3.Bölüm

12.9K 893 296
                                    

Yatağının içinde bir o yana bir bu yana dönerek aylaklık ediyordun. Hafta sonu olması bir nevi senin için avantajdı. Gerçi avantaj olması da sana bir yarar sağlamıyordu. Çünkü henüz düzenli bir işin yoktu.

JoonMyeon'un verdiği para sana 1 ay yetecek bir miktardı. Günü birlik çalışmana rağmen böyle bir maaş almayı kesinlikle beklemiyordun. Fakat parayı görünce de mutlu hissetmiştin tabii.

Gözlerini kapatıp tekrar uyumaya niyetlenmiştin ki baş ucundaki komidinde bulunan telefonun çalmaya başladı. Hemde oldukça gürültülü bir şekilde.

"Off! Az biraz tembellik yapalım dedik! Niye elimizden alıyorsunuz?!" Söylenerek yatağında doğruldun ve komidinde çalmakta olan telefonu aldın.

"Alo?" Gözlerini ovuşturduğun sırada telefonu yanıtlamıştın.

"Acilen şirkete gelmen gerek!"

"Ha?" Telefonu kulağından uzaklaştırıp kimin aradığına baktın. "Yoora?" Arkadan gelen bebek ağlama sesleri ile kaşlarını çattın.

"Hye Jin! Cidden gelmen gerek!"

"Neler olduğunu söyler misin? Orada ağlayan JonHo mu?"

"Evet! JoonMyeon'un şirkete gelmesi gerekti. Ona seni çağırmasını söyledim ama inat edip JonHo'yu da peşinden sürüklemiş. Çocuğun derdi her neyse kimse anlayamadı! JoonMyeon'da toplantıda! JonHo ağlamaktan kıpkırmızı oldu!"

Derin bir nefes alıp saçlarını karıştırdın. JoonMyeon'un neden inat edip JonHo'yu yorduğunu anlamlandırmaya çalışıyordun.

"Tamam. Şirketin adresini mesaj at hazırlanıp geliyorum."

"Tamam!"

Telefonu kapattıktan sonra yataktan kalktın elini yüzünü yıkayıp kısaca kendine çeki düzen verdikten sonra ufak sırt çantalarından birini alıp ihtiyaç olabileceğini düşündüğün şeyleri içine tıktın.

Telefonunu, anahtarını ve cüzdanını aldıktan sonra evden çıktın.

***
Taksi ücretini ödedikten sonra acele ile inip kapıyı kapattın. Etrafına dikkat etmeden hızla şirkete giriş yapmak üzere yürümeye başladın.

Şirketin kapısından içeri girdiğinde giriş salonunda sürekli kolundaki saatini kontrol eden Yoora ile karşılaştın.

"Yoora!" Ona seslendikten sonra adımlarını daha da hızlandırdın.

"Sonunda! JonHo ağlamaktan çatlayacak!" Yoora seni kolundan tuttuğu gibi sürüklemeye başladı. Hiç sesini çıkarmadan onu takip etmeye başladın.

Sonunda ağlama ve telaş seslerinin duyulduğu koridora geldiğinizde daha da hızlı yürümeye başlamıştınız. Yoora acele ile elindeki kartı bir cihaza okutup önünüzdeki engel olan kapının açılmasını sağladı.

"JonHo-ah!" Bileğini Yoora'nın elinden kurtarıp hızlı adımlar ile JonHo'yu kucağında tutan kadına ilerledin. JonHo cidden de ağlamaktan kıpkırmızıydı. Kucağına alıp sırtını okşamaya başladın.

"Şşhht. Tamam geçti."

JonHo yatışıp ufak iç çekişler ile kafasının senin boyun girintine soktu. Derin bir nefes alıp JonHo'nun kafasına ufak bir öpücük kondurdun.

Yanınıza yaklaşan Yoora ile bakışlarını ona çevirdin. Gülümseyerek size baktı.

"Sonunda huzura erdi küçük bey." JonHo'nun saçını okşadığında ufaklık rahatsız olup kafasını kaldırdı. Hala ağlamaktan kızarık olan gözleriyle önce sana sonra Yoora'ya baktı.

Sadece Bakıcı (Suho OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin