden bu kadar abarttığını anlamamıştım.
Sıradan bir şeydi büyütülecek bir şey yoktu ortada.
"Artık şöyle bakmayı keser misin?" diye fısıldadım kaşlarını iyice çattı ve
"Bence de artık sana bakmayı kesmeliyim belki de böylece mide bulantım geçebilir" alayla güldüm ve
"Hadi ama küçük rahibe bu o kadar da abartılacak bir şey değil" dediğimde sırtını dikleştirdi ve gözlerini kıstı
"Beni aynı şekilde başkasıyla..." sözünün devamını getirmesine fırsat vermeden kolunu tutup sıkmaya başladım.
"Sakın! Sakın devamını getireyim deme! Aksi halde bu hiç iyi olmaz beni anladın mı! " acıyla kıvrıldığında elimi beline koyup kendime çektim. Onu bir başkasıyla o şekilde düşünemezdim. Söylerken bile adeta kan beynime sıçrıyordu.
Nefes alırken toplu iğne soluyormuş gibi hissediyordum. Onu korkutmak istememiştim ama olduğu yere sinmişti. Ve gözleri dolmaya başladığında derin bir nefes aldım ve iyice kendime çekip ona sarıldım. Geri çekilmek istesede izin vermedim.
Bir telefon sesi duyduğumda amelia'yı kendimden uzaklaştırdım ve işaret parmağımı dudaklarıma götürüp sus işareti yaptım.
"Evet yaptım sayılır Bay Phillips. Efendim ? Duyamıyorum? Bir saniye çekmiyor sanırım buradan" adım seslerinden sonra kapının açılma ve ardından kapanma sesi. Kabinin sürgüsünü açtım ve dışarı çıktım. Dış kapıyı açıp kafamı dışarı uzatıp etrafı kolaçan ettim.
Orta yaşlı adam elinde telefon uzaklaşırken kapıyı yavaşça araladım ve Amelia'ya baktım tam arkamda duruyordu. Kapıdan geçip merdivenlere yürümeye başladık.Okuldan çıktığımızda Amelia bana döndü. Arabaya binmek istemediğini söyleyecekti. Bu kız beni çok yoruyordu.Çok inatçıydı ve de aptal.
"Yürümek istiyorum" Hafif rüzgarın esintisiyle saçları savruldu ve o çiçeğimsi kokusu ciğerlerimi doldurdu.
"Tamam" dedim itiraz etmeden bir an şaşırsa da arkasını dönüp dış kapıya doğru yürümeye başladı. Bende arkasında yürümeye başladım onu tek bırakacak değildim.
1.si evin adresini bilmiyordu. 2.si başına dert açmakta üstüne yoktu. 3.sü ise sanrım şimdilik bu kadar sebep yeterliydi.Başını çevirip beni gördüğünde yürümeye devam ederek
"Yalnız yürümek istiyorum" dedi
"Zaten yalnızsın" dediğimde gözlerini devirdi ve kafasını önüne çevirip yürümeye devam etti. Yaklaşık yirmi dakika yürüdükten sonra durdu ve bana döndü.
"İlk günden böyle bir şey yapmak zorunda mıydın?" sesi sakindi.
"Gerçekten neye sinirlisin Amelia ? İlk günden bir kızla olduğum için mi yoksa sadece bir kızla olduğum için mi? " teknik olarak birlikte olmuş sayılmazdık ama şuanda ayrıntıları anlatacak değildim zaten gereğinden fazla uzamıştı bu konu.
"Sinirli falan değilim ben!" diye gürlediğinde güldüm
"Evet belli oluyor hiç sinirli değilsin" nefesini hızla geri verdiğinde öfkesini kontrol etmeye çalışıyor gibiydi.Bu böyle olmayacaktı derin bir nefes aldım ve ona doğru bir kaç adım attım. Ama geriye doğru gittiğinde durdum.
"Bak o kız umrumda bile değil sadece rahatlamaya ihtiyacım vardı oldu ve bitti işte bu kadar " gözlerini kırpıştırıp bana bakmaya devam etti.
"Hep böyle miydin yoksa sonradan mı oldun ?" ne demek istediğine anlam verememiştim.
"Ne olmuşum?" dedim saçma bir cevaptı ama soru da pek anlamlı sayılmazdı.
"Hep böyle duygudan yoksun muydun?" derin bir nefes alıp gözlerini gözlerime dikti ve devam etti "Söylesene Jason sahiden bir kalbin var mı ?" ...
Evet arkadaşlarr yeni bölüm geldii :))Yorumlarınız beni çok mutlu ediyor hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum ve kocaman öpüyorum :)) :* :*
Bu arada bu hafta sınav haftam yeni bölüm biraz geç gelebilir bu yüzden yeni bölüm gelene kadar +180 vote olursa çok mutlu olurumm :))))
Yeni bölümde görüşmek üzere hepinizi çok seviyoruum :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TROUBLE (Baş Belası) (ASKIDA)
ChickLitAşıktım ? Aşk ne tuhaf şeydi. Tüm duyguları barındıran ve hepsine ihtiyaç duyandı aşk. Sanki bir tanesi olmazsa aşkta olmazdı. Öfkeydi aşk, nefretti, yeri geldiğinde kaybetme korkusuydu, yeri geldiğindeyse sahiplenmeydi. Sanki kelimelere sığardı? Aş...