Evet, merhaba merhaba merhaba ejderha okuyucularım nasılsınız? Ben iyiyim. Ama kafayı yiyorum sanırım. Iki sey var bana bunu düşünmeye iten. Birincisi etrafimda gördüğüm insanları hep lgbt diye düşünüp mutlu oluyorum. Kötü düşünmeyin. Yani mesela ne kadar cesur olduklarını düşünüp mutlu oluyorum. Belki de lgbt ile alaklari yoktur. Onu bilemem. Ikincisi benim deli shipperlığım. Yani bir aşkın sonunu biliyorsunuz ama yine de seviyorsunuz hem de delicesine. O aşkın bitişi hakkında tek bir kelime duymanız sizi atlatmaya yetiyor. Malec aşkını bilenler bilir. Magnus 💖 Alec. Bilmeyenler için soyliyeyim. Ikisi de erkek. Ayrıca aşkın sonu şöyle (malec shipper olup sonunu bilmeyenler lütfen okuyup üzülmesin.)
*Alec ölüyor. Ve Magnus ölümsüz olduğu için yüzyıllarca evet yüzyıllarca yaş tutuyor 😢😢 Ay ben ağlamaya gidiyorum. Iyi okumalar. Evet deli bir yazarınız var. Hayırlı olsun. Yb eğer Ankara'ya gitmezsem Salı. Gidersem burdan bir duyuru yayımlayacağım. Iyi okumalar. Kendini dururamiyorum. Ağlamaya gidiyorum. By. Fesatli günler dilerim.😈😈💜
Not; Bu bölüm biraz değişik oldu. Biliyorum birkaç bolumdur. +18 yer oluyor ama maruz görün lütfen. Bu bölümdeki yeri özel biris rica etti. Ondan dolayı. Multi deki şarkı ile okuyun lütfen. Neyse. Iyi okumalar. Ağlamaya devam edeceğim. 😢
Can
Her şey aslında nasıl başlar ve biterdi? Mutlu bir şekilde başlayıp mutlu mu biterdi? Mutsuz bir sekilde başlayıp mutsuz mu biterdi? Bu kural mıydı? Peki bu kurallar yıkılamaz mıydı?Deneyen olmuş muydu ki bu söyleniyordu? Belki de bu saçma laneti bozacak bir aşk aranıyordu ve bu aşk ortaya çıkmıştı çoktan ne dersiniz?
Belki de mutlu son değil de bir timsahın derisini yüzmek daha iyi hissettirirdi. (Hook seni özlüyorum. Once upon a time izleyenler anladı 😉😈)
Kapıyı açıp içeri girdiğimde Melek içerde değildi. Yavaşça kitapları yerine bıraktım. Tam bir derin nefes almıştım ki, "Boşuna seviniyorsunuz Ekselansları." dedi banyo kapısından biri. Tabi ki benim Melek'imdi. Üzerinde mavi bir gecelik vardı.
"Seçimini beğendim." dedim yavaşça ona yaklaşırken.
"O kadar kolay değil Can bey. Otur şu koltuğa." dedi sinirle.
Bir süre ona baktım. Bakışma yarışması gibi bir şey yaşadık bir an. Ve yarışmayı o kazandı. Ben de kabul edip koltuğa oturdum.
Tekli koltuğa oturunca o da benim karşıma oturdu. Bacak bacak üstüne atıp bana baktı.
"Tatil nasıldı?" diye sordu ima ile.
"Oraya görev için gittim hatırlarsan Melek'im."
"Hm. Bana birkaç gündür olanları anlatmaman garip değil mi Can? Tamam, gittiğinde yaşadıklarını saymıyorum ama gitmeden yaşadığın ilginç olaylara ne diyorsun? Bu da benden kaçıp hem görevi hem de tatili bir arada yapma fırsatı sundu değil mi?" diye sordu Melek bana doğru eğilip.
Gözlerim açık yakasına kayarken güldüm ve, "Bir yandan beni tahrik edip ağzımdan laf almaya çalışıyorsun meleğim." dedim. "Ama unuttuğun bir şey var. Ben Mert değilim." dedim ve göz kırptım.
"Haklısın. Mert değilsin. Onun nasıl olduğunu pek bilmediğim için karşılaştırma yapamayacağım." dedi fesatça gülümseyip geriye yaslanırken.
"Bir de bilseydin?" dedim biraz sinirle.
"Aslında düşününce herkesin yatak odası biraz ateşli değil midir?" dedi gülerek göz kırparken.
"Öyle mi?" dedim ve yerimde kıpırdandım.
"Neyse. Konumuza dönelim. Neden bana Miray'ın hatırlamaya başladığını söylemedin? Mesela Masal'a seçtiğin ikinci adı sormasını neden söylemediniz Can bey?" diye sordu sinirle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Kız 4; Kan Kehanetleri
FantasyKehanetler, hepsi aslında gerçekleşecekti. Şu ana kadar gerçekleşen sadece başlangıç kehanetiydi. O da adı üstünde bütün kehanetlerin başlangıcıydı. Ilk kehanet unutmaktı. Ilk kehanet Kraliçe'nin başına gelmişti. Her şeyi unutmuştu. Peki nasıl hatır...