36.BÖLÜM

3K 166 19
                                    

İyi okumalar..

■■■

Arabadan tek tek indik. İner inmez Masal'la bakıştığımızda kendimi rahatlatmak için yaptığım şeyi yaptım. Derin derin nefes aldım. Masal'a moral vermek için alayla gülüp deri ceketimin sıyrık olan kollarını sıyırırmış gibi yaptım.

"Eh operasyonlar bizden sorulur ayıpsın."

Yaptığım gerizekalıca şeye hepsi alayla gülerken diğerlerinin arabasıda geldi. Onlarda inince içimizde ki heyecanı dışarı vurduk.

"Evet napıcaktık ben unuttum."

İpek'in söylediği şeyle hepimiz tek kaşımızı kaldırınca hepimize göz gezdirip şirince sırıttı. "Şaka canım. Şaka."

"Ehehe. Çok komik."

Saat 22.00 olduğunda hepimiz depoya yürümeye başladık. Çevresi bile tenha ve karanlık olan bi deponun içini düşünemiyor, düşünmek bile istemiyodum açıkçası.

Öykü tırsak mısın sen? Baban için kızım. Annen ve baban için. Öykü Jennifer Waterson'sın sen! Ne bu korku? Kendine gelip şu egonu yükselt!!

İç sesimin beynime ve vücuduma veren uyarısıyla silkindim. Evet ya. Ben Öykü Waterson. Melez Öykü Waterson. Neyden ve neden korkuyorum ki? Ne bu stres.

He aferin bu iyiliğimide unutma.

İç sesimle bağlantımı bu seferde açılan ağır depo kapısı kopardı. Alaylı ve bi o kadarda acımasız yüzümü takındığımda herkesin o modda olduğunu görmek sevindirmişti.

Planı uygulamak için deponun ortasına yani meydanına giden 4 kapı vardı. Hepimiz 2'şer 2'şer oralara dağıldık. Bu dağılma kızlı erkekli oldu fakat Masal'larla bizim çıkıcağımız kapılar karşılıklıydı.

Hepimiz saklanıp yerlerimizi aldığımızda Emre'yle kapı aralığından bakmaya başladık. Ağır depo kapısının sesi duyulduğunda iyice yerimize sindik.

Karanlık deponun led ışıkları aydınlandığında meydanın ortasına konulmuş bi sandalye ve köşelere doğru deri koltuklar vardı. Yeşil saçlı psikopatımız ve yanındaki 3 adamı deri koltuklara yayıldı.

"Ee nerde bu adam? Yine bi karı beceriyo olmasın? Saati ve yeri gayet net açıklanmıştı değil mi?!"

Yeşil saçlının bağırmasıyla adamları ayaklandı. "Evet efendim. Belki şu sizin ikizleri almakta zorlanmıştır." Yeşil saçlı göz devirip telefonunu çıkardı. "Yardım edelim o zaman."

Dediğiyle kaşlarım çatıldığında Emre'ye baktım. Ne diyo bu sürtük?

O an aklıma telefonum geldi. Yeşil saçlı telefonunu bıraktığında kendi telefonumu elime aldım. Açtığımda farklı bi numaradan mesajım vardı.

Gönderen; 0553 *** ** **

Babanız hakkında gerçekleri öğrenmek istiyosanız gelin.

Adres:********

Telefonu Emre'ye gösterip sinsice güldüm. "Bu kız kendini çok zeki sanıyo. Hadi biraz oynayalım."

Gönderilen; 0553 *** ** **

Geliyoruz.

Emre kaşlarını çatıp güldü. "Sence buna inanıcak kadar gerizekalı mı?" Kıza geri döndüğümüzde telefonunu eline alıp keyifle güldü. "Bu kızları kandırmak çocuk oyuncağı. Babaları bunlardan daha zekiydi."

Alayla güldüm. Kendini zeki sanıyordu yazıık..!

Biraz daha beklediğimizde adamları dışarıda nöbet tutmaya başladı. İçerde sadece o kalmıştı. Şimdi sıra bizim planımıza gelmişti.

-MELEZ KIZ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin