Bölüm 5

66 6 0
                                    

Tunanın gözünden:
Sabah kalktığımda daha iyi hissediyordum. İlk defa şu koca hayatta hastalığımı yalnız atlatmamıştım. Vay be tuna ertürk bu günleri görebilecek miydin adamım! Kalktım ve terden üstüme yapışmış olan kıyafetlerimi değiştirmek üzere banyoya geçtim. Kazağımı kafamdan geçirdiğimde aynadaki yüzümle yüz yüze gelmem bir oldu. Kendi yüzüme baktığımda bile parça parça dökülüyordu binbir düşünce ayak uçlarıma. Bir adam en fazla ne kadar sevebilirdi? Yada bir adam en uç noktadaki sevgisini başkasına ait bir kadına verirse ne kadar acı çekebilirdi? Aynaya yaklaştım ve "Acınası bir adamsın." Dedim kendime. Düşüncelerde boğulmaya başlamışken banyo kapısını açmamla biriyle çarpışmam bir oldu. Özgür. Adı gibi sonsuz bir durdurulamazlığı vardı. Yazsan ne hikayeleri vardıda okuyanı yok gibi bir hali vardı.
-"Lan az yavaş be kıvırcık."
Önüne geçtim ve onu geriye kaçırarak üstüne yavaş yavaş yürümeye başladım.
-"Birincisi burası benim odam burada olan ve kapımın önünde öylece duran sensin..."
-"Bi dakika bi dakika orda dur abicim. Ahmet abi ısrar etti acıdımda geldim hasta oluşuna yoksa banane be senin kıymetli odanda ne işim olur."
Onu ciddiye bile almadan sözlerime devam ettim.
-"İkincisi çık dışarı."
......
Akşama doğru hava almak için dışarı attım kendimi. Hastalığın mayhoşluğu üstümde olmasına rağmen üstüne sarhoşluğuda eklemek istedim ve en yakın mekana girdim.

Özgürün gözünden:
Söylediği şeye karşılık arkamı döndüğüm gibi kapıyı çarpıp çıkmıştım. Dün gece o kadar az uyumuştum ki ona lafları giydirmek için uğraşacak halim bile yoktu. Bu halimin böyle olmasına o sebepken beni kovmasıda sinirlerimi tepeme zıplatmıştı zaten. Ahmet abinin ısrar ettiği falanda yoktu üstelik kendi kendime sorumluluğu üstlenmiştim ama onun karşısında onu düşünmüş gibi gözükmek istememiştim. Sahi neden düşünmüştüm ki? Sanane be özgür sanane! Bana yardım ettiği için vicdan yapmıştım işte. Sadece vicdan. Saat epey geç olmuştu ayaklarım beni sebepsizce pansiyona doğru götürürken duvar kenarında bir adet kıvırcığa çarptı gözlerim.
-"Tuna."
Cevap yok....
-"Şşş sana diyorum kıvırcık!"
Yine cevap yok.... Önüne diz çöktüm ve kafasını iki avucumun arasına alıp kaldırdım.
-"Kıvırcık sarhoşsun."
Gülmeye başladı ve yüzüme yaklaşıp alkol kokusunu bana hissettirerek konuştu.
-"Sen! Özgür.... Şimdi söyle bana hayat neden bizi bir araya getirdi?
-"Ne bileyim ben salak şey."
-"Ben söyleyeyim. Acınası insanlar birbirlerini çekerler!"

RAMAK KALA tuna'nın yoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin