İyi okumalar..
Medya: Öykü.
■■■
"Tamam sakinim. Sizin babanız. Fazla güçlüydü çünkü melezliği hepsini kaplardı. O hem kurt hem cadı hemde vampirdi. O konseydekilerden biriydi. Siz doğduktan sonra birini farklı biri sanıp ona işkenceler etti. Ve bu onun ikiziydi. Söylesede babanız ona inanmadı. Annenizde başta bilmiyordu. Sonradan öğrendiler ve bir vampirin başka bir vampire zarar vermenin cezasını biliyorsunuz?"
"İdam."
"Evet. Babanız idama mahkum bırakıldı. Bunu duyan annenizde konseydekilere saldırdı. Ama kazanamadılar. Çünkü konseydekiler fazlasıyla güçlü olan yaratıklardır. Yani zaten kazanmaları imkansızdı. Böylelikle sizi yanlız bırakmak zorunda kaldılar. Ve sizin evinizi bastıkları için sizde bu olaya şait olmak zorunda kaldınız. Yani rüyanda gördüğün buydu. Bunu hatırladık..hatırladıkça kötü oluyorum. Ve..ve senin bunu görmen..Çok değişik. Yani özel farklı bi gücün var. Kendine has. Yani sanırım..gerisi yok bu kadar işte!"
"Biz..bizim annemiz bizi doğururken ölmedi ve babamızda bizi terk etmedi yani öyle mi?"
"Öyle. Babanızın çok fazla kendine has özelliği vardı. Ve istediği zaman kendini istediği kişinin zihninde yaratıp onunla konuşabilirdi. Öldüğünde bu yeteneği kayıp mı oldu yoksa devam ediyor mu bilmiyorum. Eğer o rüyanda gördüğün adam seninle iletişime geçmek isterse. Sakın ama sakın. Hayır deme."
Gözümden damlalar akarken sadece başımla onaylamıştım. Babam bizi terkeden bi şerefsiz değildi. Ve..ve annemin katili bizler değildik! O bizim yüzümüzden ölmemişti! Konsey yüzünden ölmüştü..
Masal söze girdi. "Adları ne?" Teyzem yutkundu ve gülümsedi. "Maria ve Edward Waterson. Babanız yabancıydı. Bildiğiniz gibi anneannenizde yabancı olunca annenizin adıda yabancı bir isim oldu. Fakat annenizin kızlık soyadı Erkan idi. Çünkü dedeniz türktü. Bizde yarı türk yarı ingiliziz zaten. Yani sizlerde öylesiniz. Mesela Öykü. Senin göbek adın Jennifer. Masal senin ise Lucky. Siz çok küçükken babanız öldüğü için sizi kendi nüfusumuza almak zorunda kaldık. Böyle karışık olaylar."
Masal anlamaya çalışırken aklımda tek şey vardı. "Peki Sedef?" Derin nefes aldı. "O bizim edindiğimiz üvey kardeşiniz. Söylemeyin. Öğrenmesi için çok erken." Teyzemide ayağa kaldırıp iyice dikleştim ve göz yaşlarımı sildim. "Anne ve babamın kimlikleri nerde?" Kaşlarını çattı. "Bende de ne oldu?" Derin nefes aldım. "Nerde?" Dolabı işaret edince ilerledim. Dolabın tüm çekmecelerini dağıtarak karıştırdığımda iki kimlik buldum. Babamın kimliğindeki fotoğrafına baktım. Esmer mavi gözlü bir adam. Annem ise sarışın mavi gözlü. Biz..biz onlara çok benziyorduk. Masal'da yanıma gelip resimlere bakınca onunda benim gibi gözünden damlalar akmaya başlamıştı. Birbirimize döndük. Tebessüm ederek sarıldık ve göz yaşlarımızı özgür bıraktık.
Kendime gelip ayrıldım ve göz yaşlarımı sildim. İki kimliğide öpüp Masal'a döndüm. "Yürü gidiyoruz."
"Nereye?"
"Kendimiz olmaya!"
¤¤¤¤¤¤¤
Aşağıya indiğimizde kimse yoktu. Emre'lerde gitmişti. Anna'nın arabasına atlayıp direk nüfus müdürlüğüne..
Oraya girdiğimizde sevimli denilemicek bir kadın bizi karşıladı. "Buyrun ne için gelmiştiniz?"
"Soyadı değişikliği için."