SON DAKİKA HABERİ:
Kontrolden Çıkan Araba Feci Kazaya Yol Açtı: 1 Ölü 2 Yaralı
İstanbul Mecidiyeköy'de saat 23.30 sıralarında gerçekleşen kazada 1 kişi hayatını kaybederken 2 kişinin durumu hala ağır. Güvenlik kameralarına göre hızlı gelen araba son anda kamyonu fark edip direksiyonu kırınca motorlu bir araca çarpıyor. Motorlu aracın sahibi aşırı kan kaybettiğinden dolayı olay yerinde yaşamını yitiriyor. Araçtaki 2 kişinin de şuan hastanede olduğunu siz seyircilerimize aktarıyoruz...
Kumandayla televizyonu kapattım. Ben Serhat. Bu kazanın sebebi. Eğer yıllarca beklettiğim duygularımı biraz daha bekletmeyi başarabilseydim bunlar olmayacaktı. Kendime lanetler okuyorum şuan. Bir yandan da Ahsen'i merak ediyorum. Evet, bir yandan da o Bahadır'ı...
Eminim ki iyileşince beni öldürmek isteyecektir. Ben olsam da öyle isterdim. Ama şuan sadece nasıl olduklarını merak ediyorum. Elif'i arasam iyi olacak.
''Elif, Ahsen nasıl?''
''Şuan yoğun bakımda biz hastanedeyiz bekliyoruz''
''Bir haber olunca beni aramayı unutma Elif lütfen''
''Bahadır'ı sormayacak mısın?''
''O nasıl?''
''Onda pek bir şey yok. Kendi odasında yatıyor. Ama sana çok öfkeli hala. Hadi ben kapatıyorum Serhat.''
Her şey o Bahadır'ın yüzünden olmuştu. Nerden çıkmıştı birden bire? Pezevenk!!!!!
Bahadır'ın ağzından:
''23.30 sıralarıydı işte. Serhat durmadan Ahsen'i aramaya başlayınca dayanamadım. O sinirle arabayı hızlı kullanmaya başlamışım. En son Ahsen'in lütfen yavaş diye yalvardığını hatırlıyorum. Sonrasında kendimi şoför koltuğunda, yanımın ise boş olduğunu gördüm. Kısık sesle ''Ahsen!'' diye bağırmaya çalıştım ama sesim çok cılızdı. Gözlerimle dışarıya doğru sezerken Ahsen'in yerde yattığını gördüm. Arabadan inmeye çalıştım. Ama bir türlü başaramadım. Ayağım fena sıkışmış, kurtulamıyordum. Çaresizlik buydu işte. Onu ilk gördüğümden beri sevdiğim kadın, şuan kanlar içinde yatıyordu. Ve ben ona yardım edemiyordum. Daha ona onu sevdiğimi bile söyleyememiştim oysaki...''
Elif ve Firuze pür dikkat dinliyorlardı Bahadır'ı. İkisi de şaşkındı. Haklılardı da. Biraz önce Bahadır; Ahsen'i sevdiğini söylemişti. Keşke bunu Ahsen de duyabilseydi.
''Kızlar Ahsen nasıl? Ne olur güzel bir şey söyleyin. Buna çok ihtiyacım var.''
Firuze böyle bir haberi söyleme görevini kendine verdi.
''Öncelikle sakin olmaya çalış. Söyleyeceğim şeyler çok ağır gelebilir.''
''Yoksa ne!!!!''
''Ahsen biraz daha iyi. Sakin ol. ''
''Kötü olan ne?''
''Çarptığınız adam...''
Bahadır duyacakları için şaşıracağını biliyordu ve kıpkırmızı kesilmişti.
''Çarptığınız adam Hayri amca yani Ahsen'in babası.''
Uzun süre kimseden ses çıkmadı. Herkes sustu. 10 dakika sonra sessizliği bozan bir hemşire olmuştu. Ahsen'in eli kıpırdıyor!
