13

1.8K 80 49
                                    

Batsy beni iyi korunaklı oldukça lüks bir apartman dairesine getirmişti. Kendisi de aynı apartmanın karşı dairesinde kalacaktı.
"Eşyalarım?"
"Onları boşver Harleen. Yenilerini alırız."
"Peki." diyerek gülümsedim. Yeni bir başlangıç eğlenceli olacaktı. Ve sanırım artık Batman'le birlikte olacaksam Harleen'e geri dönmeliydim.
"Bruce...Ben tekrar Harleen olmak istiyorum. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum."
Bruce iki elini de boynuma dolayarak sakin sesiyle cevap verdi:
"Sen her şeyi başarırsın Harleen. Ve merak etme ben hep sana yardım etmek için yanında olacağım."
Ufak bir tebessüm edip odamın kapısını açtım.
İçerisi sanki daha önce hiç hava almamış gibi kokuyordu. Eşyalar yepyeniydi.
"Harleen, yüzüne koyu bir fondöten sürmelisin. Saçını da boyaman için aldığım boyayı banyoda bulabilirsin."
Başımla Bruce'u onaylayıp banyoya girdim. Eski saçlarımla aynı tonda bir sarı boyaydı bu. Yeniden Harleen olmak tuhaf olacaktı. Ama buna değerdi.
Boyayı saçlarıma sürdüm ve kuruması için başıma havlu geçirdim.
Öylece dikilirken karnımın guruldaması ile bayağıdır bir şey yemediğimi ve acıktığımı fark ettim. Mutfağa gidip buzdolabını açtım. Soğuk pizza paketlerinden birini alıp ocağa koydum ve ısıtmaya başladım.
Pizza nihayet ısındığında tabağa koyup yemek masasına geçtim. Ufak ısırıklar alırken bir yandan da Joker'i düşünüyordum. Acaba şu an ne yapıyordu? İyi miydi? Beni arıyor muydu?
Tüm bu sorular beynimin için kargaşaya sebep olurken kalın bir erkek sesi yardımıma koştu:
"Harleen, ben alışverişe gidiyorum. İstediğin bir şey var mı? "
İstediğim bir şey yoktu. Ama hava almak için dışarı çıkmaya ihtiyacım vardı. O yüzden Bruce'a onunla gidip gidemeyeceğimi sordum. Kabul ettiğini söyleyince ise artık kurumuş saçlarımdan havluyu çıkardım ve üzerime kısacık bir şort ile salaş bir tişört giydim. Çantamı alıp yük yapmak istemediğimden telefonumu cebime atıp Bruce'un arabasına ilerledim.
Bruce, siyah güneş gözlüklerini takmıştı ve bana doğru bakıyordu. Kapıyı açtı ve gülümseyerek arabaya binmemi bekledi.
"Pekala Harleen, çekinmek yok. Ne istersen söyleyeceksin."
"Tabii söylerim." Şirince gülümsedim. Halinden mutlu gibiydi. Tuhaf...Oysa ilk teklif ettiğimde onunla gelmemden rahatsız olacağını düşünmüştüm.
Marketin otomotik kapısından içeri girdiğimde bakış açıma giren ilk şey puding standı oldu. Heyecanla standın önüne koştum ve alabildiğim kadar fazla puding aldım. Çikolatalı, çilekli, vanilyalı, fıstıklı, muzlu ve daha bir sürü aroma içeren pudingler... Sonunda kendime geldiğimde Bruce'u fark edip utançla pudingleri geri yerlerine bırakacakken Bruce güçlü koluyla bileğimi kavrayıp bunu engelledi.
"Harleen, istiyorsan alabilirsin. Hem ben de puding severim. Şimdi buradan bir film alırız ve akşam pudinglerimizi yiyerek seyrederiz."
Fikri kulağıma pek hoş gelmişti. Samimi bir ifadeyle pudingleri alışveriş sepetine koydum. Ben etrafta gezerken Bruce da evin ihtiyacı olan birkaç şey alıyordu. CD ve DVD'lerin satıldığı yere geldiğimde dudağımı büzerek incelemeye başladım. Aksiyon ve gerilimli filmlerden uzakta köşede kalmış romantik bir filmi elime aldım.
Filmin adı: Pudingim olur musun?
Konusu: Hannah pastanede pudingleriyle meşhur olmuş güzel bir genç kızdır. Maddi durumu kötü olduğundan okul arkadaşları sürekli onunla dalga geçmektedir. Bir gün rastlantı sonucu okulun popüler erkeği olan Ben, Hannah'ın çalıştığı pastaneye uğrar. Ben, Hannah'ın pudingini daha ilk tattığında onun dünyadaki en güzel puding olduğunu düşünmüştür. Artık her okul çıkısı Ben pastaneye uğrar olmuştur. Ve gün geçtikçe Hannah'ya ısınır. Bu ikilinin tatlı diyalogları ve aşklarını izlerken pudinglerinizi yanınıza almayı unutmayınız!"
Harleen, CD'nın arkasındaki yazıları okuduktan sonra gülümsedi. Aradığı filmi kesinlikle bulmuştu. Omzunda hissettiği elle bakışlarını hangi ara buraya geldiğini anlamadığı Bruce'a çevirdi.
"Filmi seçtin mi Harleen?"
"Evet, Bruce. Gidiyor muyuz?"
Bruce başıyla beni onayladı ve arabanın anahtarlarını uzattı.
"Sen arabaya bin. Ben bunları ödeyip geliyorum."
Anahtarlarla arabayı açtım ve oturup beklemeye başladım. Cam tıklatıldığında Bruce olduğunu düşünerek kapıyı açtım. 16-17 yaşlarında bir kız donuk gözlerle bana bakıyordu.
"Buyrun?"
"Sen Harleen Quinzel misin?"
"Evet?"
"Beni tedavi etmediğin için bu hale geldim!" Kız birden öfkelenip saçlarımı çekiştirmeye tırnaklarıyla suratımı çizmeye başladı. Ne yapacağımı şaşırmıştım.
"Dur lütfen! Sen kimsin?"
Sorum kızı biraz sakinleştirmiş gibi görünüyordu.
"Kylie."
Kafamda geçmişe ait bir görüntü belirmişti. Doktordum ve hasta raporlarından birini okuyordum: Kylie Pettingson.
"Kylie Pettingson?'
"Evet oyum!"
"Pekala, sakin ol. Bak gerçekten açıklamak için yeterli sebeplerim var."
"O sebeplerin hepsini biliyorum."
Ses tonu beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Suçluydum. Kızın hastalık seviyesi orta dereceydi. Eğer saçma sapan şeylerle uğraşmasaydım onu tedavi edebilirdim.
"Git Ugly."
Şaşkınca başımı kaldırdım ve etrafta birini aramaya başladım.
"Ugly kim?"
"Görmüyor musun? Yanımda. Kendisi oldukça çirkindir. Onunla dalga geçmeyi seviyorum."
Kız şizofrendi. Ugly onun hayali arkadaşıydı. Muhtemelen Ugly haricinde bir sürü arkadaşı da vardı.
"Anladım...Kylie ben gerçekten senin için çok üzgünüm. Bak, istersen bizimle gel. Belki bir şekilde tedavine devam edebilirim."
Önerimi beğenmiş gibi görünüyordu. Bir süre söylediklerimi kafasında tarttı ve ben daha bir şey söyleyemeden arka koltuğa oturdu.
"Geldim Harl- Bu kim?" Bruce, Kylie'yi görünce merakla sormuştu.
"Bu Kylie. Kendisi bir zamanlar benim hastamdı. Ama maalesef onu tedavi etmeye hiç fırsatım olmadı. O yüzden bizimle gelecek ve tedavisine evde devam etmeye çalışacağım."
Bruce bir şey söylemeden arabayı çalıştırdı. Dikiz aynasından Kylie'yi gözetliyordum. Arada bir havaya fısıldıyor ve sonra üfleyip başını cama yaslıyordu. İçimdeki ses onun tuhaf olmadığını haykırıp duruyordu. Bense onu susturup Harleen olmaya devam edebilmek için çabalıyordum. Araba fren yaptığında geldiğimizi anladım. Kylie benden önce inmişti bile. Ben de onun yanında gidip elini tuttum. Ona güven vermek istiyordum.
"Eviniz güzelmiş." dedi gözlerini görkemli binaya dikerek.
"Teşekkür ederim." diyerek cevap verdim. Gülümsemeye dikkat ediyordum.
Bruce kendi dairesine gidip kapısını kapattı. Gitmeden önce bana pudingleri ve filmi vermişti. Bana ait olan daireye girip kapıyı arkasından kilitledim. Kylie de benimle birlikteydi.
"Puding yap." Ne emir verircesine ne de rica edercesine söylemişti bu kelimeleri. Onu elimle onayladım ve mutfağa geçerek puding için malzemeleri hazırlamaya başladım. Ben pudingi yaparken oda dikkatlice beni izliyordu. Sanki ne kadar dikkatli yaptığımı ölçer gibiydi.
Nedensizce kendimi Kylie'nin annesi gibi hissediyordum. Yaşım anne olmak için gençti ama bu istemsiz duygu beni ele geçirmeye başlamıştı bile.
Elime değen bir başka elle irkildim. Kylie kaşığı elimden almış pudingi karıştırıyordu.
"Ne? Sen karıştırmayı unutmuştun."
Sözleriyle düşünceler arasında dalıp giderken pudingi tamamen unuttuğumu fark ettim. Minnettar gülümsememi ona gönderirken o da samimi gülümsemesiyle karşılık verdi.
"Bitti." Dediğinde elinden tencereyi alıp pudingi kaselere boşalttım. Soğuması için buzdolabına koydum.
Kylie
La la la la la...Pudinglerin soğuması için onlara şarkı söylüyordum. Harleen sesimden büyülenmişçesine beni dinliyordu. Sesimin güzel olduğunu birçok insan tarafından duymuştum.
Şarkım pudingleri mutlu etmişti galiba. Harleen iki kaseyi buzdolabından aldı. Televizyonun karşısındaki koltuğa oturdu. Bende yanına geçtim ve en yakın arkadaşım olan Gila için boş bir yer bıraktım. Gila ile aynı yaştaydık. Tamamen herkesten uzak ergence tavırlar sergileyen bir kızdı. İşte onu bu yüzden seviyordum.
Gila bana döndü ve fısıldamaya başladı:
"Bu film çok sıkıcı. "
"Sabret Gila. "
"Onun için Joker'i bul."
"Ha?"
"Onun kim olduğunu bildiğini sanıyordum. Boşversene."
Gila yalancıktan öksürüp ayağa kalktı. Kendi laptop'unu açtı ve facebook'a girdi. Tahminen yine bir sürü arkadaşlık isteği gelmişti. İşine gelenleri kabul etti. En sonunda bir şeyin fotoğrafını açıp laptop'u bana çevirdi. Saçları yemyeşil, yüzü kireç rengi tuhaf bir adamdı bu.
"Bu Joker."
Joker dediği bu muydu? Karşımda tapılası biri vardı. Gila ise umursamıyor gibiydi. Gerçi onun umursadığı bir şey var mı merak ediyorum.
"Onu bul. Harleen'in yerini söyle."
Bunu neden istediğini bilmiyordum ama ona çok güvendiğimden kabul ettim. Joker'i arayacaktım. Gila donuk bakışlarını Harleen'e çevirdi. Harleen tamamen filme kapılıp gitmiş orada olduğumuzu unutmuştu bile.
Filmde pudinglerden bahsediyordu. Gila yanıma gelip pudingimden bir kaşık aldı. "Lezzetli olmuş" dedikten sonra gülümsedi.
Aslında Gila ne kadar umursamaz gözüksede çok neşeliydi.
"Bana neden inanıyorsun?"
Gila'nın bu tuhaf sorusuyla şaşkına döndüm.
"Dedim ki bana neden inanıyorsun?"
"Sen gerçeksin Gila."
"Birilerinin bana böyle hissettirmesi hoşuma gidiyor. "
Gila gözden kaybolduğunda telefonuma bir mesaj geldi:
"Selam."
"Harley orada değil mi 😈"
"Onu almaya geliyorum."
"Onun için güzel bir ceza hazırladım."
"Ona söyle Bayan Şizofren hazırlansın."
"Bu arada benim yerime Gila'ya da teşekkür edersin."
Bu kimdi? Gila'yı nereden tanıyordu? Harleen tehlikede miydi?

Umarım bölümden sıkılmamışsınızdır :) Kylie ve Gila ile biraz ilgilenmek istedim. Medyada Kylie var. Şimdi de Gila'yı koyuyorum

 Şimdi de Gila'yı koyuyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu da Gila. Siz hangisini tercih ederdiniz Gila mı? Kylie mi??
#TeamGila?
#TeamKylie?
Kendinize iyi bakın! 💚

King and Queen of Gotham || Jarley Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin