28.Bölüm: Ada

190 15 0
                                    

3 yıl sonra
Bavulumu hazırlamıştım. Heyecanla kendimi yatağa attım. Sessizce "hayat devam ediyor mutlu olmaya bak" dedim kendi kendime. Dylan'ı tanıdığımdan beri başıma gelmeyen olay kalmamıştı. Ama onu tüm hatalarına rağmen ölümüne seviyordum. Bu onla gideceğimiz ilk tatildi. 3 yıl içerisinde zamanında ayrıldık sonra yine barışmıştık. Ölümsüz olmam bize bir çok sorum yaratmıştı ama teker teker bunları da aşmıştık.

İsaac dönüştüğüm gün gitmişti. Peter ise ölmüştü. Bir kaç yıldır huzurluyduk. Bir kaç vampirle tanışmıştım. Onlar bana güçlerimi kontrol etmeyi öğretmişti. Aslında daha çok kurtadamdım ama vampirlere ait olan bir kaç özellik taşıyordum. Tabikide banshee özelliklerimide kaybetmemiştim. 18 yaşımda sadece normal hiçbirşeyin farkında olmadan yaşayan bir kızdım.

Şimdi iste 22 yaşında 3 doğaüstü canlının özelliklerini taşıyan biri. Dünyada tektim. İsaac bir kaç bansheedede aynı şeyi denediğini fakat öldüklerini söylemişti. Ben bir ilktim...

Yataktan kalkıp odamdan çıktım. Merdivenlerden bavulumu indirmek benim için çok kolaydı. Vampir özelliklerimden biri olan hız sayesinde aşşağı indim. O sırada kapı çaldı.

"Hazır mısın prenses?"

"Evet"

Ona yaklaştım ve dudaklarından öptüm.

"Allison'u arayım mı?"

"Ara hazırlarsa çıkalım"

Allison ve Scott 1 yıl ayrı kaldıktan sonra yine barışmışlardı. Şu an araları baya iyiydi. Hepbirlikte tatile çıkmaya karar verdik. Liseden mezun olalı 2 buçuk yıl olmuştu. Hepimiz aynı okuldaydık bu da iyi bir şeydi. Scott ve Allison 2. Defa okulun ilk günü görüşmüşlerdi ve yine çıkmaya başlamışlardı.

Allison'u aradım.

"Hazır mısınız?"

"Evet çıkıyor muyuz?"

"Evet"

"Tamam görüşürüz"

"Öptüm"

Telefonu kapatıp Dylan'ın yanına gittim.
"Hazırlarmış hadi çıkalım"
"Tamam"

Dışarı çıktık. Allison ve Scott bavulları koyuyorlardı. Bu arada scott insandı. Ama bizin sırlarımızın hepsini biliyordu. Bizde yanlarına gittik ve bavulu yerleştirdik. Scott ve Dylan öne biz arkaya oturmuştuk.

Derek... bir süredir onu görmüyordum. Erica geri gelmişti. Derek ve Erica beraber takılıyorlardı. Aralarında ne tür bir ilişki var kimse anlamış değildi. Sevgili değillerdi aksine kardeş gibilerdi. Her zaman birbirlerini kolluyor destek çıkıyorlardı.

Bir kaç saat sonra açık bir park yerinde durduk. Saat 5.30'du. Dylan elimi tuttu. Allison ve Scott da el ele tutuşuyorlardı. Yarım saat kadar süre yürüdükten sonra 1 tane tekne olan limana geldik. Dylan tekneye atladı.

"Asıl macera şimdi başlıyor"

"Ne? Ne macerası" dedim. Hafıften sırıttı ve elimi tuttu. Onun yardımıyla tekneye atladım. Allison ve Scott'da tekneye bindikten sonra Dylan tekneyi çalıştırdı.

"Nereye gidiyoruz?" Diye sordu Allison.

"Süpriz" diyen Scott'a bakış attım.

"Çok beyeneceksiniz" diyip sırıttı Dylan.

Usulca oturdum.

Mükemmel manzarayı izlerken hava kararmıştı. Kara görünmez olmuştu. Önüme baktığımda bir ışık belirdi.
"İşte yaklaştık" Dylan'a baktım "burası neresi?" 

Allison'da benim gibi şaşırmıştı. Biraz daha yaklaştığımızda iyice görüyorduk. Mükemmel 2 tane ev vardı. Üst katın her tarafında cam vardı 2 evde birbirine çok benziyordu. Ben evin büyüsüne kapıldığımda çoktan karaya gelmiştik. Tekneden indim.

"Burası... fazla harika" dedim. Gözlerimi alamıyordum. Sağdaki evi gösteip "burası Allison ve Scot'ların."

Bana baktı. "Ve burası da bizim" dedi ve elimden tuttu. Tekneden bavulumuzu aldık ve eve ilerledik.

Allison ve Scott'da kendi evlerinde girdiler.

Yatak odasına gittim. Bavulu bıraktım. Dylan gelip kapıyı kapattı. Burası mükemmeldi. Krem rengi güzel bir yatak vardı. Köşelerdeki çiçekler odaya ayrı bir mükemmellik katıyordu.

Odanın her tarafını boydan boya kaplayan camlar denizin mükemmelliğini görmemizi sağlıyordu. Işık biraz sarımsı ve romantikti. Yazlık ev olduğu için yerde halı yoktu. Yatağın ucunda bir tane puf vardı. Yatağın tam karşısında bir tane daha kapı vardı.

Dylan elimden tuttu ve ilerledi. Kapıyı açtı. Kapı denize çıkıyordu. El ele ilerledik. Deniz kenarına gelince ona döndüm.

"Seni seviyorum"

"Bende seni"

Parmak uçalarımda kalkarak tutkuyla onu öptüm. Bir kaç dakika öpüştükten sonra içeri girdik.

Öpüşmeye başladık. Kapı açıktı. Allison'lar bizi göremezdi çünkü ters taraftaydı. Hızla öpüşürken Dylan askılı elbisemi çıkarttı bende onun üstündeki tişörtü çıkarttım. Buna hazır mıydım bilmiyorum ama yinede deneyecektim.

Dylan üstümdeydi. Ben ise altta kendimi kaptırmış bir şekilde Dylan'a karşılık veriyordum. İç çamaşırımız vardı ama böyle giderse olmayabilirdi. Elleri sırtıma doğru ilerleri. Südyenimin askısını hızla çekti ve koparttı. Artık üstüm çıplaktı.

Buna aldırış etmeden devam ettim. Onu üstümden atarak üste geçtim. Kalbim hızla atıyordu. Artık tamamen onundum. Tüm varlığımla onundum...

Sabah uyandığımda yanımda Dylan yatıyordu. Ona sarılarak çıplak olan göğüsüne yattım. Biraz öyle yattıktan sonra uyandı.

"Dün gece... çok mükemmeldi" dedi gülümseyerek. Tüm tatlılığımla kafa salldım. Yorganın altından çıkıp üstümü giyindim.

"Hadi hep beraber kahvaltı yapalım"

"Tamam"

Dedi. Zorda olsa yatandan kalkıp üstüni giyindi.

Uyanıp uyanmadıklarını öğrenmek için Ally'i aradım.

"Ally uyandınız mı?"

"Evet bende tam seni arayacaktım. Kahvaltı yapalım mı?"

"Olur."

"Scott sabah erkenden kahvaltılık almış bize gelin"

"Tamam görüşürüş"

Telefonu kapatıp Dylan'a söyledim.

Kahvaltıdayken bu gün içerisinde yapacağımız her şeyi planlamıştık. İlk baş keşfe çıkacaktık. Sonra denizde yüzücektik akşam yemeği için güzel bir restorantdan yer ayırttırdık. Bu tatil mükemmel olucaktı. Geri dönmek hiç ama hiç istemiyordum.

Story of a Banshee ~Stydia~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin