Evvet, yb yayimda. Umarım beğenirsiniz aksiyonlar birkaç bölüme başlıyor. Iyi okumalar.
Mert
Sevmek. Aşık olmak. Bunların hepsi bir gün elbet bulacaktır herkesi. Geç de olabilir bu erken de ama elbet bulacaktır. Beni erken bulduğu için çok şanslıydım. Şanssız olduğum taraf ise sevdiğim kişinin sürekli olarak ölüme meydan okumasıydı.
Gözlerimi her kapattığımda onun ölümlerini görüyordum. Korkuyordum. Neden bilmiyorum ama korkuyordum işte. Sanki bir şey yaklaşıyordu. Kötü bir şey ve ben bu sefer içimdeki hislerimi dinleyip Miray'ı asla yalnız bırakmayacaktım. Her ne olursa olsun. Geçen defa yaptığım hatayı yapmayacaktım.
Yine nefes nefese uyanmıştım işte. Onun ölümünü görmüştüm ve yatakta ter içinde kalmıştım. Yan tarafıma uzanmıştı elim her zamanki gibi ama o yoktu. Unutmuştum yine onunla ayrı yattığımızı.
Sinirle başımı ellerim arasına alıp aklıma gelen düşüncelere odaklanmaya çalıştım. Rüyamı düşünmemeye çalıştım. Fazla gerçekçi olan rüyamı. Miray hafızasını kaybetmişti ama bu ona olan hislerimi asla değiştirmeyecekti. O hala aşık olduğum kişiydi. O hala karımdı. Ellerime aşık olan karım. Gözlerime bayılan karım. Öpücüğümle mest olan karım....
Sinirle nefes aldım ve odadan çıktım. Evet yarı çıplaktım, üzerimde sadece bakserım, vardı ama umurumda değildi. Onun uyuduğunu, nefes alıp verdiğini görmem lazımdı. Hem de biran önce. Herkes zaten bu saate uyuyor olmalıydı. Yavaşça odamıza girdim. Yatakta uyuyordu ruhum. Kapıda bir süre onu izledim. Daha sonra ise kapıyı kapatıp içeri girdim.
Birkaç gecedir onu ziyarete geliyordum. Çünkü onun olduğunu gördüğüm rüyalar görüyordum ve her gece uyandıktan sonra onun iyi olup olmadığını kontrol etmeye daha doğrusu onu izlemeye geliyordum. Ancak o zaman rahat bir nefes alıp tekrar uykuya dalabiliyordum.
Yavaşça yatağın kenarına ondan biraz uzağa sandalye çektim ve oturdum. Ne kadar güzel görünüyordu iki ayın ışığı altında. Masal gibi. Bu düşünceme gülümsedim.
Birkaç gecedir onu izlemem rağmen o bunun farkında degildi. Eskiden olsa hemen hissederdi. Belki de güçlerini kaybetmeye başlamıştı. Ama bu benim umurumda degildi. Onun hafızası geri gelsin de isterse hiçbir gücü olmasın. O bana yeterdi.
Yavaşça uzanıp ilk çekmeceden çizim defterimi, kalemimi aldım. Biraz geri çekilip çizim defterimi açtım ve onun bu iki ayın ışığı altınları görüntüsünü çizmeye başladım. Görüntüsü fazla cazipti.
Miray
Rüyalar aslında bizim içimizde gizli olan her seyin ortaya çıktığı bir evrendir. Öyle değil mi?
Sanırım benim içimdeki gizli arzum Mert'ti. O garip görüntüden beri ondan uzak durmaya çalışıyordum. Ne kadar başarılı oluyordum bilmiyordum ama bu kalbimi kırıyordu. Biz acaba gerçekten öyle bir şey yaşamış mıydık ?
Neyse. Rüyamda duştan çıkmıştım ve odama girmiştim. Tam bornozumu çıkarırken kapı aniden açılmıştı. Ben de hemen bornozumu geri giymiştim tabi ki. Giren kişi kapıyı kilitlemişti. Arkası dönük olduğu ve bulanık göründüğü için kim olduğunu bilmiyordum.
"Sen de kimsin ve bu odaya böyle girme hakkını nerden buldun?" diye sordum sinirle.
"Nerden mi buldum? Bedeninden ve gözlerinden." dedi gülerek. Hala arkası dönüktu.
"Ne?" diye sordum şaşkınca.
"Ah hadi ama Miray. O şeyi gördükten sonra benden uzak durmaya çalıştın ama kendini çok belli ediyorsun. O şeyi tekrar yaşamak istediğini. Özellikle de aynı kişi ile." dedi ve bana döndü bu Mert'ti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Kız 4; Kan Kehanetleri
FantasyKehanetler, hepsi aslında gerçekleşecekti. Şu ana kadar gerçekleşen sadece başlangıç kehanetiydi. O da adı üstünde bütün kehanetlerin başlangıcıydı. Ilk kehanet unutmaktı. Ilk kehanet Kraliçe'nin başına gelmişti. Her şeyi unutmuştu. Peki nasıl hatır...