Elif ve Firuze koşarak dışarı çıktılar. Ve ben hala kalkamıyordum. Dışardan bir kadının ağlayışları geliyordu. Mutluluktan mı hüzünden mi belli olmuyordu. Bu Ahsen'in annesi olmalıydı. Kime ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Ben neler yapmıştım? Bir babayı eşinden ve kızından ayırmıştım. Ben pisliğin tekiydim. Ahsen'in artık beni sevebilme gibi bir ihtimali bile yoktu. Benimde kalmama gerek yoktu o zaman. Gitmeliydim bu şehirden.
Kolumdaki serumu söktüm hemen. Dışarı çıktığımda Yoğun Bakım yazısını gördüm oraya doğru ilerledim. Penceren içeriye doğru baktığımda içeridekiler Ahsen'in yaşadığına çok mutluydular. Herkeste tebessüm vardı. Ahsen'e baktığımda o da bana bakıyordu. Gözlerimden yaşlar süzüldü. Aynı zamanda onun da. Daha fazla dayanamazdım. Gitmek en doğrusuydu belki de. Ve adımlarımı hızlandırarak hastaneden çıktım.
Hastanenin önünde bekleyen taksiye binerek eve gittim. Apar topar eşyalarımı valize doldurup başka bir şehirde yaşamayı planlıyordum. Belki tüm olanları unutmamı sağlayacak bir şehir bulurdum. Hızlıca evden çıkıp havalimanına vardığımda en yakın saatte olan uçağın Antalya ve Ankara olduğunu gördüm. Bir karar vermem gerekiyordu. Ankara kalabalık bir şehirdi. Ben biraz daha sakinlik istiyordum. O yüzden Antalya'ya bir bilet aldım. Ve gittim. Evet, ben bu şehirden, Ahsen'den, tüm yaşantımdan gittim...
Ahsen'in ağzından:
Biraz önce Bahadır'ı görmüş gibi oldum. Ağladığını fark ettiğimde istemsizce gözlerimden yaşlar indi. Sonra bir şey demeden oradan ayrıldı. İçerisi kalabalık diye gelmek istememişti belki de.
Mutluydum. Bahadır iyiydi. Ben iyiydim. Artık biraz dinlenmem gerekiyordu. Hemşireler beni yoğun bakımdan almış kendi odama geçirmişlerdi. Dinlenmem için de herkesi dışarıya çıkarmışlardı. Televizyonun kendi kendine çaldığını fark ettim. Kumandanın da yanımda olduğunu görünce çok sevindim. Kanalları karıştırmaya başladım.
Gördüklerimle dünyam başıma yıkıldı. Babam? Benim babam ölmüş müydü? Bu haberi izleyince çığlık bastım. Çığlığımı duyan herkes odaya geldi. Başta annem olmak üzere...
''Kızım sakin ol, iyi değilsin henüz, lütfen''
''Anne sen ne dediğinin farkında mısın? Babam yok diyorum babam!''
''Kızım...''
Annemi dinleyecek halim mi kalmıştı Allah aşkına. Babası ölen bir kız ne yapabilirdi? Babam benim her şeyimdi. İnanmak istemiyordum öldüğüne. Serumu koparıp dışarıya çıktım. Başım dönüyordu, insanlara çarpmadan ilerlemeye çalıştım. Annem arkamdan hala bağırıyordu. Benim babam ölmemişti. Benim babam...
Ben şimdi babamın katili mi oluyordum? Ah evet, o arabada o kavga olmasaydı babam yaşıyordu.
Dayanamıyordum. Vicdanım rahat değildi. Taksiye binip sahile gittim.
Baba! Diye bağırdım. Bir cevap alamadım. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Tekrar Baba! Diye bağırdığımda yine bir şey olmamıştı. Evet babam gitmişti... Beni bırakıp gitmişti.
''Babalar gitmez baba, ne olur sende gitme...'' diye sessizce ağladım.
Bu bölümü nasıl buldunuz? Fikirleriniz benim için çok değerli. Oy vermeyi unutmayınız :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABAM
ChickLit''Babalar gitmez baba, ne olur sende gitme.'' Ben Ahsen. Babasının biricik prensesi, annesinin canı ciğeri. Her anı maceralı geçen ama bundan şikayetçi olmayan bir genç kız... Her şey bu kadar güzel giderken bir anda her şeyin tepetaklak olmasına şa...