Bölüm 4

260 10 13
                                    

Tunanın gözünden:
Bedenim ruhuma ağır geliyordu. Taşıyamıyordum artık. Suyun altında şok etkisiyle kendime geldikten sonra giyinip banyodan çıktım. Özgür koşup hemen bana yardım etmeye çalışarak tuttu beni. Yatağa yattığımda burnumu çorba kokusu doldurmuştu.
-"Şimdi her yerine soğuk bez koyacağım koltuk altını aç."
Direnmedim ve benimle ilgilenmesine izin verdim. Üşüyordum. Saçlarımı geriye doğru itmek için eliyle okşarken ona baktım.
-"Sana yardım ettim diye bana bakmak zorunda değilsin."
-"Onun için değil. Biri hasta yatarken arkamı dönüp gitmek bana yakışmazdı. Racon yani anladın?"
Gülmemi bastırdım.
-"Hadi doğrul ve çorbanı iç."
Beni kaldırmaya çalışıyordu bende biraz debelensin diye ağırlığımı ona verdim.
-"Hayvansın gerçekten çok ağırsın!"
Çabasına gülmemek için zor dururken dengesini kaybetti ve beni kaldırmayı bırak kafası göğsümün tam ortasına çakıldı. Pozisyonunu bozmadan kafasını kaldırıp gözlerime baktı. Sırıttım.
-"Bilerek mi yapıyorsun?! Hayvan!" Diye vurdu karnıma ve kalktı. Bende gülerek doğruldum. Hala halim yoktu kaşığı zar zor tutmaya çalıştım. Özgür anlamış olacak ki siniri bir kenara bırakıp çorba kaşığını elimden aldı ve yatağın kenarına oturdu. Bana çorbayı içirirken sessizliği kimse bozmadı. Ben ona baktım o bana. O bana baktı ben ona. Çorba bittiğinde komidine bıraktı ve banyoya gidip elinde bir havluyla geri döndü. Tshirtümün içine havluyu yerleştirdikten sonra üstümü örttü.
-"Aç ağzını." Deyip ağzıma ilacı tıktı ve suyu içirdi.
Dudaklarını alnıma dokundurduğunda ürperdim.
-"Ateşin düşmek üzere ben yan odadayım. Gece bakmaya gelirim."
-"Gerek yok bence yeterince ilgilenildim alışık değilim fazlası gaz yapar." Dedim ve güldüm. Aylardır bu kadar sık güldüğüm ilk gündü. Gülmemeliydim. İnsan kaç kez aşık olurdu hayatında? Bir? İki? Belki üç? Ben bir kez aşık olmuştum ama aşk beni yok etmişti beni ben yapan herşeyi almıştı elimden. Ben tuna ertürk aylardır bir ölüydüm. Gölgeyi susturmuştum zaten artık konuşmaya pekte meraklı değildi. Gülmüyordum. Kendime bu cezayı vermiştim. Suçum olmayan aşk oyununda kaybeden taraf olarak cezayı kendime kendim vermiştim. Mutluluğu haketmiyordum. Ama aylardır ilk kez gerçekten gülmüştüm az önce. Bu beni korkutuyordu. Zaten hep korkaktım. Hala öyleyim....

Özgürün gözünden:
Gece 4 gibi alarm kurmuştum. Kalktım ve kıvırcığın odasına gittim. Bir yastıktan kafası düşmüş kıvırcık saçları gözüne düşmüştü. Diğer yastığada kollarını sarmış sanki bırakmak istemiyormuşçasına sarılıyordu. Yatağa oturdum. Dudaklarımı alnına koydum ve gülümsedim. Ateşi düşmüştü. Elimi yüzüne doğru götürdüm. Bunu neden yaptığıma dair en ufak bir fikrim yoktu. O kadar güzel uyuyordu ki... Saçlarını geriye attım ve yüzünde ilerleyerek elimi geri çektim. Bazen gülerken bir anda ela gözlerine bir karanlık çöküyordu ve gülümsemesi soluyordu. İçinde olan acıyı görebiliyordum. Ne olduğunu bilmiyordum ama görebiliyordum. Ancak acılara bağışıklığı olan insanlar karşısındakinin acısını görebilirdi. Görüyorum seni kıvırcık...

RAMAK KALA tuna'nın yoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin