29.Bölüm: Geçmiş

198 11 0
                                    

Üzerimdeki minik şortu ve tişörtü çıkardım. Ally ve Scott denizdeydi. Bizse Dylan'la sımsıcak kumlarda oturmuş birbirimize bakıyorduk.
"Gözlerin... çok güzeller"
"Seninkiler kadar olmasada" diyip iç çektim.
"Kırmızımsı kahvemsi bir rengi var ve buna bayılıyorum."
Gözlerimin içine bakıp gülümsedi. Birbirimize dalmış bakıyorduk. Dikkatimizi dağıtan Allison'ın sesi oldu.
"Heeyy gelsenize oturmaya mı geldiniz?" Diye bağırıyordu.

Gülerek ayağa kalktım. Altımdaki minik şortu çıkardım. Kenara fırlatıp üstümüde yanına attım. Siyah bikinilerimle tatlı görünüyordum. Saçımı yukardan bir topuz yaptım. Dylan'a göz kırpıp suya ilerledim.

Denizde ilerlerken birinin su atmasıya irkildim. Arkamı döndüm. Tabikide Dylan'dı.
"Heeyy şapşal" diyip bende onu ıslatmaya başladım. Tatlı bir su savaşı oluşturduk. En sonunda üstüne atladım. Birlikte suya düştük. Çıktığımızda Dylan öksürerek gülüyordu. Bana sarıldı ve "sarılmaktan öldürücem senii" dediğinde kıkırdamaya başladım.

Tatlı kavgamız bittikten sonra Allison'ların yanına gittik. Ally deniz yatağında mutlu görünüyordu. Scott ise yanında duruyordu. Allison'a yaklaştım. Güneş Gözlüğünü çıkardığımda bana şaşkınca bakıyordu.
"Dikkat et" dedim ve yatağı devirdim.

Bu gün çok neşem yerindeydi ve mutluydum. Sudan çıkan Allison üstüme atladı. Beraber suya düşerken ona sarıldım. Yukarı çıktığımızda ikimizde gülüyorduk. Allison Scott'a su attı bende ona yardım ettim. Dylan Scott'ın tarafında olmayı tercih edip bize saldırmaya başladılar. Bizde hem gülüp hemde su atıyorduk.

Suya dalıp Dylan'ın ayağından tutup çektim. Suya dalarken elimi tuttu. Çıktığımızda beni kucağına aldı.
"Bir iki üç" diyip suya attı. Yalandan attığım çığlıklarımla suya düşerken gülüyordum.

Denizden çıktıktan sonra mayolarımızı çıkarıp ormanda dolaşmaya karar verdik.

Dylan'la ellerimizi sallayarak yürüyorduk. Scott kolunu Allison'ın omzuna atmıştı. Allison ise Scott'ın omzunda olan elini tutuyordu. Yavaşça yürürken.
"Bekle" diyerek hızla ileriye koştum. 1 saniye bile olmadan istediğim yere gelmiştim. Dylan uzaktan şaşkınlıkla bana bakarken yerdeki çiçeği koparıp geri döndüm. Dylan'ın kulağının arkasına yerleştirdim ve güldüm.

Hızla dudaklarıma bir öpücük kondurdu ve yine elimi tuttu.

yavaş yavaş yürürken bir yandan da konuşuyorduk. Bir kaç saat yürdükten sonra karşımıza bir şelale çıktı.
"Burası mükemmel hiç dönmeyelim" diye dudak büzdüm çocukça.

İki günlükte olsa içimdeki küçük çocuğu dışarı çıkarmıştım. Hep böyle kalmak istesemde yapamazdım. Hiçbir şeyi umursamamak sadece sevdiklerimle bir arada olmak isterdim.

Şelaleye doğru ilerledik. Hızla şelaleden aşşağı atladım. Normal bir insan için tehlikeli olsada benim için değildi çünkü ben normal değildim.

Dylan arkamdan atladı. Beraner suya düştük. Yukarı çıktığımızda elleriyle yüzümü tuttu.
"Bu hiç bitmesin" dedi ve beni yine öptü. Dylan'ın öpücükleri başımı döndürüyordu. Kafa salladım ve sarıldım. Yandaki taşlardan ıslak ıslak yukarı çıktık. Aptal aptal gülüp yürüyorduk. Arada sırada sarılıyorduk. Tek vampirin ben olması biraz sıkıcı olsada olsun.

Kurtadam özelliğini çok as taşısamda vampir olmayı seviyordum. Banshee özelliğim azalmıştı ama vampirlik bambaşka bir şeydi. Hem kan hemde normal yiyecek yiyebiliyordum.

Biraz daha dolaştıktan sonea eve döndük. Sabahtan yer ayarladığımız restoranta gitmek için giyindik.

Mini elbisemi giydim. Arkamdan Dylan geldi ve sarıldı. Bu sıralar ne kadar da romantikti. Boynumu öptü.
"Böyle gidemezsin"
"Niyeymiş o?"
"Çünkü çok açık."
"Klasik erkek arkadaş modeli" diyip göz devirdim.
"Bu güzellikte bile millet sana bakarken diğerini giyersen katil olmak zorundayım" dedi ve daha çok sarıldı.
"Ne giyiyim?" Diye sorduğumda valizden eşofman altı çıkarıp
"Bunu giyebilirsin"
"Yaa hayır güzel bişeyler giymek istiyorum"
"Her halinle güzelsin bitanem"
"Olsun yinede güzel giyinmek istiyorum"
Valizden daha uzun bir elbise çıkardı
"Bunu giy" dedi. Kafa salladım ve giydim.
"Daha güzel oldu" gülüp yanağından öptüm

"seni seviyorum"
"Bende seni"

Valizden siyah elbiseme uyan siyah sandeletlerimi çıkardım. Sadece ve güzel bir makyaj yaptım. Sadece rimel sürdüm. Dylan'ın yanına gittim. Etrafımda döndüm.
"Nasıl?"
Gözleri elbiseme değik gözlerime kilitlenmişti.
"Çok güzelsin" dedi hayranlıkla

Restoranta geldiğimde arttığımız yere oturduk. Yemeklerimiz geldiğinde afiyetle yedik. Canım kan istiyordu ama bunlarla yetinmek zorundaydım. Hepimiz çok acıkmıştık. Hızla yemeğimi yedim.
Dylan'ın "yavaş boğazına takılıcak" demesine aldırmadan "Çok açım" diyip devam ettim. Yemeğimiz bittikten sonra tatlı yedik. Hala doymamıştım.

"Bu gece içelim mi?" Dedi. Dylan'la birbirimize bakıp güldük. Allison'da neden güldüğümüzü anlamıştı. Vampirler ve kurtadamlar sarhoş olmazdı. Vicutları hızlı yenilendiği için olmazlardı. Allison'da bunu biliyordu "olur" diyip sırıttım.

Eve gitmeden önce biraz içki alıp dönmüştük. Allison'lara gittik.

İçsekte zararı yoktu. Bu yüzden biraz fazla kaçırdım heralde. Allison ve Scott sarhoş olmuşlardı fakat biz hala normaldik.
"İyi geceler" diyip ayrıldık yanlarından.

Eve geldiğimizde Dylan "bu gece Allison'lardan ses gelirse aldırış etme" diyip güldü. Ne dediğini anlamam biraz zaman alsada anladığımda güldüm.

Dylan koltuğa oturdu. "Gelsene" dedi. Yanına oturdum. Bacağımı bacağının üstüne koydu ve bana baktı. "Sana bir hikaye anlatacağım" gözlerine dalmıştım. O kadar derindilerki. Bir gün boğulmaktan korkar olmuştum. Usulca kafamı salladım.

Dylan
"Bir varmış bir yokmuş. Küçük bir apartman dairesinde bir çocuk yaşarmış. Ailesi onunla fazla ilgilenmiş. Çocuk o kadar çalışkanmış ki sürekli birinci oluyormuş. Ailesi bunu önemsemesede çocuk buna deli gibi seviniyormuş. Küçücük şeylere sevinen küçük bir çocukmuş. Boyu yaşıtlarına göre kısa olduğu için ve sesi ince olduğu için sınıfta alay konusu olsada çocuk bunların hiçbirini takmayıp sadece derslerini önem verirmiş. Bir gün kardeşi olacağını öğrenmiş. O kadar sevinmiş ki anlatamam. Kardeşi doğduğunda sürekli onunla ilgleniyormuş. Fakat kardeşinin kendi gibi olmamasını sevilmesini umuyormuş. Çocuk iyi bir liseye gitmiş. Ama hala kimse onu sevmiyor ve herkes onla dalga geçiyormuş. Kardeşi iyice büyümüş. Ailesi kardeşiyle daha çok ilgilenmesini kıskanmıyormuş bile. Sürekli ailesinden dayak yiyormuş. Bazen uyumayıp ağlıyormuş. Sessizce ve usulca. Bazende kimse görmesin diye yağmurda veya duşta ağlıyormuş. Bir gün kardeşinin hasta olduğunu öğrenmiş. Ölümcül bir hastalık. Kardeşiyle o kadar ilgilenmişti derslerini aksatmış. Eskiden sürekli 1. Olan çocuk artık sınıfta 9-10. Olmaya başlamış. Ailesi sürekli ona kızıyormuş. Bir gün kardeşi ölmüş. Ailesi üzüntüden sürekli onun yüzünden olduğunu söylüyormuş. Çocuk ise artık dayanamaz duruma gelmiş. Sürekli kardeşinin ölümünden dolayı sorumlu tutuluyormuş. Bir gün ailesi terk etmiş. Yanlız kalmış. Okuldan dönünce evde kimseyi görmeyince şaşırmış. Ailesi fakir olduğu için elinde hiçbir şey yokmuş. Bir kaç hafta sonra teyzesinin yanına yerleşmiş. Teyzesi ailesinin aksine sevecen ve tatlı bir kadınmış. Çocuk ise bitmiş bir durumda yaşamaya çalışıyormuş. Kardeşinin ölümü üzerine çok az konuşmuş. Ta ki aşık olana kadar. O gün dışarda dolaşırken bir kız görmüş." Lydia'ya baktığımda uyuyakalmıştı. Aldırış etmeden devam ettim. "Kızın kızıl saçlarına aşık olmuş. Yeşil gözlerine aşık olmuş. Kız ise onu görmezden geliyormuş. Kardeşinden sonra tek onu o kadar çok sevmiş. Mutluluğu yerine gelmeye başlamış. kızında kendisini sevdiğini öğrenince mutluluktan ne yapacağını şaşırmış. Sevgili oldukları gün bir söz vermiş kendine 'hazır olduğunda onu kardeşinin mezarına götüreceksin' demiş. Hazırım meleğim. Döner dönmez gideceğiz mezarına" dedim. Lydia'yı kucağıma alıp yatağa yatırdım.

Yanına yattım. "İyi geceler kızıl meleğim" dedim usulca

gözlerimden bir damla yaş süzülürken gözlerimi sıkıca yumdum ve uyumaya çalıştım.

Ne zaman onu hatırlasam ağlıyordum. Engel olmaya çalışsamda...

Story of a Banshee ~Stydia~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin