Bölüm-5

360 42 11
                                    

BÖLÜM-5

''Asıl sevgi söylendiği zaman değil, hissedildiği zaman  olur.''

Scott

Eşyalarımızı toparlayıp yola çıkmak için hazır olduğumuzda herkes kapının önünde hazır bekliyordu. Neria bizden önce çıkıp uçak için gerekli şeyleri halletmeye gitmişti çoktan. Üzerime yeni bir tişört ve pantolon  giyerek 5 dakikada hazırlanmış eski püskü eşyalarla dolu odada kızları bekliyordum. Kafama takılan şey Lyla'nın ailesiydi. Onlara ne olmuştu da ortadan bir anda kaybolmuşlardı. Hangi sebep kızlarını tek başına bıraktırırdıki bir anne ile babayı? Tamam benim ailem  neredeyse yok sayılırdı. Annem benim doğumum sırasında ölmüştü. Ne yazık ki onu hiç görememiştim. Hangisi daha acıydı? Anneni doya doya  görüp onun her zerresini aklına kazıdıktan sonra ölmesi mi yoksa onu hiç görmeden, hatırlamadan, dokunmadan ve daha henüz anne kelimesini kullanmadan ölmesi mi? Bana kalırsa iki türlüde bu dayanılmazdı. Ancak dayanılmaz olan  şeyleri katlanır kılan  bazı şeyler vardı. Düşünmemek gibi. Aklınızdan o kısmı karanlığa gömmek gibi. Bu kesinlikle kolay değildi ama hayatta kalmak için gerekliydi.

Babam annem öldükten sonra uzunca bir süre ortalıkta görünmemiş. Uzun zaman sonra onu bulduğumda ise söylediği şey her şeyi açıklıyordu.

''Seni her gördüğümde bana anneni hatırlatıyorsun oğlum. Ve ben her unuttuğumda sana bakarak tekrar acı çekmek istemiyorum. Beni anlıyor musun?''

İşte bu sözler babamın da hayatımdan kısmen çıkmasına işaretti. Bende kendi ayaklarımın üzerinde durmaya çalıştım. Acıyı acıyla örtmeye çalıştım. Para kazanmam lazımdı. Ve ben kolay yolu seçtim. Dünyada en pahalı olan şeyi çaldım. İnsan hayatı. Ve bu beni giderek hissiz ve duygusuz birine dönüştürmeye başlamıştı. Para kazanırken bir yandan da ruhumu şeytana satıyordum bir nevi. Buda bu işin yan etkisiydi. Ta ki yaşamak için bir amaç bulana kadar. Boşuna dünyaya gelmediğimi anlamamı sağlayan tek bir neden ve bu olanlar kendime  gelmemi sağladı.

Çok fazla düşünmüştüm ve şimdi bunların üstünü örtmem gerekti. Ve bunu genellikle dumanla yapardım. Cebimden buruşmuş Marlboro paketini çıkardım. İçerisinde üç tane kalmış ancak kötü haber biri kırılmıştı. Kırılanı atarak sağlamlarından bir tane çıkardım. Sigara daha dudaklarımın arasındayken  ciğerlerim sinyal göndermeye başlamıştı. Ama kimin umurunda. Zaten tam  bir tiryaki olduğum söylenemezdi. Sadece bu durumlarda içerdim. Duman zihnini bulanıklaştırsın ve geçmişin üstünü kısa sürede olsa üstünü örtsün diye içerdim ben. Ve sadece Marlboro. Bu benim için küçük bir ayrıntı ve daha az içmemi sağlaması içindi. Diğer cebimden çakmağı çıkararak sigaranın ateşle buluşmasına izin verdim. Dumanı içime çekerek bir miktarının ciğerlerime gitmesine izin verdim  ve geri kalanını sigarayı dudaklarımdan ayırmadan dışarı üfledim.

''Sigara içtiğini bilmiyordum.''

Sesin sahibi Lyla'ydı. Üzerine beyaz tişört, siyah deri ceket ve mavi kot pantolon vardı. Kapı eşiğinde duruyor ve onaylamayan bakışlarla bana bakıyordu.

''Sadece gerekli zamanlarda kullandığım bir şey.''

''Sonuç olarak içiyorsun değil mi? Önemli olan bu ve ne kadar zararlı olduğunu biliyorsundur umarım.''

''Benim için endişeleniyorsun yani.''

Şimdi okları ona çevirmiştim. Bunu yapmayı seviyordum.

''Ne? Hayır. Yani evet. Ahh unut gitsin geç kaldığımızı söyleyen sen değil miydin?''

Sigaramdan büyük bir nefes daha aldıktan sonra yoğun bulutun içeriye yayılmasını seyrettim bir süre. Duman bazen göründüğünden fazla şey ifade eder. Bazen bütün düşüncelerinizi o dumana yükleyerek üflersiniz dışarı. Bazen tüm acılar vardı içeriğinde. Sadece duman değildir aslında o üflenilen duman. Ve bazen de kurşun dumanı delerek geçer. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

ARAYIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin