Bugün de mi okula gitmeyeceksin?"
Kıvrıldığı yatağında kımıldanırak kendini yatağın serin tarafına kaydırdı. Tenine yayılan ürperti ile titrerken üzerindeki örtüye daha çok sarındı. Kendisinden cevap bekleyen ablasına verecek bir cevabı yokken günler süren sessizliğinde hırıltılı çıkan boğuk sesi ile kendisinin dahi anlamadığı bir iki söz yuvarlandı dilinden.
Ablası da anlamamış olacak ki yatağına kadar yaklaşıp yanına oturdu." 'On yedi yaşında yetişkin adayı bir gencim. Kendi kararlarımı kendim verebilirim.' diyene de bakın. Hadi pazartesi gerçekten hastaydın. Salıyı salladın. Çarşamba şu çarşafa dolandın da kalkmadın. Bugün perşembe Jongin, artık kalkmalısın. Sonucu ne olursa olsun onunla yüzleşmelisin. Üç gündür ortalıkta yoksun. Telefonunu kapatmışsın. Donghae ve Sungyeol kapıya kadar geldi durumunu sormak için. Himchan seni yatağında sefil sefil yatarken gördü de öyle inandı. Arkadaşlarına da ayıp ediyorsun. Sen erkek adamsın; az biraz güçlü ve dik dur. Benden daha kötü durumda değilsin. Günlerdir burada kalıyorum ama kocam olacak herifin umrunda bile değil. Aramasam aradığı yok. Evladını bile sorduğu yok. Senin onunla kısa bir süredir kalp yakınlığın oldu. Sanki yıllar süren evliliğiniz bitmiş gibi davranıyorsun. Onun da seninle yüzleşmeye ihtiyacı var. Seni aramış olabilir. Aç da bak şu telefonuna. Onu istiyorsan da çık karşısına söyle. Artık seviyorum de. Kötü bir başlangıç yapmış olsam da senden ayrılmak istemiyorum de. Bir şans iste. Ne bileyim bir konuşun, ikiniz de insan evladısınız. Bir orta yol bulabilirsiniz hislerinizde. Yine de olmazsa yapacak bir şey yok, kader kısmet değilmiş demekten başka."
Üzerindeki örtüyü savurup yatağında doğrulduğunda günlerdir ağlamaktan kan çanağına dönen gözlerindeki tüm çaresizlikle ablasına baktı. Genç kadın kardeşin gözlerindeki tükenmişliğe elinden bir şey gelmeyişine hayıflandı.
" O benim kaderim değilse neden karşıma çıktı abla?! Hem de tüm olmazlar bir araya geldi ve onu bana getirdi. Neden kader kısmet olmuyormuş? ! Ben nasıl unuturum şimdi onu? Nasıl kısmet değilmiş diyerek vazgeçerim? Yapamam. .Yapamıyorum. . O kara gözlerindeki hayal kırıklığını görmeye cesaretim yok. Benim yüzümden ağladığını düşünmekle bile aklımı kaçıracak gibi oluyorum. Lanet olsun yapamıyorum işte. Şu lanet telefonu açmaya bile cesaretim yok. "
Hyesun önünde çaresizliğinden gelen isyanla zırıl zırıl ağlayan kardeşine sarıldı.
Omzuna yaslanan başında gezinen elleri ile saçlarını okşadı." Burada odana kapanmakla da bu düğümü çözemezsin ki çocuk! Onu sevmeyi denediğin gibi yanında tutmayı da dene. Hayal kırıklıklarını silmeyi dene. Onu yeniden kazanmak için en azından uğraşmayı dene.. Seni o kadar çok sevdiyse yine sever. Sadece kırdıklarını onaracaksın. Eğer seni sevmeye yine istekli ise bu çabalarını kabuk edecektir. Şimdi kalk okuluna git ve onunla konuş. Korkak gibi kaçma. Bu şekilde kaçarak onun aşkını haketmediğini KyungSoo'ya da Sehun'a da göstermiş olursun."
Jongin ablasının sözleri ile aklına vuran gerçekle doğruldu. İrileşen gözleri ile geniş ayalı elleri yüzünde gezinerek saçlarına çıktı. Yatağından kalkarak banyoya yöneldiğinde ablası da kahvaltı hazırlamak üzere mutfağa geçti. Ilık bir duş ile üzerindeki tükenmişlik halinden biraz da olsa kurtulması ile bedeni canlanmıştı. Telefonunu şarja takıp okul üniformasını giyindi. Odası kadar darmadağın olan zihninde ders programını hatırlamayışı ile notları boş verip sadece boş çantayı omzuna aldı. Mutfağa geçtiğinde yeğenini doyurmaya çalışan ablasına minnetle gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Letter L♡ve
FanficKim Jongin kız kardeşinin önerisine uyup sevdiği kız KyungSeo'ya olan hislerini bir mektuba döküp okuldaki dolabına atacakken yanlışlıkla KyungSoo'nun dolabına atar. Mektubundan etkilenen KyungSoo'ya durumu izah edemeyince onunla bir süre flört edip...