Medya:Sol üst:Lyla-Sağ üst:Scott-Sol alt:Eva-Sağ alt:Neria
'Her ölüm sondan ibaret değildir.''
-Scott-
Endişe insanın en büyük zayıflığıdır diye düşünürdüm her zaman. Ta ki bugüne kadar. Güneşin elveda ışıkları arabanın içine süzülüp arabanın derilerini ısıtıyordu. Isınan deri bir süre sonra koku yapsa da burnum alışmıştı artık bu kokuya. Saatlerdir araba kullanmaktan yorulmuş olsam da devam etmeliydim buna. Yaşadığımız onca şeyden sonra güvenilir bir yer bulmak zorundaydık. Işıklar ön koltukta oturan Neria'nın kızıl saçlarına ulaşmıştı artık. Yüzündeki morluklar artık daha belirgindi. Burnunun hemen altındaki kurumuş kan lekesini silmeye vakti bile olmamıştı. Kafasını cama yaslar yaslamaz uyuyakalmıştı. Kollarını kendine sarıp dizlerini altına doğru kıvırıp yatmış görüntüsünün biraz önce kafes dövüşünden alıp çıkardığım, arabalardaki patlayıcıları gözünü kırpmadan patlatacak olan Neria ile alakası yoktu. Değişmek zorunda olmak insanı yavaş yavaş bitirirdi. O kadar içten yerdi ki sizi farkına varamaz sebepsizce mutsuz ve amaçsız buluverirdiniz kendinizi. Günden güne düşerdiniz boşluğa. Değiştikçe kim olduğunuzu siz bile çözemezdiniz artık. Gerçek benliğinizi kaybetmek kaçınılmaz bir acıdan öte bir parçanızın alıp sökülmesidir. Neria bir yapboz gibi kaybediyordu parçalarını gözlerimin önünde. Tıpkı benim gibi. Tıpkı kaybettiğim ruhum gibi.
Benzin göstergesinin aşağı doğru indiğini görünce sonrasında gözüm dikiz aynasına takıldı. İlacın etkisinden çıkamamıştı hala Lyla. Arka koltukta Eva'nın dizine uzanmış evinde gibi uyuyordu. Onun gibi bir kızın bu koşullara alışmak zorunda olması acı bir durumdu doğrusu. Eksik parçalarım sanki ondaymış gibi hissetsem de onunla kendimi tamamlayamazdım. Kaybolan ruhumun yerini onunla dolduramazdım. Bile bile onun katili olamazdım hayır. Tek istediğim bu iş bitene kadar Lyla'nın ilk günkü gibi kalmasıydı. Bu gerekliydi.
Benzin istasyonu tabelasını görünce hızımı düşürmeye başladım. Nereye dahi gittiğimizi bilmiyordum. Sadece sürüyordum. Kaçabildiğim kadar kaçıyordum. Henüz ne Venüs'lerden ne de diğerlerinden kurtulmuş değildik. Sürekli bir adım öndeydiler bizden. Gunner yine beni şaşırtmayıp bizi Venüsler'e satmıştı. Bu beklediğim bir hareketti ama bu sefer şanslıydık. Her zaman şans bizimle olmayabilirdi. Bütün bu olanları ve dahası Neria'yı güvenli bir yer bulduğumuzda konuşacaktık. Herkesin bir açıklaması olduğuna inanırdım. Tabi çoğu zaman umurumda olmazdı ama bu seferki farklıydı. Artık bir şekilde hayatlarımız bağlantılıydı. Kimse geride bırakılmayacaktı.
Benzin istasyonuna geldiğimde yavaşça durarak kapıyı ses yapmadan açıp dışarı çıktım. Serin hava tenime değince rahatladığımı hissedip uyuşan ayaklarımı kıpırdattım. İçeride bizden başka bir araba daha vardı. İstasyondaki geniş marketi görünce üzerimizdeki kıyafetler aklıma geldi. Hepsi eskimiş kan içindeydi. Kot ceketimin düğmelerini vurarak kan lekelerini kapatmıştım. Gelen görevliye depoyu tamamen doldurmasını söyleyip markete doğru yöneldim. Biraz önceki arabanın sürücüsü içeride ödeme yapıyordu. Kırk, kırk beş yaşlarında, kafasında şapkasından dışarı çıkmış beyaz saçlarıyla dahi hala enerjik duruyordu. Buranın insanları oksijen yönünden çok şanslıydı. Hala enerjik görünmesinin sebebi bu olabilirdi. Yaşlı adam fişiyle birlikte paralarını alıp dışarı doğru yöneldiğinde bende kıyafet reyonuna gidip rastgele tişörtler almaya gittim. Hepimize ikişer tane alıp yanında yol için battaniyeleri de sepete ekledim. Yiyecek ve içecekleri de seçtikten sonra kasaya doğru dar rafların arasından ilerledim. Bir yandan da sürekli arabaya doğru bakıp bir sorun var mı diye kontrol ediyordum. Artık istasyonda sadece bizim arabamız vardı. Kasiyer gülerek hoş geldiniz deyince kafamı kasiyere çevirip gülümsedim. Olabildiğince az konuşmaya çalışıyordum. Kısa saçlı ve aşırı zayıf esmer tenli ve gözleri sirklerdeki aslanların içinden atladığı çember kadar büyük duruyordu adeta. Büyük gözlerinin altındaki halkalardan uzun süredir burada olduğunu düşündüm. Teker teker aldığım şeylerin barkodunu okuturken konuşmaya başlamıştı zayıf kasiyer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAYIŞ
Fantasy''Neyi değil, neden aradığındır asıl önemli olan ve arayan, elbet mutlak bir yalnızlıkla yüzleşir.'' Çoktan yalnızlığını yanına alıp umutlarını sağda solda kaybeden Scott aradığı şeyin aslında kaybettiği sevme duygusu olduğunu anladığında çoktan hay...