Gözlerini JoonMyeon'un sana oldukça yakın olan göğüsüne diktin. Onunla göz göze gelebileceğini pek zannetmiyordun. Fakat o bunu pek umursuyor gibi değildi. Elini senin çenene koyup dikkatini ona vermeni sağladı.
"Çok güzelsin." Gözlerini büyültüp ona baktın. "Utanınca da çok tatlı oluyorsun." JoonMyeon'a bu cesaretin nasıl geldiğini anlamaya çalışıyordun.
"Ben... şey ben... of kahve yapayım sana." JoonMyeon'a arkanı dönüp tezgâhtaki kahve makinesine iki kaşık kahve koydun. JoonMyeon ise sesli bir şekilde gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. Pekala itirafına almayı beklediği karşılık bu değildi fakat senin hareketlerin sonucu ona karşı boş olmadığını anlamıştı.
Sonunda kahveyi kupaya boşaltıp arkanı döndün fakat hala orada olan JoonMyeon'u görmek irkilmene sebep olmuştu. JoonMyeon gülümseyip yanağına bir öpücük kondurduktan sonra elindeki kahveyi alıp mutfaktan çıktı.
O mutfaktan ayrıldıktan sonra elini yanağına koyup gülümsedin.
" 'Seni seviyorum' dedi. Bana 'tatlısın' dedi." Tamam şuan kesinlikle yaşına göre davranmıyordun fakat o kadar mutluydun ki bunu düşünecek bilinçte değildin. Bir süre sonra kaşlarını çatıp boğazını temizledin.
"Kendine gel Hye Jin. Normal davranmalısın." Tabii ne kadar becerebileceğin meçhuldü. Bir kaç dakika sonra sakinleştiğine kanaat getirip salona geri döndün. JoonMyeon aynı yerinde oturup kahvesini yudumluyordu. JonHo ise hemen onun ayağının dibinde en sevdiği arabası ile oynuyordu. Az önce kalktığın koltuğuna oturduğun sırada JoonMyeon sana dönüp gülümsedi.
Gözlerini kaçırdığında bu sefer Yoora'nın radarına takılmıştın. Genç kadın sana ve JoonMyeon'a imalı bakışlar atıyordu.
"Sen ne zaman evine döneceksin Hye Jin?" Bayan Kim oldukça güler yüzlü bir şekilde sorusunu sorsa da altında yatan imânın gayette farkındaydın. Bunun farkında olan bir tek sen değildin elbette. JoonMyeon kaşlarını çatıp annesine döndü.
"Bu neden senin için bir sorun anne?" Bayan Kim ve sende dahil diğerleri şaşkınlıkla JoonMyeon'a baktınız. Böyle bir tepki vermesini beklemiyordunuz.
"Sonuçta o bekar bir kadın. Sende bekar bir erkeksin. Seninle kalması ne kadar doğru?"
"Eğer oğlum onu annesi olarak kabul ettiyse benim için yanlış olan bir şey yok." Go MiRa bu cevabı duyması ile şiddetli bir biçimde öksürmeye başladı. Yoora yalandan genç kadının sırtına vururken kıkırdıyordu.
"Sen ne dediğinin farkında mısın Kim JoonMyeon?! Bu kadın senin hiç bir şeyin değil!" Büyükanne Kim de olaya dahil olduğunda sen çoktan dudaklarını kemirmeye başlamıştın.
"Buna siz karar vermezsiniz Büyükanne. Hem nereden biliyorsunuz hiç bir şeyim olmadığını?" Şaşkınlıkla JoonMyeon'a döndün. Yüzünde oldukça kararlı bir hal vardı. Aile üyeleri dumura uğramışken sen pantolonunun çekiştirilmesi ile bakışlarını yere çevirdin. JonHo uykulu gözlerle sana bakıyordu.
"Omma pış pış?" Oğluna içinden teşekkürler yağdırıyordun çünkü bu gergin ortamda daha fazla kalabileceğine emin değildin. Ufaklığı hemen kucağına alıp uyutmak üzere odasına götürdün.
***
Ertesi sabah rutin bir şekilde aynı saatte uyanıp kahvaltı sofrasını hazırlamaya koyuldun. Dün ortamdan kolayca sıvışmana rağmen konuşulanları dinlemekten kendini alamamıştın.JoonMyeon açık açık sana ilgisi olduğunu söylemişti. Annesi ve Büyükannesi'nin bütün itirazlarını kulak arkası edeceğini de belirtmekten çekinmemişti. Tabii ki seni mutlu eden en büyük olaylardan birisiydi bu fakat senin yüzünden de ailesi ile arasının bozulabilceği düşüncesi kafanda yer edinmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Bakıcı (Suho OC)
Fiksi PenggemarKim JoonMyeon, oldukça başarılı bir holding sahibiydi. Ailesine gurur üzerine gurur yaşatıyordu. Başarıları ile sadece ülkesinde değil deniz aşırı ülkelerde de adını duyurmuştu. Fakat bu adamın başaramadığı tek bir şey vardı. Henüz 2 yaşında annesiz...