Bölüm 2

188 11 0
                                    

-"Yardım et bana kıvırcık."
Nefes nefese birbirimize bir süre baktıktan sonra kızı sakin hareketlerle tutarak yana doğru ittim ve yerden kalktım. Bu benim kaderim miydi abi? Ben cidden bu hayata acaba birilerine gereksiz kahramanlık yapmak için falan mı gelmiştim? Arkama bile bakmadan yürümeye başladım. Ne yani bir de durup yardım mı edecektim zaten benim kendi hayatım boka sarmış artık başkalarıda kendi paçasını kurtarsın. Çok geçmeden arkamda çıtırtılar duyulmaya başlandı. Gözlerimi devirerek durdum ve nefesimi dışarı verdim.
-"Sana yardım etmeyeceğim." Dedim tek nefeste.
-"Yıllardır burda yaşıyorum, mutlu aileler var bazen seslerini duyuyorum böyle sıcak, samimi kahkahaları yükseliyor pencerelerden akşamları."
Arkamı döndüm ve gözlerinin içine baktım. Bu kendisine çizdiği kaba saba kız profili içindeki narinlik oradaydı sanki. Bozuntuya vermeden sordum.
-"Bunları bana neden anlatıyorsun?"
-"Ormanda takılmak istiyorsun diye anlatıyorum."
Gözlerimi bir kez daha devirip arkamı dönüp yürümeye başladım. Ne dediği belli değildi uğraşmayacaktım. Tam bir adım daha atacaktım ki...
-"Çocuklar yaşıyor burada! Evleri yok olacak."
Döndüm.
-"Neden bahsediyorsun?"
-"Bu adamları uzun süredir takip ediyorum. Buradaki küçük köylerin arsalarını zorla alıp bambaşka bir projeye çevirmek istiyorlar. Burası sadece bizim değil ağaçların kuşlarında köyü baksana şuraya ormanı da yok edecekler."
Şaşkınca gözlerimi büyüttüm ve alayla sordum.
-"Kızım sen mafya mısın nesin sen? Nerden biliyorsun tüm bunları?"
-"Biliyorum işte boşver sen orasını bana yardım edecek misin sen onu söyle. Gerçi senin yardımın olmadanda hallederim ben yaparım yani bir şekilde! İzin vermeyeceğim evim olan bu yeri yıkmalarına!"
Gözlerinden geçen o alevi gördüm. İçini merak etmemeye çalışıyordum ama galiba inceden konu ilgimi çekmeye başlamıştı. Ne saçmalıyorum yine? Tekrar aynı kahramanlık oyununu mu oynayacağım? Resmen kafayı yedim. Kafamı elimle karıştırarak "Of!" diye bağırdım.
-"Tamam gel benimle." Dedim ve yürümeye başladım. "Ama önce ne yapacağımızı bi anlatsan diyorum."
-"Ben onlar için heryere tuzaklar kurdum olum. Bastıkları an patates!" Dedi ve kahkahayı bastı.
Döndüm bende yarım ağız tutamadım kendimi ve güldüm. Benim avcılar için yaptığım tuzaklar aklıma gelmişti. Sonra aklıma tekrar o geldi ve gülümsemem soldu. Hep böyle oluyordu işte aylardır ne zaman bir kere bile olsa gülsem aklıma o geliyordu. Unutmam gerekirken sürekli kendimi cezalandırıyordum. Gülmemem gerekiyordu ondan başka bir kişinin gözlerine bakmamalı içini görmemem gerekiyordu. Bu da kendime verdiğim bir cezaydı. Hırsız kız farketmiş olacak ki bana yaklaştı yüzüme meraklı bir ifadeyle "Noldu?" diye sordu. İç geçirdim.
-"Boşver. Gel benim çadırıma bu gece eğer peşine taktıysan adamları evinide bulurlar."
-"Benim evim yok ki." dedi ve omuz silkti.
-"Ne demek yok?"
-"Yok işte yani bu köy benim evim bu orman benim evim beni seven insanların kalpleri benim evim ama kendime ait bi evim yok. Ahmet abinin pansiyonda kalıyorum ben tanır mısın?"
Güldüm.
-"Ayıpsın ya onu tanımayan mı var? Yalnız başımı baya bi belaya soktuğun için bu gecelik ses istemiyorum. Gir çadıra yat."
Arkamdan söylenirken yürümeye devam ettim. Çadır kurduğum alana geldiğimizde silah sesleri zaten çoktan dinmişti. Güvenli olduğunu anladığımız an onu tuttuğum gibi çadıra tıkmaya çalıştım. Kolunu kurtarıp silkelendi ve "Hop hop yavaş ben kendim girerim." Deyip kendini içeri attı. Gözlerimi sabır anlamında kapattım ve gidip kendimi ateş yakmaya verdim. Arkamdan yine çıtırtısı gelmesi çok gecikmedi.
-"Senin adın ne?"
-"Tuna."
Elimdeki çalıları kenara ayırıp odunları yerine yerleştiriyordum.
-"Benimkini sormadın tamam önemi yok. Nerden geldin yada nereye gidiyorsun? Buraya yolun nasıl düştü? Cevap versene ya!"
Dayanamadım ve sorularına cevap vermek için döndüm. Yanına yürüdüm ve tam yanına çöktüm.
-"Ben tuna bir ölüden farkım yok hislerim yok bir hiçlikten başka bir hiçliğe gidiyorum bir amacım yok ve sana yardım ediyorum çünkü bir insan çaresizken ne hisseder biliyorum. Hemde çok iyi biliyorum."
Bir süre sessizlik oldu ve kimse konuşmadı. Ateşin başına oturdum ve göğe baktım, içimde kopan herşeyi yukarıya balon gibi bırakmak istediğimi hissettim. Keşke bırakabilsem.Keşke...

RAMAK KALA tuna'nın yoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin