Merhaba Evet. Yazarınız 4. Kitapla geri döndü. Nasılsınız benim biricik ejderha okuyucularım? Özlediniz mi beni? Beni özlemeseniz ve buradaki yazıyı çoğunuz okumayacak olsa bile kesinlikle Miray, Mert, Can, Talha, Esra, Melek, Melisa gibi karakterleri özlemişsinizdir. O zaman daha fazla konuşmadan sizi onlarla yeniden buluşturayım. İyi okumalar.
Miray
Her şey size göre ne kadar normal ve doğru gelişmişti değil mi? Kehanet gerçekleşmeliydi ve gerçekleşmişti. Ama benim hayatım karmakarışık olmuştu. Hiç kimseyi tanımıyordum. Hiç kimseyi hatırlamıyordum. Bomboştum.
Bu nasıl bir boşluktu böyle? Beynimdeki boşluğu anlatmaya kalksam... boş verin. Kocaman bir kara delikti işte ve beni yutmaya çalışıyordu. Tabi hatırlamaya çalıştığımda. Şu anda da farklı bir durumda değildim. Kendimi hatırlamaya çalışıyordum.
Durun her şeyi uyandığım günden itibaren anlatayım size. O gün tanımadığım kimseler olduğu için değil. Garip adını hatırlamadığım yaratıklar olduğu için çığlık atmıştım. Çok korkutucu görünüyorlardı.
Bir süre çığlık attıktan sonra biri ağzımı kapattı. Ben hızla bunu bana yapan kişiye baktım. Buz mavisi gözleri sinirle bakıyordu bana. Onun gözlerine bakmam ile kalbimin atışı sekmeye uğradı.
"Yeter artık! Çığlık atmayı kes." dedi sinirle.
O anda nedense ağlamak istedim. Bana sadece kızmıştı, onu tanımıyordum ama bu kalbimi acıtmıştı.
Başka bir çocuk, ela gözlü olan hızla öne atılıp, "Mert. Sakin ol. Kız sadece korktu." dedi hüzünle.
"Şimdi kız mı oldu Can?" dedi adının Mert olduğunu öğrendiğim buz mavisi gözlü çocuk ve bana bakıp sinirle nefes alıp odadan çıktı.
"Sen iyi misin?" diye sordu mavi gözlü ama gözleri renk değiştiren kız.
"İyiyim ama rica etsem gözlerinizin rengini sabitleseniz, başım ağrıdı." dedim hem o kıza hem de ela gözlü adının Can olduğunu öğrendiğim çocuğun yanındaki kıza.
İkisi de birbirine baktı ve, "Sanırım biz çıkmalıyız." deyip çıktılar.
Bu arada o gözleri renk değiştiren kızlardan birinin yanındaki yeşil gözlü çocukta Mert'in ardından çıkmıştı ama ben fark etmemiştim. Tek odaklandığım odadaki yaratıklardı.
"Sen neden korktun?" diye sordu Can merakla.
"Şu yaratıklardan." diye fısıldadım biraz uzağımızda duran yaratıklara bakarak.
"Yaratık mı?" dedi iki yaratıkta ve odadan sinirle çıktılar. Onların ardından bir diğer ela gözlü sarışın çocukta çıktı. Ama bal gözlü kız kaldı.
"Ne dedim ki ben şimdi? Onlar yaratık değil mi sonuçta?"
"Onlar ejderha." dedi Can hüzünle. O anda onun da benden kaçmak istediğini anladım.
Herkes benden kaçmalıydı zaten. Aklında bomboş bir delik olan birini kim isterdi?
"İyiyim ben git hadi sen." dedim sahte bir gülümseme ile.
Biran gözlerime baktı. "Hatırlamıyorsun değil mi? Hiçbirimizi. Ne beni, ne Mert'i, ne de-" dedi ve durup derin bir nefes aldı, "-kendini."
"Benim biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var." dedim bal renkli gözlü kıza da Can'a da bakarak.
"Tamam." dedi her ikisi de ve odadan çıktılar.
Bir süre sadece yatakta oturup etrafa baktım. Hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi hatırlamamak çok kötü bir duyguydu. Birine bakmak, onu bir yerden tanıdığını bilmek ama hatırlamamak. Onu bilmeden kırmak. İşte uyandığımdan beri herkese yaptığım buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Kız 4; Kan Kehanetleri
FantasíaKehanetler, hepsi aslında gerçekleşecekti. Şu ana kadar gerçekleşen sadece başlangıç kehanetiydi. O da adı üstünde bütün kehanetlerin başlangıcıydı. Ilk kehanet unutmaktı. Ilk kehanet Kraliçe'nin başına gelmişti. Her şeyi unutmuştu. Peki nasıl hatır...