BÖLÜM 9

514 50 44
                                    

Merhaba arkadaşlar bildiğiniz üzere okullar açıldı ve derse gömüldük.. bu yüzden yeni bölüm gelme sıklığı çok nadir olacak. Bugünkü bölümü elimden geldiğince güzel yazmaya çalıştım umarım beğenerek okursunuz hepinizi öpüyorum...♡
×××××××××××××××××××××××

Mycroft gerçekten çok mutluydu Lestrade elini elinden çekmemişti. Elleri o şekilde gideceği yere varana kadar kalmıştı.

Araba lüks bir lokantanın önünde durdu. Lokantanın tabelasında (GORDON RAMSAY) yazıyordu. Mycroftla birlikte lokantaya girip yerlerimize oturduk.

Yerimiz en üst katta bir cam kenarındaydı. Kar manzarası gerçekten muhteşemdi. Mycroft eliyle garsonu çağırdı.

Garson yanımıza gelip isteyeceğimiz şeyleri merakla bekledi.

"Ben bir pirzola ve kırmızı şarap alayım." Diyip bana döndü Mycroft.

Bende hemen garsona dönüp;

"Biftek ve içecek olarak vodka istiyorum." Dedim.

Mycroft'un beni buraya neden getirdiğini çok merak etmiştim. Hiç beklemediğim hareketleri sergiliyordu. Çok düşünceli görünüyordu hemen bir soru yönelttim;

"Mycroft beni buraya çağırmanın önemli bir sebebi var mı?" Dedim.

Sesimde biraz titreme olmuştu.

Bana uzunca bir bakış attı. Sanırım söyleyeceği şeyleri hesap ediyordu.

"Dün gece bana kahve ısmarlamıştın. Bugünde ben sana yemek ısmarlamak istedim. Hem birbirimizi daha iyi tanıma konusunda güzel bir fırsat olacağını düşündüm." Dedi Mycroft.

"Ah tabi bunu hiç düşünmemiştim kusura bakma evet bu konuda haklısınız birbirimizi daha yakından tanımak için güzel bir fırsat" diye geveledim.

Yemekler önümüze servis edilmişti bile. Yemeklerimizi yedikten sonra elimi cebime sokup hediyeyi tam çıkaracaktım ki Mycroft'un telefonu çaldı.

Telefonunun ekranına bakıp hiç düşünmeden hemen telefonunu açtı. Bana hemen geleceğim bakışı atıp lokantanın lavabosuna gitti.

Mycroft Lestrade'nin cebinden çıkaracağı şeyi çok merak etmişti. Tam Lestrade cebinden bir şey çıkartırken telefonu çalmıştı.

Ekrana baktığımda Sherlock'un beni aradığını gördüm zaten beni sürekli aramazdı. Galiba yine işi düşmüştü bana.

Hemen Lestrade'den müsade isteyip lavaboya gitmiştim.

Telefonu açıp söze girdim;

"Efendim Sherlock bir sorun yok ya?"

"Mycroft bana acilen bir uçak ayarlamanı istiyorum. Bugün ya da yarına!"

"Sherlock! Yine burnunu hangi işlere soktun? Sürekli bir bela alıyorsun başına!"

"Berlin'e gitmem gerek ciddi bir mesele değil merak etme sadece birini araştırmakla meşgul olacağım."

"Pekala yarın saat iki buçukta uçağın hazır olacak ona göre hazırlığını yap." Dedi Mycroft.

Sherlock biraz bekledi aslında içinden teşekkür etmek geldi abisi sonuçta onun hep iyiliğini istiyordu. Ama yinede her zaman ki soğukluğuyla

"Tamam." Diyip Mycroft'un suratına telefonu kapattı.

Mycroft bu duruma alışkındı yinede sinirli bir şekilde Sherlock'un görmeyeceğini bilmesine rağmen gözlerini devirdi.

Lestrade onu masada bekliyordu. Hemen hızlı adımlarla yanına gitti. Bir açıklama yapması gerekiyordu.

"Kusura bakmayın Bay Lestrade. Sherlock aradı önemli bir meselesi varmış uçak ayarlamamı istedi." Diye söze girdi Mycroft.

Aslında Mycroft asla kimseye açıklama yapmazdı. İlk kez birine açıklama yapıyordu oda sevdiği adama...

"Ah klasik Sherlock... her neyse benim sana bir şey vermem gerek." Dedi Lestrade.

Mycroft'un kalbi yerinden çıkacakmışcasına atmaya başlamıştı.

Lestrade ayağa kalkıp Mycroft'un yanına ilişti ve cebinde olan kutuyu çıkarıp Mycroft'a verdi.

"Umarım beğenirsin..." dedi içtenlikle Lestrade.

Mycroft kutuya göz gezdirdi. Nazikçe kutuyu açtı ve kravat iğnesinin en sevdiği şemsiye şeklinde olduğunu görünce gülümsemeden duramadı.

Hemen iğneyi Lestrade'nin eline tutuşturup;

"Lütfen kravatıma iğneyi takmama yardım eder misin?" Dedi Mycroft.

Aslında kendiside takabilirdi. Ama Lestrade'nin takmasını çok istediği için bahane uydurmuştu.

Lestrade iğneyi eline aldıktan sonra Mycroft'un kravatına iğneyi takmakla uğraştı. Mycroft Lestrade'nin ellerinin göğüsüne değişini hissederek haz aldı.

Sonunda Lestrade iğneyi takmıştı. Gülümseyerek yerine oturdu.

Mycroft dışarıdaki kar manzarasına baktı.

"Bay Lestrade terasa çıkalım mı? Oldukça güzel bir manzara var..." dedi Mycroft.

"Tabi olur bende manzaraya bayıldım." Dedi Lestrade.

İkiside montlarını görevliden isteyip giydikten sonra terasa çıktılar. Rüzgar biraz şiddetliydi. Serin hava insanı titretecek kadar kuvvetli olsada sakinleştiriyordu.

Mycroft Lestrade'ye baktı. Boynunda atkı dahi yoktu. Hemen fularını çıkarıp Lestrade'nin boynuna doladı.

Lestrade çok şaşırmıştı. Mycroft'tan böyle bir hareketi asla beklemezdi. Göz göze gelmişlerdi. Kar üzerlerine yağmaya başlamıştı.

Uzun süre birbirlerine bakıyorlardı ki aniden havai fişekler atılmaya başladı. Lestrade havai fişeklerine baktı ve hemen Mycroft'un elini istemsizce tutup terasın ucuna götürdü.

"Harika değil mi? Çocukluğumdan beri izlemeye bayılırım." Dedi Lestrade.

Mycroft ona gülümsemeyle karşılık verdi. Lestrade havai fişeklere tekrardan bakacaktı ki hala Mycroft'un elini bırakmadığını gördü hemen utançla çekti.

"Lestrade ben nasıl söze başlayacağımı bilmiyorum açıkcası seninleyken kendimi mutlu hissediyorum. Seni gördüğümde kalp ritmim değişiyor ilk kez bu duyguları hissediyorum." Dedi Mycroft.

Lestra'de bu sözleri duyunca kısa bir şaşkınlık geçirdi. Tekrardan Mycroft'un elini tuttu ve gözlerinin içine baktı.

"Aşk bu Mycroft, kelimelerle ifade edemediğin şey aşk." Dedi Lestrade tüm cesaretiyle.

(♡VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN♡)






Johnlock And MystradeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin