18.Bölüm: Beta

208 20 0
                                    

Derek'le biraz daha konuştum. Belimin acısı geçmişti. Derek sargı bezini açmak için elini uzattığında 'nabıyosun' bakışları attığımda takmadı. Açtığında yara izi geçmişti. Hatta tek bir kan bile yoktu.

"Nasıl?" Diye sordum fısıldayarak. "Tahmin etmiştim. Artık bizden birisin çabuk iyileşme özelliğin var" dedi. "Gücümü nasıl kontrol edeceğim?"

"Hepsini öğreneceksin ama Lydia'dan uzak durman lazım zarar verebilirsin" dedi. Onun bana söylediklerini Derek'e sormayı düşündüm.

"Lydia... Bana bazı şeylerden bah-" derken sözümi kesti "Lydia bir banshee" dedi. "Ne?" Dedim. Banshee'de neyin nesi? "Sonra açıklarım ama kendini kontrol edene kadar burda kalman gerekiyor" dediğinde "Okulu ne yapacağım?" Diye sordum. "Bıradaki en iyi üniversiteye puanın yeter eğer bütün eğitimini burada tamamlamak istersen oraya burslu girebilirsin" dedi. "Sırf bu yüzden bunca emeği boşa harcayamam" dedim sinirle.

"O okula hakkımla çalışarak girdim. Ve bütün emeğim boşa mı gidecek?" Dedim. "Yapabileceğim bir şey yok. Eğer kontrol edemezsen çevrendekiler zarar görücek" diye bağırdı. Çabuk sinirlenen biri olduğunu anlamıştım. "Düşünmeliyim" diyip evden çıktım. Peşimden gelmedi.

1 gün sonra
Lydia'yla konuşmalıydım. Ona zarar vermek istemiyordum ve ondan ayrılmalıydım. En azından bir süre. Bunu nasıl yapacağımı düşünürken gayet zorlanıyordum.

Onun evine gitmekten vazgeçip Allison'u aradım. "Allison konuşmamız lazım." Dedim. Onun açıklayacak bir şeyleri olduğunu biliyorum. "Neden?" Dedi. "İşte. Sana konum atacağım oraya gel" diyip yandaki kafede durdum ve konumu yolladım.

Oturup beklerden Allison geldi "noldu?" Diye sordu. "Herşeyi anlat herşeyi" dedim. 'Herşeyi' kelimesine vurgu yapmıştım. "Anlatılacak bişey yok" dedi. "Nasıl yok? Tanımadığım bir adam evime giriyor. Ardından Lydia rüyalarından bahsediyor sonra ormanda Derek denen herifle karşılaşıyorum" dedim. Olayları anlatmadım. "Ve bunun içinde senin olduğunu biliyorum." Dedim ve gözlerimi kıstım. "Lydia neyden bahsetti.

"Sor sorması gereken ben değil miyim?"
"Neyden bahsettiğini söylersen belki daha açık anlatabilirim" dedi sinirle "rüyalarından çığlıklarından ve hislerinden bahsetti" dedim.

Birden kötüleştim. Nefes alış veriş hızım arttı. Ellerime baktığımda kan içindeydi. Tırnaklarım birden uzamıştı. "Kendimi biraz kötü hissediyorum hemen gelirim" diyip tuvalete koştum. Ellerimi duvara yaslayıp nefes alış verişimi düzenlemeye çalıştım.

Aynada kendime baktığımda gördüklerim karşısında şaşırmıştım. Hızla nefes alıp verirken tırnaklarımı daha çok derime batırıyordum. Kapısı açık olan tuvalette bir siyahlık gördüm. Başım döndüğü için kim olduğunu algılayamıyordum. "Kimsin?" Dedim zor da olsa. Yanıma yaklaştığinda Derek olduğunu anladım. Beni duvara yapıştırdı. "Dylan kontrol etmeye çalış" dedi. "Hadi yapabilirsin"

"Lydia'yı düşün" dediğinde sakinleştim. Birden tırnaklarım eski halini aldı. Gözlerim sarılığını kaybedip eski kahvemsi rengini aldı. Lydia... kendimi Lydia sayesinde kontrol edebilirdim. "İlk için gayet iyiydin" dedi. "İşte bu yüzden bana ihtiyacın var sana kontrol etmeyi öğretebilirim" dediğinde ondan yardım almayı kabul edecektim.

"Burada kalmaya karar verdin mi?" Dedi. Kafa salladım. "Kalacağım" dedim. Sevinmiş gibi sırıttı.

Allison'un yanına gittim. "İyi hissetmiyorum yarın konuşalım eve gitmeliyim" diyip yanından ayrıldım.

Eve gidip kendimi yatağın üstüne attım. Ailemin e şehire biraz uzaktı ama olsun. Ailemden kastım sadece babamdı. Onu yanlız bıraktığım için pişmandım. Babam için geri dönmek beni rahatlatıyordu. Babama sarıldım. "Bir süre burada kalacağım. Burada okuyacağım" dediğimda şaşkın gözlerle bana bakıyordu. "Neden?" Diye sordu "Bir yandan seni yanlız bırakmak hiç iyi olmadı ve burada okumak istediğime karar verdim" dedim biraz yalan uydurarak. Ama gerçekten babamı bırkmak rahatsız ediciydi. Şeriff olamsına rağmen hala onu korumak benim görevimdi.

Bir süre evde yattım. Vakit geçirmek için birşeyler yaptım. Ardından Lydia'ya gitmeye karar verdim.

Evden çıkıp Lydia'lara doğru ilerledim. Ondan ayrılıp ayrılmamak için tereddüte girmiştim.

Kapının önünde durdum. Bir kaç saniye duraksadıktan sonra zile bastım. Kapıyı açıp içeri davet etti girdim. Koltuğa oturdu. "Neredeydin?" Diye sordu. Hiçbir tepki vermemişti. "Düşünmeye ihtiyacım vardı." Dedim. Çok saçma bir cevap olsada başka diyebilecek bir şey yoktu. "Tamam" dedi. Biraz şaşırdım. "Ne yani kızmicak mısın?" Diye sordum. "Hayır" dedi.

Onun bu tavır ve davranışları garipti. "Sana birşey söylemem lazım" dedim. Biraz duraksadım.

Mükemmel gözlerine bakakaldım. Bir kaç dakika sonra "ne söyliceksin" dedi. Ardından kararımı verdim. Ucunda ölüm olsa bile bırakmazdım onu. "Seni seviyorum." Dedim yine gözlerine daldım. "Ve ne olursa olsun seni bırakmayacağıma söz veriyorum" dedim. Gözlerindeki aşkı yeniden gördüm. Bana kırılmıştı. Ama gönlüni alabilmiştim. Hızlıca yaklaşıp dudaklarından öptüm. Bu seferki saha hızlı ve daha tutkuluydu sanki. Koltuğa uzandık. Hiç kesilmeyen tutkulu öpüşmemiz git gide daha da mükemmelleşiyordu. Ellerim yine kalçaları arasında gidip gelirken. Onun elleri ise sıcaklığından yakacaktı sanki. sonra ayrıldık. Bir kaç dakika bakıştık. "Seni seviyorum" dedi. "Bende seni seviyorum" dedikten sonra yavaşça üstünden kalktım.

"Bu gece burada kal" dediğinde tamam anlamında kafamı sallayıp babama haber verdim.

Uyurken ona sımsıkı sarıldım. Sanki... son defa sarılırmış gibi. Veda edermişcesine sıkıca sarıldım. Ve hayatımdaki en güzel uyku onunla olan uykumdu. "Tatlı rüyalar" dedim kulağına. "İyi geceler" dediğinde gözlerim kapandı.

Story of a Banshee ~Stydia~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin