Elindeki kağıt kahve bardağına odakladığın bakışların tekrar buğulanırken bunu yanındaki adama belli etmemek için kendini kasıyordun. Ama belli ki pek işe yaramıyordu.
JoonMyeon elindeki bardağı alıp yere bıraktı. Oturduğunuz yerden kollarını sana dolayıp kendisine çektiğinde ağlamaya tekrar başladın. Son iki saattir ağlamasan da JonHo'dan hala bir haber gelmemesi aklına çok kötü şeyler getiriyordu.
"Ağlama artık." JoonMyeon üzgün bir ses ile konuşurken bir yandan da saçlarını okşuyordu. Titrek bir nefes aldın.
"Benim yüzümden oldu." Avucunun içindeki ceketi sıkıştırdığında sana daha sıkı sarılmıştı.
"Şunu söylemekten de vazgeç. Senin bir suçun yok."
"Ne demek suçu yok?! Torunumun bu halde olmasının sebebi onun sorumsuzluğu!" Büyükanne Kim hiddetli bir şekilde bağırdığında JoonMyeon'un sinirlendiğini hissetmiştin.
"Senin benim oğlum ile ilgili bir şey söylemeye hakkın yok Büyükanne. Ayrıca size emanet etmemiş miydi oğlumu? O kadar insan ne yapıyordunuz?! Neden sorumlu davranmadınız?!"
JoonMyeon kollarını senden çekmiş kalkmaya hazırlanırken acil müdahile kapısı açıldı ve doktor göründü.
"Kim JonHo'nun yakınları?" Bütün aile üyeleri ve sen ayağa kalmıştınız. JoonMyeon kolunu tutarak seninle birlikte doktorun yanına yaklaştı.
"Biz. Biz annesi ve babasıyız."
Yutkunup ona baktığında onun sadece doktora odaklandığını fark ettin. Derin bir nefes alıp doktora döndüğünde yüzündeki ifadenin iyi olduğunu görmenle içinde bir şeyler yeşermeye başladı.
"Ufaklığı kontrol ettik. Neyseki iç kanma ve beyin kanaması gözükmüyor. Sol kolunda kırık var. Her ne kadar iç kanama olmasa da bir süre müşade altında tutacağız."
"Peki görebilir miyiz?" Kırık sesinle konuştuğun da doktor sana odaklandı.
"Şuan uyanık olmasa da özel odaya aldıktan sonda tabii ki görebilirsiniz. Refakat için anne ve baba kalabilir. Geçmiş olsun." Doktor yanınızdan ayrıldığında derin bir nefes alıp JoonMyeon'a döndün. Tekrar seni kollarına çekip sarılmıştı. Bu sefer mutluluktan ağlıyordun.
***
JonHo'nun olduğu odaya hemşirenin yönlendirmesi sonucu ulaştığınızda önden JoonMyeon girmişti. Arkasından sende odaya girip kapıyı kapattın.JonHo kocaman yatakta minicik bedeni ile yatıyordu. Sol kolu alçıya alınmış ve sabitlenmişti. Bir yanındaki boş tekli koktuğa JoonMyeon oturmuşken sende diğe taraftakine oturdun. JoonMyeon oğlunun saçlarını okşarken dudaklarına üzüntülü bir tebessüm yerleştirdi.
"Benim oğlum çok güçlü. Öyle değil mi annesi?"
JonHo'nun elini tutarken gülümsedin ve karşındaki adamı bir baş sallaması ile onayladın.
"Çok korktum. Baksana o daha minicik. Ya kötü bir şey olsaydı?" Endişeli bir şekilde konuşurken ufaklığın elini okşuyordun ufak hareketlerle.
"Doğru daha minicik. Ama bir şey olmadı öyle değil mi? JonHo'muz çok güçlü."
"Bundan sonra hiç yanından ayrılmayacağım! Bir daha böyle bir şey olmasına izin vermem." Pişmanlık içeren ses tonunla konuştuğunda JoonMyeon kendini gülümsemekten alı koyamadı.
Oğlunu böyle sahiplenmiş olman çok hoşuna gidiyordu. Kendindeki değişikliğin farkındaydı. Ve öncekiler gibi bundan korkmak yerine hevesleniyordu. Işte bu onun için yeni bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Bakıcı (Suho OC)
FanfictionKim JoonMyeon, oldukça başarılı bir holding sahibiydi. Ailesine gurur üzerine gurur yaşatıyordu. Başarıları ile sadece ülkesinde değil deniz aşırı ülkelerde de adını duyurmuştu. Fakat bu adamın başaramadığı tek bir şey vardı. Henüz 2 yaşında annesiz...